Mevsimsel değişimlere bağlı olarak nüfusu farklılık gösterse de, Slab City’de kalıcı olarak yaklaşık 150 kişi yaşıyor. Eski bir askeri üs olan bu bölge, İkinci Dünya Savaşı sonrasında terk edilmiş ve zamanla, modern dünyanın kurallarından sıkılanlar için bir cennet haline gelmiş. Elektrik, su, kanalizasyon gibi temel altyapı unsurları ve kolluk kuvvetleri bulunmayan bu kasaba, özgürlüğü ve bağımsızlığı arayanların tercihi oluyor. Burada kimseye "ne yapacağını" söyleyen bir otorite yok; herkes kendi kurallarını koyarak hayatını sürdürüyor.
Emekliler ve Sanatçılar Burada Yaşıyor
Slab City, çoğunlukla emekliler ve sanatçılardan oluşuyor. Bu insanlar, geri dönüşümden elde ettikleri malzemelerle kendi barınaklarını inşa ediyorlar. Yazın sıcak çöl iklimine rağmen, kış aylarında ise göçebeler ve macera arayan ziyaretçiler, karavanlarıyla bu özgürlük vadisine akın ediyor. Burada yaşam, diğer şehirlerdeki gibi kurallara ve vergilere bağlı değil. Birçok sakin, kendi yaşamını inşa ederken çevreden gelen yardımlarla da destekleniyor.
Zachary'nin Yaratıcı Çözümü
Slab City sakinleri arasında ilginç hikayeler de bulunuyor. Örneğin, sakinlerinden Zachary, tüm aletleri çalındığında geçim kaynağını kaybetmiş, fakat pes etmek yerine yaratıcı bir çözüm geliştirmiş. Zachary, yaz aylarında vücudundaki teri kazıyıp biriktirerek, kaynatarak yalnızca testosteron ve tuz bırakmayı planlamış. İlginç ve sıradışı bir fikir gibi görünse de, Zachary’nin çözümü, Slab City’nin özgür, alışılmadık yaşam tarzını gözler önüne seriyor.
Sanat ve Dayanışmanın Merkezi
Slab City, sadece özgür yaşam tarzıyla değil, aynı zamanda sanatla da öne çıkıyor. Salvation Mountain gibi renkli sanat projeleri ve geri dönüşüm malzemeleriyle yapılan eserler, kasabayı modern şehir yaşamından sıkılan sanatçılar için cazip bir yer haline getiriyor. Burada yaşayanlar, kendi küçük topluluklarını kurarak kendi kurallarını belirliyorlar. Yardımlaşma ve paylaşım, zor yaşam koşullarına rağmen burada hayatın sürdürülebilmesini sağlıyor.
Slab City, vergi ve kurallardan kaçmak isteyenler için bir tür cennet olabilir, ancak burada yaşam oldukça zorlu ve özgürlük kadar sorumluluk da gerektiriyor. Herkesin kendi yolunu çizdiği bu kasaba, şehir hayatından bunalan ve farklı bir yaşam arayanlar için ilgi çekici bir alternatif sunuyor.
(Sözcü)