Nihat AK/EGE TELGRAF- Hükümet ve Tarım Bakanlığı’nın bir süredir üzerinde durduğu köylere dönüş projesindeki göç rakamları beklenenin altında kaldı. Gıda güvenliği için kırsal kesimdeki nüfusun artması gerektiğine vurgu yapan uzmanlar, ‘Köylere geri dönülsün’ söylemlerinden önce o alanlarda önemli düzenleme ve planlamalara ihtiyaç olduğuna dikkati çekti. Gıda ve ziraat mühendisleri odalarının yetkilileri gerek çiftçiler gerekse tarımın özendirilmesi açısından yapılması gerekenleri
Ege Telgraf Gazetesi’ne anlattı.
‘KÖYLERİN CAZİBESİ’
Bütüncül bir tarım politikasına acil ihtiyaç olduğunu vurgulayan
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Dr. Hakan Çakıcı, “Küçük çiftçiyi kaybediyoruz. Tarım arazileri el değiştiriyor. İş biraz daha tekelleşmeye, büyük sermayeye kayıyor. Şehrin çeperlerindeki araziler, kentsel dönüşümler, hobi bahçeleri ve içinde pek de tarımsal etkinliğin yapılmadığı organik tarıma dönüyor. Kırsal kesimde sürdürülebilir tarım yapılabilmesi için konuya bütüncül yaklaşmak gerekir. Gençler asgari ücretle bile olsa sosyal imkanlar açısından şehirde yaşamayı tercih ediyor. Belli bir yaşın üzerindeki nüfus ata toprağına gidip organik tarım yapmak istiyor. Köyleri tüm yönleriyle cazip hale getirmek gerekir. Tarımla ilgili hepsini iç içe düşünerek politika oluşturmak şart. Tarım alanlarını koruyan, çiftçiyi yerinde tutan, gelirleri düzenleyen, parça bölükten ziyade bütününü kapsayan bir politika düşünülmeli” dedi.
‘GIDA GÜVENLİĞİ’
Gıda güvenliğinin ülkeler için stratejik bir durum olduğunu vurgulayan
TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Başkanı Uğur Toprak, “Gıda güvenliği, üretimden tüketime kadar sürekli olarak var olan risk ve tehlikelerin saptanması, bertaraf ve kontrol edilmesi açısından önemlidir. Gıda güvenliği kırsal kesimdeki üretimden başlayarak tüketiciye ulaşana kadar süren bir zincir. Geçtiğimiz yıl Türkiye'de nüfusun yüzde 93,2'si il ve ilçe merkezlerinde ikamet ederken, belde ve köylerde yaşayan nüfus yüzde 6,8 olarak belirlendi. Gıda üretiminin güvence altına alınabilmesi için kırsaldaki tarımsal üretim yapan nüfusun çoğaltılması gerekir. ‘Hadi kırsal kesimdeki nüfus artsın, hadi köyümüze geri dönelim’ söylemleriyle bunun kısa dönemde sağlanması mümkün değil” ifadelerini kullandı.
‘MAHALLE YAPTILAR’
Çok sayıda köyün yasayla mahallelere dönüştürüldüğünü hatırlatan
Başkan Toprak, “Bütünşehir Yasası’yla birlikte köy kavramı ortadan kalktı. Köyler mahalle oldu. Su faturalarının şehirden pek bir farkı kalmadı. Köyümüze geri dönelim söyleminden önce Büyükşehir Yasası’nın yeniden düzenlenmesi, köylerin eski vasfına döndürülmesi şart. Oradaki köylünün veya köye gidecek insanların merasını tarım arazisini kullanabilmesi de lazım. Çiftçiliğe geri döndüğünde de karşılaşacağı engellerin ortadan kaldırılması gerekiyor. Tarıma başlayacak kesimin ata tohumlarıyla buluşturulması lazım. Tek seferlik kullanımlı hibrit tohumlardan uzaklaşılmalı. Çiftçilere doğru zamanda doğru yöntemlerle destekler verilmeli. Sadece madde açıdan düşünmemek gerekir. Ziraat mühendisiyle, veteriner hekimiyle bilgi birikim desteği verilmelidir. Doğru ekim ve doğru zamanda hasat için destek olunmalıdır. Gıda kayıpları ve atıkları aslında hasat öncesinden başlıyor. Bu kayıpları en aza indirecek bilgi desteği verilmeli” şeklinde konuştu.
‘PLANLAMA TEŞKİLATI’
Planlama teşkilatının yeniden kurulmasına ihtiyaç olduğunu vurgulayan
Başkan Toprak, “Çiftçinin örgütlenmesine destek olunmalı. Üretici, dağıtıcı ve tüketici kooperatiflerinin yapısı güncellenerek ağırlığı artırılmalıdır. Kooperatifçiliğin önündeki engeller kaldırılmalıdır. Devlet Planlama Teşkilatı’nın yeniden kurulması gerekir. Hangi bölgelerde hangi tarımsal üretiminin yapılması daha yararlı olur bu tespit edilmelidir. Ülkenin hangi tarımsal ürünlere ne kadar ihtiyacının olduğu belirlenmelidir. Bu ihtiyaçlara göre hangi bölgede kaç çiftçinin ne üreteceği planlanmalıdır. Çiftçi üretime başlamadan kaç paraya mal edeceğini ve kaç paraya satacağını, ne kadar kar edeceğini bilmesi gerekiyor. Tüm bu planlamalar yapılırken devletin bir geceden sabaha sıfır gümrükle çiftçimizin ürettiği ürünün ithalatını kolaylaştırmamalıdır” dedi.
‘MANTIKLI DÖNÜŞÜM’
Kamucu bir tarım politikası benimsenmesi gerektiğini belirten
Başkan Toprak, “Biz eskiden yemimizi de gübremizi de kendimiz üretebiliyorduk. Şimdi bunların hepsi ithal. Öncelikle yerli ve millinin niteliklerini yerine getirmemiz gerekiyor. Döviz karşısında Türk Lirası değer kaybetti. Geçen yıl ile bu yıl arasında ciddi fark var. Çiftçinin üretime başlamasıyla ürününü hasat etmesi arasında kur farkı bu kadar fazla olmamalı. Çiftçi şu an yemini de gübresini de dolar üzerinden alıyor. Her geçen gün mazota zam geliyor. Girdi maliyetlerinin bu kadar artmaması gerekiyor. Yerelde üretip yerelde de tüketebileceği kamucu gıda egemenliğine dayalı bir tarım politikasının yazılması gerekiyor. Biz bunları yapmadıktan sonra köye dönülmesinin hiçbir mantığı kalmıyor. Doğru tarım politikasının yazılmasıyla köyümüze üretim için dönebiliriz” ifadelerini kullandı.