Ekonomi

Mali disiplin mi siyasi hesaplaşma mı?

İktidarın belediye borçlarının tahsiline yönelik girişimleri farklı söylemlere neden oldu. Talebin zamanlaması, hizmetlere ve genel seçime etkisi manidar bulundu

Abone Ol

Nihat AK/EGE TELGRAF- SGK’nın belediyelerden 96 milyar liralık prim alacağı için harekete geçmesi AK Parti ile Cumhuriyet Halk Partisi arasında giderek büyüyen polemiğe neden oldu. Uzmanlar, borçların tahsil talebinin neden kaynaklandığını, zamanlamasını ve bu girişimin nelere yola açabileceğini Ege Telgraf’a değerlendirdi. 

22 YILDIR NEREDESİNİZ?

İktidarın yürüttüğü politikaların belediyeler ve vatandaş üzerinde bir atalet yarattığını belirten yerel yönetimler uzmanı Mehmet Zeki Fidandal, “Belediyeler ve bağlı şirketleri yönettiği bütçeler Türkiye bütçesinin yaklaşık 14’de 1’idir. Toplamda 75-80 milyar dolar civarında. Bu yüksek bir rakam. Ancak bu büyük bütçenin harcanmasındaki denetim mekanizması çok yeterli değil. Sürekli vergi affı, sigorta affı, Bağ-Kur affı şeklinde gelen aflarla ödeme konusunda maalesef bir atalet oluştu. Mali disiplinin sağlamanamadığı belediyelerde bu borçlar çığ gibi büyüdü. Kötü ekonomi politikaları nedeniyle devletin paraya ihtiyacı artış gösterdi. Şimdi merkezi iktidar yerel yönetimlerden belediye borçlarını istiyor. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, ‘Aylık harcamaları 5 milyon TL'nin üzerinde olup hiç gelir beyan etmeyen kişileri gerçek kazançlarını vergilendirmek üzere denetim kapsamına alıyoruz’ dedi. Adama sorarlar, ‘Yirmi küsur yıldır neredeydin be birader’ diye. Niye tespit yapmadınız, neden bugüne kadar beklediniz? Gariban bir vatandaşın bir lirası ödenmediği zaman evine haciz koyuyorsunuz. Ama 5 milyon lira aylık harcaması olan bir kişinin veya şirketin defterini bile incelemeye almıyorsunuz. Şimdi devlet iktidar paraya sıkıştı. Alacaklarınının tahsilini talep etti.  Baştan da çok büyük miktar görünen belediye borçlarına yöneldi” dedi. 

ÖNCE REFORM YAPILMALI

Sistemin ivedilikle bir reforma ihtiyaç duyduğunu belirten Fidandal, “Merkezi yönetim, bu borçları yerel yönetimlerin neresinden, nasıl tahsil edeceği ve nerede harcayacağıyla ilgili ortaya nesnel bir politika koymalıdır. İktidar alıştığı gibi bir harcama yapmak için borç tahsilatına gidecekse kimse ödeme yapmak istemez. Belediye borcunu nasıl ödeyecek? Belediye şirketleri nasıl ödeyecek? Şirketler Ticaret Kanunu’na göre yönetilir. Bütün borçlardan yönetim kurulu tek sorumludur. Mevcut yönetimde kaç kişi varsa hepsinin şahsi mallarına hesaplarına bloke konulup haciz uygulanabilir. Belediyelerin borçlarına karşılık arazilerini vermesine dair geçtiğimiz dönemde çıkarılan geçici maddenin süresi uzatılabilir. Belediyeden borçları karşılığında alınacak bu arazilerin ne olacağına dair de kimsenin kafasında soru işareti bırakmayacak şekilde bir taahhütte bulunulmalıdır. Dar gelirli vatandaşlara satılması gibi. Vergi reformu yapılmalıdır. Mesela belediyenin satın aldığı akaryakıtta, elektrikte bir kere ÖTV ve KDV kaldırılmalıdır. Bu belediyeler hizmet kuruluşudur. Belediye Gelirleri Kanunu’nun değişmesi lazım. Kanunun yeniden ele alınması lazım. Büyükşehir sistemi yeniden ele alınması lazım. Vergi sistemi A'dan Z'ye yeniden ele alınması lazım. Bu şekilde yürümesi mümkün değil” ifadelerini kullandı. 

