İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Jerome Sesquin'in yönettiği "İsrail: Kaos'un Bakanları" adlı belgeselde yaptığı açıklamalarla sosyal medyada dikkat çekti. Smotrich, belgeselde İsrail'in sınırlarının mevcut haliyle sınırlı kalmayacağına ve Ürdün Nehri'nin diğer yakasını da kapsayan "Büyük İsrail" tasavvuruna vurgu yaptı.
"Bir Yahudi devleti istiyorum" diyen Smotrich, sunucunun "Bu ne demek?" sorusuna "Yahudi devleti. Bu, oldukça karışık. Yahudi halkının değerlerine göre yönetilen bir devlet." şeklinde yanıt verdi. Sunucunun, "İsrail'in egemenliği denizden Ürdün'e kadar mı? Hepsi bu mu yoksa sonrasında Ürdün Nehri’nin diğer yakası mı fethedilecek?" sorusuna ise "Yavaş yavaş" dedi.
Ayrıca, "Bilgelerimizin kitaplarına göre, Kudüs'ün geleceği Şam'a kadar uzanacaktır ve Kudüs tek başına Şam’a kadar uzanır." ifadeleriyle "Büyük İsrail" politikasını daha da netleştirdi. Smotrich, daha önce "Filistin diye bir halkın olmadığı" yönündeki açıklamalarıyla da geniş bir tepki almıştı.
Ürdün’ü de kapsayan “Büyük İsrail” haritası
Ürdün'ü de kapsayan "Büyük İsrail" haritası, Smotrich'in 20 Mart'ta Paris'te Likud Partisi'nin eski lideri Jacques Kupfer'i anma töreninde yaptığı konuşmada gündeme geldi. Bu konuşmada, "Filistin diye bir halkın olmadığını ve bunu Beyaz Saray'ın da duyması gerektiğini" ifade etti. Ayrıca, Yahudi yerleşimcilerin 26 Şubat'ta Filistin beldesi Huvvara'ya yönelik toplu saldırılarına dair "Huvvara'nın yeryüzünden silinmesi gerektiğini" belirtmişti. Bu ifadeleri, uluslararası arenada büyük bir tepkiyle karşılandı. Smotrich, ABD ve Fransa ziyaretleri sırasında diplomatik tecrit yaşadı ve resmi görüşme gerçekleştiremedi.
Paris’teki anma törenlerinin yeri değişti
Paris'teki anma töreninin, gelen tepkiler nedeniyle planlandığı yerden başka bir salona alınması da dikkat çekti. Smotrich, bu durumu "İsrail nefreti her yerde" şeklinde yorumladı. Konuşma yaptığı kürsüde Ürdün'ü de kapsayan İsrail haritasının kullanılması ise dikkati çekti.
İsrail’in "Büyük İsrail" politikası, Yahudilerin kutsal kitabında yer alan “Vadedilmiş Topraklar” inancına dayanmakta ve günümüzde Filistin, Suriye ve Ürdün topraklarını da kapsayacak şekilde genişlemeyi hedeflemektedir.