Üriner sistem taşları, özellikle erkeklerde ve 30’lu yaşlarda daha sık görülmesine rağmen, yeni doğan çocuklarda da rastlanabiliyor. Medilines Hastanesi Üroloji Uzmanı Op. Dr. Veysel Yüzgeç, bu ciddi sağlık sorununun, tedavi edilmezse böbreklerde kalıcı hasara neden olabileceğini belirtti. "Taş hastalığı geç kalındığında veya gerekli müdahaleler yapılmadığında böbreği çürütme riski taşır. Bu nedenle böbreğini kaybeden birçok hasta bulunmaktadır" dedi.

Üroloji Uzmanı Yüzgeç, üriner sistem taşlarının böbrekte, üretere (böbrek ile mesane arasındaki idrar kanalı), mesanede veya üretra (mesaneden sonraki kanal) gibi çeşitli bölgelerde oluşabileceğini ifade etti. Taşların yeri, büyüklüğü ve şekline bağlı olarak semptomlar ve tedavi yöntemlerinin değiştiğini belirten Yüzgeç, genellikle hastaların şiddetli yan ağrıları, kasığa vuran ağrılar, bulantı, kusma, idrarda yanma ve koyulaşma gibi şikayetlerle başvurduklarını söyledi.

Türk araştırmacının ABD'de yürüttüğü çalışma ilaç sektörüne yenilik getiriyor Türk araştırmacının ABD'de yürüttüğü çalışma ilaç sektörüne yenilik getiriyor

Taş hastalığının, özellikle taş öyküsü olan bireylerde, proteinden zengin beslenenlerde, hareketsiz yaşam sürenlerde ve yeterince su içmeyenlerde daha yaygın görüldüğüne dikkat çeken Yüzgeç, bu risk faktörlerine sahip kişilerin yılda bir kez üriner sistem kontrollerinden geçmelerini önerdi. Taş tedavisinde endoskopik ve PNL (percutan nefrolitotomi) gibi kapalı yöntemler veya açık cerrahi yöntemler kullanılabildiğini belirten Yüzgeç, tedavi sonrası tekrar taş oluşma olasılığının devam ettiğini vurguladı. Hastalara, taş oluşumunu önlemek için et ve süt ürünlerinin azaltılması, su tüketiminin artırılması ve tuz miktarının azaltılması gibi beslenme önerilerinde bulunduklarını ekledi.

Ağrısız seyreden taş hastalıklarının daha tehlikeli olabileceğini belirten Yüzgeç, bu tür taşların genellikle başka bir hastalık nedeniyle yapılan araştırmalarda tesadüfen fark edildiğini ve böbrekte ciddi hasarlara yol açabileceğini söyledi. Bu yüzden, hastaların yılda bir kez kontrol olmalarını ve taş oluşumunu önlemek için gerekli tedbirleri almalarını önerdi.

Son olarak, şehir yaşamında doğal suya erişimin zor olabileceğini belirten Yüzgeç, suyun sertliği veya yumuşaklığı arasındaki farkların taş oluşumu üzerinde anlamlı bir etkisi bulunmadığını, asıl etkileyen faktörlerin genetik yapı, yaşam tarzı ve iklim koşulları olduğunu sözlerine ekledi.

Kaynak: İHA