FATURA KİME KESİLECEK?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın seçimde ikinci olmanın verdiği öfkeyle hareket ettiğini savunan siyaset psikolojisi alanında önemli çalışmalar yapan Prof. Dr. Kamuran Elbeyoğlu, “Cumhurbaşkanı Erdoğan, yönetimlerin AKP'li belediyelerden CHP'li belediyelere geçmesini henüz kabullenebilmiş değil. Belediyelerden borçları istenmesi ‘Erdoğan öfke ve intikam duygusuyla mı hareket ediyor?’ sorusunu akıllara getiriyor. CHP'li başkanları seçenlere de bu yolla bir cezalandırma mesajı veriliyor. Halka ceza mesajı nasıl verilmiş oluyor. Belediyelerin borçlarını öderlerse çok zor durumda kalacaklarını bile bile o borçları geri istemek demek belediyenin halka vereceği hizmetleri verememesi demektir. Çünkü parası ve olanağı kalmayacak. Belediyenin aslında halka yansıtacağı hizmeti de engellemiş oluyor. Halk AKP’li bir başkanı seçmediğinden dolayı cezalandırılmış oluyor. Halk bu öfkesini kimden çıkaracak? Halk, ‘Erdoğan para istedi, bunların parası yoktu da o yüzden bana hizmet veremedi’ mi der yoksa ‘Bu kadar seçtik, onları başa getirdik. Şu hale bak. Bir işimizi görmüyorlar. Hizmetimizi yapmıyor’ mu diyecek? Halk faturayı kime kesecek? Erdoğan ve partilileri, ‘Aklınızı başınıza alın. Bizi değiştirdiniz, onları seçtiniz ama hizmet alamadınız. Genel seçimde bizi tercih edin. Tekrar hizmeti verelim’ diyecek. Bu borç tahsilat sistemi bir cezalandırma, bir uyarı ve kendi lehine çevirme ile oy devşirme gibi bir sürecin işleyeceğini akıllara getiriyor. Bunun analizini yapacak olan seçmen hangi sonuca ulaşacak? Cumhuriyet Halk Partisi, ‘Tüm zorluklara rağmen biz bu hizmetleri vermeyi başardık’ diyebilecek mi? ‘Bu mağduriyetlerinizin sebebi de iktidarın kaynaklarımızı kısması’ diye izah edebilecek mi? Mevcutta göreve gelen CHP’li belediye başkanlarının birçoğu kendindinden önce görev yapmış olan CHP’li belediye başkanını kötülüyor. Konak’ta CHP’li Nilüfer Çınarlı Mutlu kendisinden önceki CHP’li Abdül Batur’dan görevi devraldı. Mutlu’nun sözlerini duyduğunuzda sanki görevi AKP’den almış sanırsınız. CHP’liler birbirleriyle tartışarak bu yanlışı sürdürürse daha da fazla Erdoğan'ın ekmeğine yağ sürecek demektir” diye konuştu. 

“CHP’LİLERE TUZAK”

Tecrübeli belediye başkanlarının borç tahsili tuzağına düşmeyeceğini belirten Belediye Başkanları Birliği Başkanı Nurgül Uçar Aktuğ, “AKP 22 yıllık iktidarında kötü politikaları, cari açıkları, lüks harcamaları neticesinde ülke ekonomisini bu noktaya getirdi. Şimdi dönüyor belediyelere. Belediye borçlarını neden şimdiye kadar almadın? Bu girişimi çok ucuz buluyorum. Çok yanlış, çok ucuz, çok fevri, çok çocukça, hani çocukların oyun oynarken arkadaşından oyuncaklarını geri istemesi gibi. Ne İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ne Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ne de tecrübeli CHP’li belediye başkanları bu tuzağa düşer. Bu borç sisteme yüklenmesiyle CHP’li belediyeler işçi çıkarır, yurttaşa hizmeti kısar diye kim düşünüyorsa yanlış düşünüyor. CHP’li belediyeler daha zor şartlarda daha fazla hizmet üreterek ilk genel seçimde iktidar olur. Mansur Başkan Melih Gökçek dönemindeki borçları çıkarır, koyar ortaya. İmamoğlu kendisinden önceki dönemlerden gelen borçları döker ortaya. Afyonkarahisar Belediye Başkanı Burcu Köksal seçileli üç ay olmuş, önceki dönemden kalan borçları ondan istemek haksızlık olur. Belediyenin SGK borçları için Şişli Belediye Başkanlığı döneminde Fatma Girik’in evine ve mallarına haciz konacaktı. Ne oldu, Şişli Belediyesi’nin hizmetlerini önleyebildiler mi? Şişli Belediye Başkanlığını kendi partilerinden birine kazandırabildiler mi?” şeklinde konuştu.