Ahmet Buğra TOKMAKOĞLU- EGE TELGRAF/ İzmir’den yola çıkıp, yaklaşık 2,5 saat süren bir yolculuğun ardından kendimizi Milas’ın göz alıcı köyü Kapıkırı’da bulduk. Bafa Gölü’nün kıyısında, Beşparmak Dağları’nın eteklerinde, tarihle iç içe geçmiş bir yerleşim burası. Adımınızı attığınız an, yüzyılların gölgesinde kalan bir köyde olduğunuzu hemen hissediyorsunuz.

Bafa Gölü Muğla Kapıkırı (1)

HERAKLEİA’DAN KALANLAR ÜZERİNE BİR YAŞAM

Köyün tarihi Herakleia Antik Kenti üzerine kurulmuş. Eski şehir surları, kaya mezarları ve antik tiyatro gibi kalıntılar, köyün her köşesinde karşınıza çıkıyor. Biz de ilk olarak Athena Tapınağı’na yöneldik. Milattan önce 3. yüzyılda inşa edilen bu tapınak, Athena’ya adanmış. Tapınağın tepesinden baktığınızda, göl ve dağların muhteşem uyumuyla büyüleniyorsunuz.

Çoğunuzun adını bile duymadığı İstanbul’un gizli cenneti Çoğunuzun adını bile duymadığı İstanbul’un gizli cenneti

KALEDEN BAFA’YA NEFİS BİR MANZARA

Köyün en dikkat çekici yapılarından biri ise Bizans dönemine ait olan kale. Efsanelere göre, Osmanlılar bu bölgeyi fethedene kadar burada bir cadı yaşamış. Kaleye çıktığınızda, Bafa Gölü’nün dinginliğiyle buluşuyorsunuz. Gökyüzü, suyun üzerinde parlıyor ve tüm köy ayaklarınızın altında uzanıyor.

Gün batımına doğru, doğanın tadını çıkarmak için göl kıyısına indik. Kamp yapmayı sevenler için burası tam bir cennet. Biz de köydeki yerel halkın bahçesinde kamp kurduk. Gecenin sessizliği, gölün hafif dalga sesleriyle birleştiğinde huzuru tam anlamıyla hissettik. Sabah ise serpme kahvaltının tadına bakmadan ayrılmak olmazdı; köydeki kadınların ellerinden çıkan doğal lezzetler güne harika bir başlangıç oldu.

Doğa yürüyüşleri ve tekne turlarıyla dolu bir gün daha geçirdik. Yürüdüğümüz her adımda tarih ve doğanın iç içe geçtiği bu köy, kesinlikle keşfedilmeyi hak ediyor.

Kaynak: EGE TELGRAF