Memduh GÜNEY/EGE TELGRAF- Türkiye’nin ‘Enerciiii’ ve ‘Alo Engin’ nidalarını ezberlediği ve birbirine tekrarladığı dönem çok da uzak değil. Dilan ve Engin Polat tutukluluk süreçlerinin sona ermesiyle sıkıntılı bir dönemi geride bıraktı. Pembe rüyaların çifti huzura erdi ermesine ancak uzmanlara göre geride adalete ve ekonomiye güveni sarsılan çok sayıda zihin bıraktı. İkilinin zenginliği, tutuklanma, hapis günleri, mahkemeleri memleketin pek çok sorunundan daha çok gündem olurken ahlaki durum ve ranta güven sorgulanmaya başlandı.
ARA KARAR
Ülke gündemini uzun süredir meşgul eden Dilan ve Engin Polat çifti için mahkemeden ara karar çıktı. Kara para aklama ve vergi kaçırma suçlarından yargılanan çift için savcı Engin Polat’ın 3 ayrı suçtan toplam 20’şer yıldan 40’ar yıla kadar hapisle cezalandırılmasını talep etmişti. Mahkeme Engin Polat ve diğer sanıklar için tahliye kararı verdi. Kendisi de bir kaç gün önce tahliye edilen ve eşinin tahliye kararını sevinçle karşılayan Dilan Polat sevincini imza hareketi ‘enerci’ şarkısıyla sosyal medya hesaplarından paylaşarak kutladı.
“RANT DANSI”
Toplumdaki kolay para kazanma algısının evrim geçirdiğini söyleyen ekonomist İbrahim Attila Acar, “İnsanlar videolar ile youtuber olarak influencer olarak etki ajanı olarak kolay para kazanma hayalleriyle yaşıyor. Çalışarak ve üreterek para kazanmanın kutsal bir yol olduğunu anlatsak da insanlar ‘bakın kolay kazancın yolları da var’ diyor. İnsanlar artık üretimden vazgeçti. Kısa yoldan nasıl para kazanırım düşüncesiyle farklı şeyler yapma peşinde” dedi.
“KARA PARA”
Ekonomideki en büyük sorunlardan birinin kara para aklama sorunu olduğunu aktaran Acar, “Özenilen birçok kişi üzerinden çok miktarda kara para aklama sirkülasyonu dediğimiz bir sistem çalışıyor. Kirli parayı sisteme sokuyorsun birçok yoldan temiz olarak çıkarıyorsun. Ürün çıkarıyorlar satıyorlar ve parayı meşrulaştırıyorlar. Kaynağı belli olmayan para bir şekilde sisteme dahil ediliyor. Bu ilkokul, orta okul, lise mezunu insanların teknik olarak bu kadar kolay para kazanmaması lazım. Ancak bu insanlara öyle bir gaz veriyorlar ki onlarda bu gazla parayı çeviriyor” ifadelerini kullandı.
“ÜRETİM ARIYORUZ”
Acar, “Kameraların önünde yaşanılan bir hayat var. Banka hesapları takip ediliyor. Aldıkları arabalar, evler…Bir noktadan sonra vergiyle kazancın dengesi kurulmaya çalışılıyor. Toplum nezdinde kolay paranın yolu aranırken reel ekonomi zarar görüyor. Üretim her geçen gün düşüyor. Her yeni gün yeni bir vatandaş üretmeden kolay kazanç sağlamanın yolunu arıyor. Biz üretim arıyoruz. Yoksa reel ekonomimiz her geçen gün zarar görmeye devam eder” dedi.
“ADALET DUYGUSU”
“Suçların cezası çekilmeden tahliye kararları dünyanın her bölgesinde toplumsal adalet duygusunu sarsar” diyen aile terapisti Melek Aykaç, “Toplumun büyük bir kesimi asgari ücret gibi yaşaması zor bir maaşla hayatına devam etmeye çalışıp bir yandan vergilerini ödüyor. Toplumdaki insanlar vatandaşlık koşullarını yerine getiriyor. Bu tür suçların cezasız kaldığı izlenimi toplumda vergisini ödeyen insanlara kötü bir darbe vurdu. İnsanlardaki adalet duygusunu sarstı” dedi.
“ZAAFLARA AYNA”
“Bu tür olaylar toplumun belirli bir kesimin zaaflarına ayna tutuyor” diyen Aykaç, “İnsanların zaaflarından biri güçlü olma duygusudur. İnsanımızın bunu yapma nedeni güce ve paraya olan zaafları. Bu da toplumsal olarak ahlaki bozukluğun ve çürümenin başladığının bir göstergesi” dedi.
“ADALETE GÜVEN KALMAZSA…”
“Hukukun ve adaletin toplum vicdanını rahatlatan bir tarafı olması gerek” diyen Aykaç, “Vatanına karşı görevini sorumluluğunu yerine getiren insanlar bu tür kararlarla kendilerini kötü hisseder. Bir ülkede adalet bozulmuşsa toplumsal güvensizlik oluşur. Bu da insanları tedirgin eder. Toplumsal kaygıya neden olur. Adalete güven kalmazsa devlete güven kalmaz. İnsanlar içinde yaşadıkları topluma kendini ait hissetmez. Bu tarz olaylar sonucunda insanların devlete olan güveni sarsılıyor” ifadelerini kullandı.
