Ekonomi

Gözler son toplantıda! ‘Güncelleme yapılsın’

Özel sektör çalışanlarının yüzde 60'ından fazlasını ilgilendiren asgari ücretin belirlenmesine sayılı günler kaldı. Uzmanlar, yüksek enflasyonun zamlı maaşları eriteceği vurgulanıyor

Abone Ol

Nihat AK/EGE  TELGRAF- Üst üste yapılan zamlar altında ezilen, satın alma gücü eriyen çalışanların gözü kulağı son Asgari Ücret Belirleme Komisyonu toplantısında olacak. Toplumun farklı kesimleri formül ve zam önerilerini açıklıyor. Maaş artışlarında olması gereken kriterleri uzmanlar Ege Telgraf’a değerlendirirken önceliğin enflasyonun dizginlenmesi fikri öne çıkıyor. 

‘ZAMLAR DURDURULSUN’

Asgari ücret zamlarının anlamsız hale geldiğini belirten Türk-İş 3. Bölge Temsilcisi Hayrettin Çakmak, “Asgari ücrete zam yapılmasın. Hiçbir şeye de zam yapılmasın. 2 bin 825 lira 90 kuruşluk asgari ücreti özler hale geldik. Alım gücü artırılmadığı takdirde ne zam yapılırsa yapılsın maaş yükselişleri emekçileri mutlu etmeyecektir. İster 30, ister 50 bin lira yapsınlar, ertesi gün iğneden ipliğe her şeye zam geldiğinde maaş zammı anlamını yitiriyor, alım gücü eriyor. Yumurtanın kolisi 100 lirayı aştı. Kampanya yapanlar 99.5 lira yapıyor. Hayırdır, ülkedeki ekonomik dengeler tümden bir anda değişti de bizim mi haberimiz olmadı! Gıda fiyatlarının ele alınması gerekiyor. Alım gücü yükseltilmeden, enerji maliyetleri düşürülmeden, enflasyon aşağı çekilmeden asgari ücrete yüzde yüz zam yapılsa bile bir şey ifade etmez” dedi. 

NİTELİK İŞGÜCÜ 

Nitelikli işgücünün asgari ücretle olamayacağını söyleyen Çakmak, “İş dünyası nitelikli iş gücünün peşinde. Ama maaşlar asgari ücret düzeyinde. Kaliteli iş düşük ücretle olmaz. Asgari ücret 'genel ücret' olma yolunda ilerliyor. Asgari ücret sadece vasıfsız bekar emekçiye önerilebilir. Asgari ücretli oranı sektörüne göre yüzde 50 ile 70 arasında. Türkiye'nin yüzde 65'i asgari ücretle çalışıyor. Asgari ücretle çalışandan artı değer yaratması, katma değer yaratmasını istemek kadar saçma bir durum olamaz. Bu şartlarda ülkede emekçi de kalkınamaz. Peki bu ülkeyi bir adım ileriye nasıl taşıyacağız? Ülkemize de insanlarımıza da yazıktır günahtır! Asgari ücret, çalışma düzeninin altına konulan dinamittir. Asgari ücretle çalışanların tamamına yakınının sendikasız emekçiler olduğunu görüyoruz. Marketlerden özel hastanelere, özel eğitim kurumlarında basın iş koluna kadar çok sayıda sektörde sendikalaşma sıfır. ‘Dünya markasıyım’ diye övünen, yılbaşı baloları düzenleyen firma 19 yıllık çalışanını tek kalemde işten çıkarıyor. O firmanın kapısında tek başıma eylem yaptım” diye konuştu. 

ÇADIR TİYATROSU

Asgari Ücret Komisyon çalışmalarını çadır tiyatrosuna benzeten DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, “Asgari Ücret Komisyonu çalışmalarına ‘orta oyunu’ diyemiyorum. Orta oyunu dersem usta oyunculara hakaret olur. "Şov unsurlarının" bulunduğu bir ortamda komisyon toplantıları bir çadır tiyatrosundan öteye geçmemektedir. Görüşmeler her aralık ayının ikinci haftasında başlıyor, sonuna kadar da sürüyor. Kafalarındaki ücretler belli olmasına rağmen, insanların hayalleriyle, ümitleriyle oynayarak 27-28-29’una denk gelen günde asgari ücret açıklamasında bulunuyorlar. O çadır tiyatrosunun parçası olanlar biri Çalışma Bakanlığı temsilcisi. İkincisi, emek adına TÜRK-İŞ'in temsiliyeti. Üçüncüsü de işveren adına katılım sağlayanlar. Şimdi bu çadır tiyatrosunun etrafında toplanan herkes bu ülkede başta gelirde ve vergide adalet sisteminde bir değişiklik yapmadığı sürece verecekleri zam bir şey ifade etmez” ifadelerini kullandı. 

‘ALMADAN ERİYECEK’

Emekçilerin maaş zamlarının ellerine geçmeden büyük oranda eridiğine dikkati çeken Sarı, “Asgari ücret açıklanacak. Bir iki gün sonrasında yani yeni yılın ilk dakikalarından itibaren zamlar yağacak. Devlet vergi, harç ve cezaları artıracak. Özel sektör maaş zamları gerekçesiyle satış fiyatlarını yükseltecek. Kırk gün kadar yoğun bir zam yağmuru göreceğiz. Asgari ücrete allayıp pullayarak yaptıkları zam daha emekçilerin eline geçmeden eriyecek. Zammın üzerinden kırk gün geçmeden yaklaşık olarak yüzde 40’ı gelmeden gitmiş olacak. Sanki ekonominin temel kuralıymış gibi yaşanan krizlerde ilk çalışanın ekmeği küçülür, krizin bedelini hep emekçiler öder. Gerçek olan şudur; her ay işçinin emekçinin maaşı, eline geçmeden yüksek enflasyon, vergiler ve sürekli çarpıtılan TÜİK rakamları karşısında eriyip gitmektedir. Bu ülkede büyümeden ve milli gelirden bahsediyorlar. Büyüme ve milli gelirden ücretlilere, çalışanlara, emeklilere herhangi bir pay vermiyorlar. Vermeyerek aslında açlığa ve yoksulluğa da mahkum ediyorlar. Doğal olarak yasada yazan altı aylık enflasyonlar sanki iktidarın lütfuymuş gibi bahşedilmesini doğru bulmuyoruz. Gerçek enflasyonun üzerinde, bahsedilen büyüme oranlarının üzerinde maaş zamları yapılmadan bir iyileştirmeden bahsetmek doğru yaklaşım değil. Maaş zamlarını TÜİK belirliyor. O zaman zamlar yılda 4 kez yapılsın. Maaşlar her 3 ayda bir güncellensin” dedi.