Nihat AK/EGE TELGRAF- Türkiye deyince akıllara daha çok lokum, kahve, kebap, halı gelir. Ancak üretim kapasitesi ve ürün kalitesiyle dünya halı pazarında söz sahibi ülkenin iç piyasasındaki tercihler tezatlık içeriyor. Yurttaşın ihtiyaçlarının, isteklerinin önüne geçtiğini söyleyen İzmir Halıcılar ve Yer Döşemecileri Derneği Başkanı Abdullah Naci Ölçen Ege Telgraf’a sektörü değerlendirdi.
‘AL-AT TARZI VAR’
Ekonomideki ivmeye göre tercihlerin değiştiğini belirten Başkan Ölçen, “Dünyada bilinen ilk halılar Orta Asya'da Türkler tarafından dokunmuştur. Bu halıların günümüze kadar ulaşabilmiş en eski örneğinin MÖ 6 ve 5. yüzyıllarda yapılmış olduğu ve halen Leningrad Müzesi'nde saklandığı biliniyor. Orta Asya'dan Anadolu'ya getirdiğimiz, Selçuklu’dan Osmanlı’ya geçen dünyada bir ilkin son temsilcileriyiz. Önemli bir halı kültürümüz var. Dünyada nam salmış kültürümüz iç piyasada tehlikede. Dünyada Türkiye deyince ilk üç kelimeden biri halı oluyor. Ama kendi ülkemizde halı tercihlerimiz ekonomik daralmanın gölgesi altında eziliyor. Eskiden yurttaşlarımız evlerine bir halı alacaklarında, dokuma biçimi, renkleri, motifi, zemin üzerindeki duruşu ve bunun gibi birçok kriteri tartışırdı. Şimdi gerek evlenecek çiftler gerekse ev gereksinimi karşılayacak vatandaşlar ‘al-at’ tarzı halı alıyor. Hiç abartmıyorum; en ucuzundan, kirlendiğinde yıkatmaya bile değer görülmeyen, bir süre sonra çöpe atılan halımsı ürünleri alıyorlar. Onlara da hak veriyoruz. Temel ihtiyaçlarını karşılayabilmek için halı tercihlerinde isteklerine göre değil, bütçelerine göre davranıyorlar” dedi.
‘DEĞERLİ PAZARLAR’
Sektörün istihdam dostu olduğunu vurgulayan Ölçen, “Halıcılık kıymetli bir meslek. Halıcılar olarak 60 bin civarında çalışanımız var. Yan sektörlerle birlikte çalışan sayısı 300 bini buluyor. Atıl durumda bir potansiyel var. Tam kapasite çarklar döndüğünde çok sayıda insanımıza iş ekmek kapısı oluruz. Küresel pazarda da bir daralma var. Geçen yıl halıcılarımız yaptıkları ihracat karşılığında 2 milyar 752 milyon 647 bin dolar gelir sağladı. Sektör, en fazla geliri 2 milyar 188 milyon 116 bin dolarla makine halılarından elde etti. Makine halılarını, 483 milyon 15 bin dolarla tufte halıları (özel tasarım), 72 milyon 620 bin dolarla el halıları ve 8 milyon 896 bin dolarla kilim takip etti. Türkiye'den en çok halıyı 773 milyon 20 bin dolarla ABD ithal etti. ABD'yi 269 milyon 858 bin dolarla Suudi Arabistan, 194 milyon 889 bin dolarla Irak ve 178 milyon 765 bin dolarla İngiltere izledi. Gaziantep ve İstanbul'un ardından üçüncü sıraya bizim bölgemizden Uşak ilimiz giriyor. Geçen yıl Suudi Arabistan'a halı ihracatı bir önceki yıla göre yüzde 129 artış gösterdi. Katma değeri yüksek halılarımızı alacak pazarlara yönelmek gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Üreticilerin önünü görmekte zorlandığını belirten Ölçen, “Ülke ekonomisine yön veren merkezi iktidar yatırım ortamını sağlamalıdır. Grafikler artı ve eksi yönde pik yapmamalıdır. Elinde parası olan yüksek faizler nedeniyle üretime yatırım yapmak yerine banka mevduatlarına yöneliyor. Elinde parası olmayan üretici bu yüksek faizlerden kredi çekip yatırım yapmıyor. Üretim ve yatırım iklimi oluşturulmalıdır. İzmir açısından değerlendirdiğimizde katma değeri yüksek halıları alabilecek turisti kentimize çekebilmemiz gerekir. Şu anda gelenlerin büyük bölümü inanç turizmine yönelik etkinliklere katılıyor” şeklinde konuştu.