Usta oyuncu, kendi kuşağının da "tahammül edilmez" filmler yaptığını belirterek, sinemadaki sorumlulukları ve geçmişteki hataları üzerine öz eleştiride bulundu.
Aslantuğ, "90’lar ve 2000’lerde çok aktif bir kariyerim vardı, ancak zamanla sinemadan uzaklaştım" diyerek, bu süreçte yaşadığı değişimleri anlattı. Filmlerinin sayısını artırmanın yanı sıra, bu filmlerin kalitesinin de önemine dikkat çekti. "Filmografi, tek başına kıymetli bir şey değil" diyen Aslantuğ, yapım süreçlerinde birçok faktörün bir araya gelmesinin gerektiğini vurguladı.
Konuşmasında, 68 kuşağının sanata olan etkisinden de bahseden Aslantuğ, geçmişteki yönetmenlerin derinlikli anlatımlarının artık kaybolduğunu belirtti. "Yeni dönem yönetmenleri yalnız kalıyor" diyerek, aktörlerin ve yönetmenlerin birlikte çalışmasının önemine değindi.
Aslantuğ, Türkiye'nin ekonomik ve sosyal ikliminin de sanat üzerindeki etkilerine dikkat çekerek, bu durumun yaratıcılığı olumsuz etkilediğini ifade etti. "Hikâye anlatıcılığımız bozuldu" diyen Aslantuğ, daha derin ve katmanlı anlatımlara ihtiyaç olduğunu vurguladı.
