Nihat AK/EGETELGRAF-Sahte 50 ve 100 dolarlık banknotların dolaşıma girmesi, hem bankacılık sektörünü hem de döviz bürolarını ciddi şekilde etkiliyor. Yazılımları güncellenmemiş ATM'ler ve para sayma makinelerinin bile sahte banknotları tespit edememesi, ticareti bloke eden bir durumu ortaya çıkarırken, finans dünyasında güven kaybına yol açıyor. Bu krizin çözümü için acil tedbirlerin alınması gerektiği vurgulanıyor.
SEKTEYE UĞRADI
Sahte dolar spekülasyonlarının piyasaları kısa vadede tedirgin ettiğine bununda alım-satım işlemlerini sekteye uğrattığına vurgu yapan Ekonomist Dr. Osman Sirkeci, “Son günlerde sahte 50 ve 100 dolarlık banknotlar piyasada ciddi bir sorun yaratmış durumda. Özellikle yazılımları güncellenmemiş olan ATM'ler ve para sayma makineleri bu sahte banknotları ayırt edemiyor. Bu yüzden, Türkiye genelinde birçok noktada 50 ve 100 dolarlık banknotların alımı durduruldu. Bankalar, eski 100 dolarlık banknotları güncellemedikleri için de kabul etmiyor. Bu durum sadece bankaları değil, döviz bürolarını da etkiliyor. Döviz bürolarındaki sıkıntının bir diğer sebebi ise tamamen farklı: Vatandaşlardan alınan dolarlar bankalara yatırılmak istendiğinde, bankalar bu banknotları kabul etmiyor. Bu da döviz bürolarında alım-satım işlemlerini sekteye uğratıyor. Büro sahipleri, şu anda dolar almayı durdursalar da bu kesin çözüm değil. Bazıları para sayma makinelerinden daha iyi kendilerinin kontrol ettiği gerekçesiyle fiziki kontrolleri kendileri yapıyor” dedi.
‘SPEKÜLATÖRLERE FIRSAT’
ABD'deki yönetim değişikliği gibi faktörlerle birlikte dolar konusundaki spekülasyonların daha da artmış olduğuna dikkati çeken Dr. Sirkeci, “Amerika Birleşik Devletleri'nin merkez bankası olarak bilinen Federal Rezerv Sistemi (Federal Reserve System –FED), ülkenin para politikasını yönetir ve bu bağlamda, ABD mali sisteminde, istikrarın sağlanmasında ve sürdürülebilmesinde çok önemli bir işlev görür. Doların kontrolsüz basımı ve dünyanın farklı bölgelerinde sahtelerinin dolaşımı aslında yeni bir durum değil. Uzun zamandır, ABD dışında da dolar basıldığı ve bu dolarların tedavülde olduğu bilinen bir gerçek. Ancak bu kez durum daha belirgin hale gelmiş gibi görünüyor. Bu da dolara yönelik zaten var olan güven sorununu bir kez daha gündeme taşıyor. Şunu söyleyebilirim: Doların güvensiz bir para birimi olduğu zaten yıllardır konuşulan bir konu. Fakat günümüzde, ABD'deki yönetim değişikliği gibi faktörlerle birlikte bu spekülasyonlar daha da artmış durumda. Elbette Amerikan merkezi yönetimi ve Federal Rezerv, bu güven kaybını ve spekülasyonları en kısa sürede gidermek için harekete geçecektir. FED’in şu anda piyasada doları yeniden düzenlemek, denetlemek ve kontrolü sağlamak için adımlar attığı ve atacağı düşünülebilir. Bu girişimlerin, hem sahte dolar krizini çözmek hem de uluslararası piyasalardaki dolar güvenini yeniden tesis etmek için önemli olduğunu söyleyebiliriz. Ancak bu süreçte dikkatli olmak ve krizin etkilerini hafifletmek için çeşitli tedbirlerin alınması gerekiyor. Diğer taraftan, bu tür krizler spekülatörler için büyük bir fırsat yaratır. Doların regüle edilmesi, sahte dolarların piyasadan çekilmesi gibi süreçler devam ederken, spekülatörler piyasadaki dalgalanmalardan faydalanmaya çalışacaktır” ifadelerini kullandı.
‘YENİLİK FIRSATI’
Böylesi problemlerin tekrar etmemesi için kalıcı çözümler üretmek gerektiğini belirten finansal piyasalar uzmanı Irmak Nural, “Son dönemde yaşanan sahte dolar krizi, özellikle 50 ve 100 dolarlık banknotların piyasada kullanımını ciddi şekilde sekteye uğrattı. Bu durumun uzun sürmesi halinde ticaretin bloke olabileceğini ve piyasalarda daha büyük sorunlara yol açabileceğini düşünüyorum. Buradan çıkarmamız gereken önemli dersler var. Öncelikle, piyasadaki para sayma makinelerinin ve ATM’lerin yazılımlarının sürekli güncellenmesi gerekiyor. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki sistemle uyumlu bir şekilde çalışması, bu tür krizlerin önüne geçmek için oldukça önemli. Aksi takdirde, bu tarz sorunlar tekrar tekrar karşımıza çıkabilir. Ayrıca, bu olay bize nakit paranın dezavantajlarını bir kez daha gösterdi. Kredi kartları ve banka kartlarının kullanımının artmasıyla birlikte, piyasalardaki nakit döngüsünden adım adım uzaklaşabileceğimizi düşünüyorum. Hatta bu gelişmeler, dijital ve kripto paraların daha fazla gündeme gelmesine ve finansal sistemlerde daha geniş yer bulmasına yol açabilir. Tabii ki, tüm bu süreçte sorunlara yeni yaklaşımlarla çözüm aramak şart. Daha güvenli, daha hızlı ve daha uyumlu bir finansal sistem için teknolojiyi daha etkin kullanmamız gerekiyor. Krizler, bazen yenilikler için bir fırsat olabilir. Bu da bize, finans dünyasında neleri daha iyi yapabileceğimizi gösteren bir dönüm noktası olabilir” ifadelerini kullandı.
‘45 DERECELİK AÇI’
Dolar banknotlarına 45 derecelik açıyla bakıldığında meydana gelen renk değişimine dikkati çeken Tüm Yetkili Müesseseler ve Döviz Bürolar Derneği (TÜYEMDER) Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Ünver sahte ve gerçek dolar arasındaki küçük farkların sadece uzman isimlerce detaylı inceleme sonrası anlaşılabileceğini belirtirken, “Gerçek doların rengi daha canlıyken sahte dolar daha soluk olabiliyor. Dolar banknotlarında paraya 45 derece eğimle bakıldığında 100, 50, 20 ve 10 sayılarının renginin bakırdan yeşile dönüşmesi gerekiyor. Doların iki yüzünde de ‘intaglio’ adı verilen bir baskı tekniği kullanılıyor. Baskı nedeniyle elle kontrol yapıldığında paranın üzerindeki kabartmalar hissediliyor. Banknotun üretimi sırasında dokusuna işlenen ve yalnızca ışığa tutulduğunda gözlemlenebilen filigran bulunuyor. Bunlar çizgiler, resimler ve sembollerden oluşuyor. Banknotun üzerinde kimin resmi bulunuyorsa bunun bir kopyası da filigran olarak sağ ön yüzde yer alıyor. Sadece kağıdını inceleyerek bile sahte doları anlamak mümkün olabiliyor. Kağıt kalitesi, şekil ve renklerdeki dağınıklıklar sahte doları anlamak için kritik ayrıntılar arasında yer alıyor” dedi.