Ekonomi

Topuk tıkırtıları giderek azalıyor!

Beyaz yakalı kadınların işsizlik oranlarındaki artış, yalnızca bireysel kayıpları değil, toplumun ortak geleceğini de gölgede bırakıyor. Bu döngüyü kırmak, herkesin sorumluluğu

Abone Ol

Nihat AK/EGE TELGRAF- Gözlerindeki parıltıyı, iş hayatında var olabilme mücadelesine dönüştüren kadınlar, sadece kendileri için değil, toplumun daha adil bir geleceğe kavuşması için savaşıyor. Ama beyaz yakalı kadın işsizliğinde yaşanan hızlı yükseliş bu mücadelede kolsuz kanatsız kaldıklarını gösteriyor. İş dünyasındaki sert rüzgârların yumuşaması gerektiğine dikkati çeken uzmanlar, kadınların iş gücü savaşındaki başarısının aslında insanlığın vicdanıyla yüzleşmesi gereken bir sınav olduğunu vurguluyor.

‘TOPLUMSAL SORUMLULUK’

İş gücüne daha fazla kadın kazandırılmasının toplumsal bir sorumluluk olduğunu dile getiren İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi Nuray Eyigele İşleyen, “Erkeklerin egemen olduğu birçok sektörde kadınların sayısı oldukça düşük. Bu sektörel eşitsizlik, yalnızca kadınların iş gücüne katılımını zorlaştırmakla kalmıyor, aynı zamanda kadınların kariyerlerinde yükselmelerini de engelliyor. Özellikle teknoloji, mühendislik, finans gibi alanlarda kadınların daha az yer alması, bu alanlarda iş bulmayı isteyen kadınların önünde büyük bir engel teşkil ediyor. Kadınlar, bu sektörlerde karşılaştıkları önyargı ve toplumsal cinsiyet normları nedeniyle çok daha fazla zorlukla mücadele ediyorlar. Birçok genç kadın, iş bulabilmek için yeterli deneyime sahip olamadığını düşünüyor. Bu da iş arayışlarını olumsuz etkiliyor ve bir kısır döngüye yol açıyor. Hala pek çok sektörde kadın yöneticilerin sayısı erkeklere göre çok daha düşük. Oysa kadınların yöneticilik ve liderlik pozisyonlarında daha fazla yer alması, hem iş dünyasında hem de toplumda önemli değişikliklere yol açacaktır. Kadınların güçlü liderlik özellikleri, yenilikçi düşünce tarzları ve empatileri, organizasyonların başarısını artıran faktörler. Kadınlar, bazen iş bulma sürecinde ön yargılarla karşılaşacaklarını düşündükleri için cesaret kaybı yaşayabiliyorlar. Bu, hem profesyonel yaşamda hem de girişimcilikte bir engel oluşturuyor. Kadınların, iş dünyasında başarılı olabileceklerine olan inançlarını kaybetmemeleri gerekir. Onlara cesaret vermeli, destek olmalı ve daha fazla kadının iş dünyasında liderlik pozisyonlarına gelmesini sağlamalıyız. Kadınlar arasında işbirliği, dayanışma ve mentorluk ağlarını daha güçlü hale getirmeliyiz. Özellikle iş dünyasında deneyim kazanmış ve başarılı olmuş kadınlar, genç nesle mentorluk yaparak, onlara iş hayatında karşılaşabilecekleri zorluklar hakkında rehberlik etmelidir. Bu, yalnızca kadınların iş dünyasında yer edinmelerine yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda toplumsal cinsiyet eşitliği yolunda büyük bir adım atılmasını sağlar” dedi.

‘KAĞIT PARÇASI’ 

