Berna SEVER- EGE TELGRAF/ Sonbahar aylarının getirdiği serin rüzgarlar, Mardin’in kadim taşlarına dokunduğunda, bu büyülü şehir bir başka güzellik kazanıyor. Tarih boyunca farklı halkların ve medeniyetlerin buluşma noktası olmuş Mardin, renkli kültürleriyle adeta bir açık hava müzesi gibi karşımıza çıkıyor. Şehre adım attığınız andan itibaren, size huzur veren bir aura sarıyor. Görünenden çok daha fazlasını barındıran bu kadim şehir, her gezginin hayatında en az bir kez ziyaret etmesi gereken bir yer olarak öne çıkıyor.

Mardin’de ilk durağınız Eski Mardin olmalı

Mardin’i keşfe çıktığınızda, ilk durağınız Eski Mardin olmalı. Yüzyıllar öncesine uzanan taş sokaklarında yürümek, geçmişin izlerini hissetmek için en doğru tercih. Burada, yürüyerek keşfedebileceğiniz birçok yer bulunuyor. Hatuniye Cami ve Medresesi’nden başlayarak, Sakıp Sabancı Kent Tarihi Müzesi’ne doğru ilerleyebilirsiniz. Selçuklu mimarisinin zarafetini yansıtan Hatuniye, etkileyici taş işçiliğiyle sizi büyüleyecek. Ardından, kervansaraydan dönüştürülen müzede Mardin’in tarihi ve kültürel zenginliklerini keşfederken, zamanın nasıl geçtiğini anlamayacaksınız.

Geleneksel Mardin evleri fotoğraf çekilmek için mükemmel

Şahtana Konağı, geleneksel Mardin evlerinin en güzel örneklerinden biri olarak ziyaretçilerini ağırlıyor. Yüzyıllık geçmişiyle bu konak, sadece bir otel değil, aynı zamanda Mardin kültürünü deneyimlemeniz için eşsiz bir fırsat sunuyor. Zinciriye Medresesi, Mardin’in en önemli yapılarından biri olarak karşınıza çıkarken, geniş avlusunda oturup manzaranın tadını çıkarmak isteyeceksiniz.

Mardin’de yürüyüş yaparken, Olgunlaşma Enstitüsü’nde geleneksel el sanatlarının nasıl yaşatıldığını gözlemlemek de mümkün. Burada, kültürel mirasın korunmasına katkı sağlayan birçok etkinlik düzenleniyor. Mardin Yaşayan Müze’de ise geçmişin izlerini canlandırarak, eski Mardin yaşamını deneyimleyeceksiniz.

Mardin Müzesi’nde geçmişe dokunun

Şehrin tarihi derinliği, Mardin Müzesi’nde de kendini gösteriyor. Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait eserlerle dolu olan bu müze, ziyaretçilerine zengin bir tarih sunuyor. Kırklar Kilisesi’nin etkileyici mimarisi ve Latifiye Camii’nin muazzam taş işçiliği, Mardin’in dini çeşitliliğini ve tarihi zenginliğini gözler önüne seriyor.

Avrupa’nın en güzel 30 kasabası arasında! Küçük Venedik olarak geçiyor Avrupa’nın en güzel 30 kasabası arasında! Küçük Venedik olarak geçiyor

Ulu Camii, Mardin’in en büyük camisi olarak, tarihi atmosferiyle sizi selamlıyor. İçeri adım attığınızda, büyük avlusunun ve etkileyici minaresinin ihtişamıyla büyüleneceksiniz. Kayseriye Çarşısı, Mardin’in ticaret hayatının kalbini oluşturuyor. Burada, yerel ürünlerin ve geleneksel el sanatlarının satıldığı dükkanlar arasında dolaşırken, Mardin kültürünü daha yakından tanıyacaksınız.

Revaklı Çarşı, tarihi atmosferi ve kemerli yapılarıyla adeta bir zaman yolculuğuna çıkarıyor. Baharatlardan takılara, el yapımı ürünlerden geleneksel yiyeceklere kadar birçok şeyi burada bulmak mümkün.

Sonbahar renkleri ile büyülüyor

Sonbahar mevsiminin getirdiği sıcak renkler, Mardin’in taş duvarlarına ve dar sokaklarına yansıdığında, her köşede farklı bir hikaye ve güzellik bulacaksınız. Mardin, hem tarihi hem de kültürel zenginlikleriyle sonbahar rotalarınızda yer alması gereken bir destinasyon. Bu büyüleyici şehirde geçireceğiniz zaman, hem ruhunuza hem de gözlerinize bir ziyafet sunacak. Şehri keşfederken, kendinizi bir masalın içindeymiş gibi hissedeceksiniz.

Kaynak: EGE TELGRAF