Kültür-sanat

Turistler binlerce yıllık tarihine akın ediyor! Hikayesi ve tarihi cezbediyor

Hikayesi ve tarihi atmosferi ile turistleri cezbeden Çanakkale’nin gözbebeği Troya ile tanışın! Sonbaharda mutlaka gezilmesi gereken yerlerden biri.

Abone Ol

Ahmet Buğra TOKMAKOĞLU- EGE TELGRAF/ Çanakkale ilinin sınırları içerisinde yer alan ve dünya tarihinin en önemli antik yerleşimlerinden biri olarak kabul edilen Troya Antik Kenti, günümüzde hem tarih meraklılarının hem de turistlerin ilgisini çekmeye devam ediyor. Tevfikiye Köyü yakınlarında bulunan bu antik kent, Çanakkale şehir merkezine yaklaşık 30 kilometre mesafededir. M.Ö. 3000'li yıllardan M.S. 500'lü yıllara kadar kesintisiz bir yerleşim bölgesi olarak varlığını sürdüren Troya, 1998 yılında UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'ne dahil edilmiştir.

Troya’nın Tarihsel Katmanları

Troya Antik Kenti, binlerce yıllık tarih boyunca birçok kez yıkılıp yeniden inşa edilmiş bir yerleşimdir. Bu yüzden kent, farklı dönemlere ait 33 arkeolojik katmana sahiptir. Bu katmanlar, tarihsel süreçlere göre Roma rakamlarıyla numaralandırılmıştır. Her katman, kentin farklı bir dönemini temsil eder ve bu dönemlerin her biri ayrı bir kültürel ve mimari evreyi yansıtır. Örneğin:

Troya I: M.Ö. 3000 – 2600 yılları arasında yerleşim görmüş bir dönemdir ve kentin en eski katmanlarından biridir.

Troya II: M.Ö. 2600 – 2250 yıllarına denk gelen bu katman, önemli bir gelişim ve büyüme dönemini temsil eder.

Troya VI: M.Ö. 17. ve 15. yüzyıllar arasında inşa edilmiş yapıları içeren bu dönem, kentin en güçlü dönemlerinden biridir.

Troya IX: M.Ö. 85’ten M.S. 500 yıllarına kadar uzanan Roma Dönemi'ni kapsar ve Troya'nın bir Roma yerleşimi olarak geliştiği dönemi yansıtır.

Bu katmanlar sayesinde Troya, sadece bir antik kent değil, aynı zamanda farklı medeniyetlerin izlerini taşıyan bir tarihsel mozaik olarak karşımıza çıkar.

Troya Savaşı ve Efsaneler

Troya'nın dünya çapında bilinirlik kazanmasında en büyük etkenlerden biri, Homeros'un ünlü "İlyada" destanında anlatılan Troya Savaşı'dır. Bu efsaneye göre, Yunanlılar (Akhalar) ve Troyalılar arasındaki savaş, Troya Prensi Paris'in Sparta Kraliçesi Helen'i kaçırmasıyla başlar. Helen'in kaçırılması, Yunanlıların Troya’ya saldırmasına ve on yıl süren kanlı bir savaşa yol açar.

Savaşın en meşhur anekdotu ise "Truva Atı"dır. Yunanlılar, şehri ele geçirmek için devasa bir tahta at yapar ve bu atın içine gizlice askerlerini saklarlar. Troyalılar, bu dev atı bir hediye zannederek şehirlerine alır ve zaferin tadını çıkarırken Yunan askerleri gece atın içinden çıkarak şehri ele geçirirler. Bu hikaye, tarihin en ünlü savaş hilelerinden biri olarak hafızalara kazınmıştır.

Troya’yı Keşfetmek

Troya Antik Kenti'ni ziyaret edenler, sadece bu destansı hikayelerin izini sürmekle kalmaz, aynı zamanda binlerce yıllık kalıntılar arasında bir tarih yolculuğuna çıkarlar. Kentte yer alan arkeolojik kazılar, bu bölgede yaşayan medeniyetlerin mimari, kültürel ve sosyal yaşamlarına dair önemli ipuçları sunar. Ayrıca, Çanakkale şehir merkezinde sergilenen ünlü Truva Atı maketi de ziyaretçilerin ilgisini çeken önemli simgelerden biridir.

Troya Antik Kenti, tarihin tozlu sayfalarını günümüze taşıyan bir açık hava müzesi niteliğindedir. Hem arkeolojik önemi hem de mitolojik hikayeleriyle Troya, ziyaretçilerine eşsiz bir deneyim sunuyor. Bu antik kenti görmek, tarihe tanıklık etmek ve mitlerin gerçekliğe nasıl dönüştüğünü hissetmek isteyen herkes için kaçırılmaması gereken bir fırsattır.