Tuğçe Güler / EGE TELGRAF- Medeniyetin beşiği İzmir’in Menderes ilçesi, tarihi ve kültürel derinliğiyle dikkat çeken bir yer. Bu tarihi değerlerden biri de, Menderes çevreyolu üzerinde, Gümüldür’e ve Özdere’ye giderken hemen sağda yer alan yıkık minare. Minare, sadece bir yapıyı değil, aynı zamanda bölgenin çok katmanlı tarihini de gözler önüne seriyor.
Menderes ilçesi, Bizans dönemine kadar uzanan geçmişiyle, İzmir’in en önemli kültürel ve tarihi bölgelerinden biridir. İlçedeki bazı kalıntılar, MÖ 600’lü yıllara kadar gitmektedir. Ancak en dikkat çekici yapılarından biri, halk arasında "yıkık minare" olarak bilinen ve Osmanlı dönemine ait bir camidir. Bu caminin tarihi, 14. yüzyıla kadar uzanıyor.
CÜNEYTBEY’İN İZİ
Anadolu Beylikleri döneminde, Bizanslılara ait olan Ayena ve Polishora şehirlerini ele geçiren Cüneytbey, burada Cüneydaabat adını verdiği bir köy kurmuştur. Ancak, Aydınoğulları Beyliği’nin Osmanlı ile olan ilişkilerindeki bozulma, bölgedeki siyasi dengeleri değiştirmiştir. 1390 yılında, Yıldırım Beyazıt’ın oğlu Mehmet Çelebi tarafından, Cüneytbey’in adını silmek amacıyla bu cami inşa edilmiştir.
CAMİ VE MİNARESİ
Yıkık minare olarak bilinen bu cami, aslında "Cuma Temsiye Camisi"dir. 14. yüzyılda inşa edilen cami, Menderes’in Barbaros Mahallesi’ne bağlı, çevre yolunun hemen yanında yer almaktadır. Bugün yalnızca minaresi, temel taşları ve yıkık duvarlarıyla ayakta duran cami, 35 metreye 11 metre boyutlarında bir plana sahiptir.
ÖNEMLİ KALINTILAR
Camiyi çevreleyen avluda yer alan Cumaabatlı Hamzi Dede’nin kabri, ilçedeki en eski türbe olarak kabul edilmektedir. Yıkık minarenin kalıntıları, bu tarihi yapının geçmişten günümüze nasıl bir kültürel miras taşıdığını gösteriyor.
GÜNÜMÜZDEKİ DURUMU
Menderes ilçesinin kültürel kimliğini ve tarihini anlatan bir miras olarak, yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekiyor. Menderes’in yıkık minaresi, sadece bir yapısal kalıntı değil, aynı zamanda bölgenin çok daha derin bir tarihi mirasını simgeliyor. İzmir’in zengin kültürel geçmişi, Menderes’in bu gibi tarihi kalıntılarıyla günümüze taşınıyor ve yıkık minare de bu mirası yaşatan önemli bir tarihsel simge olarak varlığını sürdürüyor.