Süphan Dağı eteklerinde yer alan ve göçmen kuşların konaklama alanı olarak bilinen Arin Gölü'ndeki su seviyesi, sıcaklıkların artması, kuraklık ve bilinçsiz tarımsal sulama nedeniyle giderek düşmeye devam ediyor. Bu doğal değişim, gölün kıyı bölgelerinde ilginç arkeolojik kalıntıların gün yüzüne çıkmasına yol açtı.
Arin Gölü'nün kenarında, daha önce su altında kalan ve Urartular dönemine ait olduğu değerlendirilen bir iskele duvarı ile çeşitli yapı kalıntıları görünür hale geldi. Bitlis Eren Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hasan Buğrul ve ekibi, bu keşfi incelemek için bölgeye giderek, iskele ve yapı kalıntılarının detaylı bir incelemesini yaptı.
URARTULAR DÖNEMİNE AİT
Doç. Dr. Buğrul, yaptığı açıklamada, Arin Gölü kıyısında 172 metre uzunluğunda bir iskele duvarı ve çevresinde yapılar bulduklarını belirtti. Bu duvarların, Van Gölü çevresindeki diğer iskelelerle bağlantılı olabileceğini öne sürdü. Van Gölü'ndeki 1995 yılındaki su seviyesi artışı göz önüne alındığında, suyun çekilmesiyle gün yüzüne çıkan bu iskelelerin, Urartu dönemine ait taşımacılık sisteminin bir parçası olabileceği düşünülüyor. Ayrıca, geçmişte Van Gölü çevresinde de Urartu dönemine ait iskelelerin bulunduğu ve bölgedeki taşımacılık faaliyetlerinin göl üzerinden yapıldığına dair çeşitli bulgulara rastlandığı da vurgulandı.
TARİHSEL BAĞLANTILAR
Arin Gölü’ndeki yapılarla ilgili yapılan ilk gözlemler, duvarın ve kalıntıların oldukça iyi korunmuş olduğunu gösteriyor. Özellikle, su akışını engellemek amacıyla inşa edilmiş uzun duvarın, Urartu döneminin taş yapım tekniklerini yansıttığı düşünülüyor. Bu duvarın üzerinde yer alan taş sıraları hemen hemen hiç bozulmamış ve dalgalı bir form sergiliyor, bu da yapının sağlam bir şekilde inşa edildiğine işaret ediyor. İncelemelerde ayrıca, Arin Gölü ile Van Gölü arasındaki mesafenin sadece 1150 metre olması, her iki gölün Urartu döneminde birleşmiş olabileceği ihtimalini güçlendiriyor. Bu da bölgedeki taşımacılık ve ulaşım ağının göl üzerinden sağlanmış olabileceğini düşündürüyor.
GELECEK ÇALIŞMALAR
Doç. Dr. Buğrul, Arin Gölü ve Van Gölü arasındaki su seviyeleri ve taşınan obsidyen malzemelerin kimyasal analizlerinin yapılmasının, bu yapıların tarihsel bağlamını daha iyi anlamak açısından önemli olacağına dikkat çekti. Ayrıca, bu keşfin bölgedeki Urartu kültürüne dair yeni bilgiler ortaya koyabileceğini belirtti. Göl seviyesinin yükselmesiyle birlikte, yapılar su altında kalacağı için, daha detaylı bir inceleme yapılabilmesi adına çalışmaların bir an önce başlatılması gerektiği vurgulandı.