İş dünyasında cinsiyet eşitliğini sağlamanın sadece kadınlar için değil, toplumsal kalkınma ve ekonomik büyüme açısından da kritik bir rol oynayacağını vurgulayan iş insanı Huriye Serter, “Ekonomi kötü gittiğinde, daralmanın görüldüğü dönemde ne yazık ki, en büyük darbe kadınlar tarafından alınıyor. Üniversite okuma oranları, özellikle kadınlarda arttığı halde, iş bulma noktasında kadınlar hala erkeklerle eşit fırsatlara sahip değiller. İşverenler, erkekleri kadınlara göre daha fazla tercih etmeye devam ediyor. Üniversite mezunu kadınların iş bulamaması, sadece bireysel bir sorun değil, toplumsal bir sorundur. Çünkü bu durum, kadınların eğitimlerinin karşılığını alamadıkları, potansiyellerinin törpülendiği ve ekonomik olarak bağımsızlıklarını kazanamadıkları bir sisteme işaret ediyor. Bu da kadınların sadece iş gücüne katılımını değil, toplumda daha geniş anlamda güçlenmelerini de engelliyor. Türkiye’de 15-29 yaş arasında, ne eğitim ne de istihdamda olan, yani iş arama ümidi bile kalmayan ve evde oturmayı kabullenmiş olan gençlerin oranı giderek artıyor. Bu gençler, toplumsal olarak "Ev Genci" olarak tanımlanıyor ve maalesef bu grubun büyük bir kısmını kadınlar oluşturuyor. Genç kadınların, potansiyellerini keşfetme ve topluma katkı sağlama fırsatları engelleniyor. Üniversite mezunu işsizliğine baktığımızda, özellikle kadınlarda kaygı verici bir artış görmekteyiz. Son üç aylık dönemde, üniversite mezunu erkek işsizliği 54 bin kişi artarken, üniversite diplomalı kadınların işsizlik oranı 215 bin kişi arttı ve 709 bine ulaştı. Kadınların eğitimini tamamlamalarına rağmen iş bulamamaları ellerindeki diplomalarını birer kağıt parçasına çeviriyor. Bu noktada biz sivil toplum kuruluşları olarak, iş dünyasında cinsiyet eşitliğine dikkat çekmek ve bu konuda farkındalık yaratmak için birçok projeye imza atıyoruz. Amacımız, kadınların iş gücüne katılımını artırmak, girişimcilik potansiyellerini keşfetmelerini sağlamak ve liderlik pozisyonlarına gelmelerinin önündeki engelleri ortadan kaldırmak. Bunun için karar vericilere de çağrıda bulunarak, sistemsel değişim ve dönüşüm sağlamayı hedefliyoruz” diye konuştu.

‘DAHA ADİL İŞ GÜCÜ’

Ailedeki sorumlulukların kadınlar için ikinci bir iş haline geldiğine dikkati çeken İzmirli Kadın Girişimler Derneği Başkanı Ferhan Sivri Avcı, “Çocuk bakımı, ev işleri ve ailevi sorumluluklar, kadınlar için adeta ikinci bir iş haline geldi. Pandemi döneminde, birçok kadın işyerindeki sorumluluklarının yanında evdeki sorumluluklarla da baş başa kaldı. Uzaktan eğitimle birlikte çocukların bakımına ve ev işlerine eklenen yük, kadınları “ya iş ya ev” arasında zor bir tercihe itti. Bu süreçte maalesef çoğu kadın, işten vazgeçmek zorunda kaldı. Kadınların iş yerlerinde hala “destek rolünde” görülmesi, ekonomik daralmalarda kadın iş gücüne darbe vuruyor. Kadınlar, aynı işi yapmalarına rağmen erkeklere göre daha düşük maaş alıyorlar ve kariyerlerinde yükselmek için erkeklerden daha fazla mücadele etmek zorunda kalıyorlar. Bir diğer önemli engel de “cam tavan sendromu” dur. Kadınlar, toplumda kendilerine dayatılan bu soyut engel nedeniyle, sahip oldukları yetkinliklere ve potansiyellere rağmen hiyerarşik düzende bir üst seviyeye geçmekte zorlanıyorlar. Çoğu zaman, sadece varlıklarını göstermek ve gösterilmemek korkusu, kadınları geri tutuyor. Kadınların iş hayatında başarılı olabilmeleri için, iş yerlerinde eşitlikçi ve destekleyici bir ortamın yaratılması şart. Kadınların iş gücüne daha güçlü bir şekilde katılabilmesi için iş yerlerinde eşitlikçi politikaların uygulanması, cam tavan sendromunun aşılması ve kadınların iş-yaşam dengesini sağlamak için gerekli adımların atılması gerekmektedir. Kadınların potansiyellerini özgürce gerçekleştirebilmeleri için tüm toplumu harekete geçmeye davet ediyorum. Hep birlikte, daha adil ve eşit bir iş gücü piyasası yaratabiliriz” şeklinde konuştu.