Gelecek-Saadet Grubu İzmir Milletvekili Mustafa Bilici, TBMM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, asgari ücret ve emekli maaşlarının yetersizliğine dikkat çekerek, hayat pahalılığının halkı zor durumda bıraktığını belirtti. Bilici, asgari ücretin %30’luk bir zamla bile geçinilemeyeceğini vurguladı ve bunun "garibanla mücadele" anlamına geldiğini ifade etti.
'HAYAT PAHALILIĞI, MİLLETİN BELİNİ BÜKMÜŞ'
Bilici, ülkenin ekonomik kriz içinde olduğunu ve halkın, özellikle emekli ve asgari ücretlinin bu krizden en çok etkilenen kesim olduğunu dile getirdi. "Hayat pahalılığı, milletin belini bükmüş; vatandaşın ekonomi yönetimine olan inancı yerle bir olmuştur" diyen Bilici, hükümetin bu durumu çözmek yerine muhalif belediyelerle uğraştığını savundu.
'EMEKLİLER, SİYASİ PROPAGANDALARA DÜŞMAN'
Bilici, emeklilerin artık siyasi propagandaları duymak istemediğini ve hükümetin vatandaşa yönelik icraatlar yapması gerektiğini belirtti. "İktidar, propagandaya ayrılan kaynakları, vatandaşa, emekliye ve asgari ücretliye yönlendirmelidir" şeklinde konuştu.
'AÇLIK SINIRININ ALTINDA KALAN EMEKLİLER'
Bilici, emeklilerin iki maaşının dahi açlık sınırını karşılayamadığını ve bu şartlarda emeklilerin ek iş yapmak zorunda kaldığını söyledi. Sosyal devletin bu durumu kabul etmesi gerektiğini ifade eden Bilici, “Emekliler ya ek iş yapmak ya da çocuklarının eline bakmak durumundadır” dedi.
'KAYYUM UYGULAMALARI, DEMOKRASİYE ZARAR VERİYOR'
Bilici, hükümetin 2016'dan beri uyguladığı kayyum politikalarını eleştirerek, bu uygulamaların devlet ile vatandaş arasındaki bağı zedelediğini söyledi. Kayyum uygulamalarının demokratik bir ülkede kabul edilemeyeceğini belirten Bilici, yerel yönetimlere kayyum atanmasının halkın iradesini yok saymak anlamına geldiğini vurguladı.
'YARGI, KENDİ İÇİNDE ÇATIŞIYOR'
Son olarak, Türkiye'deki yargının içsel çatışmalarına dikkat çeken Bilici, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay arasındaki gerilimlere atıfta bulunarak, "Zamanında övgüyle bahsedilen Ankara’daki hakimler şimdi birbirlerine suç duyurusunda bulunuyor" dedi. Bilici, Türkiye'nin yeni bir Anayasaya mı yoksa mevcut Anayasayı nasıl koruyacağına dair tartışmalara yönelmesi gerektiğini ifade etti.