Gribin, nezlenin kökünü kazıyor! Fransızların meşhur çorbası, lezzetiyle kelle paçaya meydan okuyan Gribin, nezlenin kökünü kazıyor! Fransızların meşhur çorbası, lezzetiyle kelle paçaya meydan okuyan

Vildan Akbay, dericiliğe bir tesadüf sonucu adım attı ve bu zanaat, ona kendini ifade etme alanı sağladı. Neyzenlik yaptığı dönemde ihtiyaç duyduğu ney çantasını yaptırmak için gittiği ustanın olumsuz yanıtı üzerine, çantayı kendisi yapmaya karar verdi. Çantasını gören diğer neyzenler de benzer çantalar talep edince, dericilik mesleğine adım attı. Akbay, "Hikayem, o ustanın beni kovmasıyla başladı. İyi ki kovmuş," diyerek bu tesadüfi başlangıcın hayatındaki dönüm noktasını vurguluyor. Kadınların dericilikteki varlığı, genellikle estetik ve tasarım yönleriyle sınırlı kalırken, Akbay modern tasarımlarını yaparken geleneksel dokunuşlardan vazgeçmiyor. 

Deri2

“BAKIŞ AÇISI”

Dericiliğin fiziksel olarak zorlayıcı bir iş olduğunu kabul eden Akbay, kadınların bu zorlukları aşarak farklı bir iş ortaya koyduğunu düşünüyor. Erkeklerin daha mantıklı ve matematiksel bir yaklaşım sergilediğini, kadınların ise duygusal bir gözle deriye baktığını ve bu farklı bakış açısının işlerine yansıdığını belirtiyor. Akbay, “Kadın dokunuşu hemen belli oluyor,” diyerek, dericiliğin sadece fiziksel değil, duygusal bir süreç olduğunu vurguluyor.

“ÜRETİM VE TÜKETİM”

Eminönü’ndeki Kuveloğlu Han’daki atölyesinde, üretmeye olan tutkusuyla deriyi işleyen Akbay, bu alanın zorluklarına rağmen işini aşkla yaptığını ifade ediyor. Dericiliğin zorlayıcı yönlerine rağmen Akbay, üretmenin insanın varoluşu için çok önemli olduğunu savunuyor. “Üretmeden tükettiğinizde sorun başlıyor,” diyerek, üretim ve tüketim arasındaki dengeyi her zaman korumaya çalışıyor.

Kaynak: AA