Berna SEVER- EGE TELGRAF/ İzmir Körfezi geçtiğimiz haftalarda yaşanan balık ölümleriyle hastalığının boyutlarını insanlığa gösterdi. Adeta yaşam mücadelesi veren İzmir Körfezi’ni yeniden masmavi, canlı bir şekilde görecek miyiz? İşte gelişen süreçte yaşananlar ve uzmanların balık ölümlerinin nedenlerine ilişkin değerlendirmeleri:
İzmir Körfezi'nde yaşanan balık ölümleri, denizdeki yüksek kirlilik ve mikroalg patlamaları, yüzeyin ölü balıklarla kaplanmasına ve suyun renginin değişmesine yol açtı. Yaşanan çevre felaketi, artan kirlilik ve iklim değişikliğinin yerel halk sağlığı ve ekonomi gibi daha büyük krizlere yol açabileceğini gösterdi. İzmir Körfezi'nde 20 Ağustos 2024 tarihinde Bayraklı ilçesinin Turan bölgesinde başlayan balık ölümleri, hızla Karşıyaka ve Bostanlı bölgelerine yayıldı. Denizin yüzeyi ve kıyılar ölü balıklarla kaplandı, suyun rengi yeşil ve kahverengi tonlara döndü. Bu durum, İzmirliler ve tüm kamuoyunda büyük bir endişe yarattı.
Neden böyle bir felaket yaşandı?
Bu ölümlerin ana nedeninin denizdeki yüksek kirlilik ve mikroalg patlamaları olduğu öğrenildi. Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü'nden Prof. Dr. Esin Süzer, konuyla ilgili açıklamasında; denizdeki kirli suyun, mikroalglerin hızla çoğalmasına yol açtığını ve bu mikroalglerin de suyun oksijenini tüketerek balıkların boğulmasına neden olduğunu ifade etti. Ayrıca, Ege Üniversitesi'nden Prof. Dr. İlker Aydın, deniz suyunun aşırı ısınması ve yavaş akıntıların da iç körfezdeki oksijen seviyelerini daha da düşürdüğünü ve deniz ekosistemin olağan halini bozduğunu vurguladığı bir açıklamada bulundu.
"Tüm gerçeklikle bu sorunla yüzleşeceğiz"
Olayın ardından, Tarım ve Orman İl Müdürlüğü ekipleri kirlilik kaynaklarını araştırmak üzere su ve balık örnekleri aldı. İzmir Büyükşehir Belediyesi, deniz temizleme çalışmalarına başladı. Konuyla ilgili düzenlediği basın toplantısında açıklamalarda bulunan İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Cemil Tugay, “Bu olaydan hemen sonra arkadaşlarımızla konuyu incelemeye başladık ve nedenlerini detaylı olarak araştırdık. Bu çalışmalarda İZSU Çevre ve Koruma Daire Başkanlığımız bu konuda bize görüş bildirecek olan bilim insanlarımızın değerlendirmelerini de alarak çalışmalara devam ediyoruz. Bizler bu yaşadığımız çevre felaketiyle birlikte tüm gerçeklikle bu sorunla yüzleşmemiz gerektiğini düşünüyoruz.” ifadelerini kullandı.
Ayrıca Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü, kirlilik kaynağını belirlemek için dereler ve atık su kaynaklarında incelemeler yaptı. 1 Eylül'de Bakan Murat Kurum'un talimatıyla İzmir Körfezi Bilim Kurulu Heyeti oluşturuldu ve 5 Eylül'de denizde incelemeler yapıldı. 5 Eylül’deki bilim kurulu ilk toplantısında açıklamalarda da bulunan Bakan Kurum, “Yapılacak işlere ilişkin kanunun, yönetmeliğin tarif ettiği şekliyle belediyelerin ve varsa diğer kurumların, kuruluşların yapması gerekenleri de tarif edecek şekliyle eylül ayı sonuna kadar acil eylem planını ortaya koyacağız. Bu eylem planında ilgili kurumların sorumlulukları net bir şekilde tarif edilecek. Bu sorumluluklar çerçevesinde de yapılması gereken projeler inşallah hızlı bir şekilde hayata geçecektir. Biz bakanlık olarak bu sürecin takipçisi, denetleyicisi, yol göstericisi olmaya devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.
İzmir Körfezi’nin tarihinde aynısı yaşanmıştı
Yaşanan bu çevre felaketi kamuoyunda endişe ile karşılaşılanınca akıllara daha önce böyle bir olayın yaşanıp yaşanmadığı geldi. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, 1955 yılında da böyle bir olayın yaşandığını belirterek, İzmir Körfezi'nde yaşanan 1955 yılındaki plankton patlamaları ve balık ölümlerinin, kirlilik ve atıksu yönetimindeki eksikliklerin sonuçları olarak değerlendirildiğini bildirdi. Ayrıca, günümüzde artan kirlilik ve iklim değişikliğinin, bu tür olayları daha sık hale getirdiğini de ekledi.
Balık ölümlerinin düşünülenden daha kötü sonuçları olabilir!
Balık ölümlerinin, sadece ekosistem dengesini değil, aynı zamanda ekonomik ve çevresel sağlıkları da tehdit ettiği bildirildi. Ekolojik açıdan, bu ölümler deniz canlılarının yaşam döngüsünü bozarak biyolojik çeşitliliği tehdit ederken ekonomik olarak da balıkçılık sektörüne büyük bir darbe yaşattı.
Konuyla ilgili görüşlerini bildiren Prof. Dr. Doğan Yaşar, bu ölümlerin uzun vadeli etkilerini değerlendirirken, deniz ekosistemindeki köklü değişikliklerin balıkçılık ve yerel halk üzerinde ciddi etkiler yaratabileceğini vurguladı. Ayrıca uzmanlar, çevresel yönetim ve atıksu arıtma sistemlerinin iyileştirilmesinin önemine dikkat çekerek iklim değişikliği ve kirliliğin birleşimi, gelecekte benzer olayların sıklığını ve şiddetini artırabileceğini ifade etti.
Bu felaket önlenebilecek mi?
Yetkililer, İzmir Körfezi'nde yapılacak laboratuvar analizleri ve saha çalışmalarının sonuçlarına göre çevresel yönetim ve atıksu arıtma sistemlerini iyileştirecek önlemler alacağını duyurdu. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Çiğli Atık Su Arıtma Tesisi'nin genişletilmesi ve yeni etapların yapılması için adımlar atacağını bildirdi. Ayrıca, ölü balıkların toplanması ve deniz yüzeyinin temizlenmesi için geniş çaplı temizlik operasyonları başlatılacağı öğrenildi.