İsrail, 1967’den bu yana işgal altında tuttuğu Filistinlilere ait topraklarda Yahudi yerleşim birimleri inşa etmeye devam ediyor. İsrail'de bu süre zarfında iktidara gelen hükümetler yerleşim yerlerini, Filistin topraklarını Yahudileştirme aracı olarak kullanma politikasını aralıksız sürdürdü.
İşgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te inşa edilen toplam 262 Yahudi yerleşim biriminin varlığı, burada egemen bir Filistin devletinin de kurulmasını imkansız hale getiriyor.
Uluslararası hukukta yasa dışı kabul edilen Yahudi yerleşim birimlerini genişletme çalışmalarının bir gün dahi durmadığına dikkati çeken Filistinliler, bu durumun 1967 sınırlarında bir Filistin devletinin kurulmasının önündeki en büyük tehditlerden biri olduğunu ve Batı Şeria'yı parçalanmaya ittiğini söylüyor.
Ayrıca buralarda yaşayan silahlı Yahudi yerleşimciler sık sık Filistinlilere saldırılar düzenliyor, onları evlerini terk etmeye zorluyor.
İsrailli ve uluslararası birçok insan hakları örgütü, İsrail güçlerini, bu saldırıları gerçekleştiren yerleşimcileri korumakla suçluyor.
Anne, baba ve bebeğini yakarak öldürdüler
Devabişe ailesinin başına gelenler, bu saldırıların en trajik örneklerinden birini oluşturuyor.
Filistinli ailenin Batı Şeria'nın Nablus kenti yakınlarındaki Duma beldesinde yer alan evi 31 Temmuz 2015 sabahı Yahudi yerleşimciler tarafından ateşe verildi. Kundaklama sonucu ailenin 18 aylık bebeği Ali yanarak hayatını kaybetti; anne, baba ve 4 yaşındaki diğer çocukları Ahmed ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldı.
Ancak 31 yaşındaki baba Saad Devabişe ile 28 yaşındaki anne Riham Devabişe de tedavi gördükleri hastanede kurtarılamayarak yaşamını yitirdi. Devabişe ailesinin hayatta kalan tek ferdi Ahmed'in ise vücudunun yüzde 60'ı yandı.
Saldırı Filistinliler arasında ve uluslararası toplumda büyük infiale yol açtı. Filistinlilere yönelik Yahudi yerleşimci şiddeti ise bitmedi.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun 2022 sonunda işbaşına gelen koalisyon hükümetinde, Filistinlilere yönelik ırkçı, ayrımcı eylem ve söylemleriyle tanınan Yahudi yerleşimcilerin destekçisi aşırı sağcı Bezalel Smotrich ve Itamar Ben-Gvir gibi isimlerin kritik görevlere getirilmesiyle bu saldırılar daha da arttı.
Günlük saldırı sayısı 7'ye çıktı
Birleşmiş Milletler (BM), işgal altındaki Batı Şeria'da son haftalarda Filistinlilere yönelik saldırılarda yüzde 100'e yakın artışa dikkati çekerek uyarıda bulundu.
BM İnsani Yardım Koordinasyon Ofisinden (OCHA) yapılan yazılı açıklamada, Batı Şeria'da 7 Ekim'den bu yana 820 Filistinlinin yerinden edildiği, İsrailli yerleşimcilerin saldırılarının günde ortalama 3'ten 7'ye çıktığı bildirildi.
İşgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te yer alan Yahudi yerleşim birimlerine dair bilgileri açık kaynaklardan derledi.
Buna göre Filistin topraklarındaki Yahudi yerleşim birimlerinin tarihçesi şöyle:
İsrail, 1967’de Batı Şeria ve Doğu Kudüs’ü işgal etmesinin ardından bölgede Yahudi yerleşim yerleri inşa etmeye başladı.
Sol eğilimli İşçi Partisi yönetimindeki İsrail hükümeti, 1967-1977 arasındaki 10 yıllık süreçte Doğu Kudüs ve çevresi ile Batı Şeria’nın doğusundaki Ölü Deniz (Lut Gölü) etrafında yoğun bir Yahudi yerleşim birimi inşa programı için düğmeye bastı.
İşçi Partisinden yönetimi devralarak hükümeti kuran aşırı sağcı Likud Partisi de 1977-1987 yıllarındaki süreçte, Yahudi yerleşim yeri inşası programını aralıksız sürdürdü ve Batı Şeria çevresinde yaşayan Yahudilerin sayısını 1 milyona ulaştırmayı hedefledi.
1990'da dönemin İsrail hükümeti, 1967 sınırlarını kabul etmediğini duyurarak, Batı Şeria’da Yahudi yerleşim alanları inşa etme planına hız verdi. Bu süreçte İsrail hükümeti, bölgedeki yasa dışı Yahudi yerleşim birimlerinin birbirleriyle ve diğer İsrail kentleriyle ulaşımını sağlamak üzere Batı Şeria’nın iç bölgelerinden geçen "güvenli" yollar inşa etti.
Eski İsrail Başbakanı Ariel Şaron’un 1996’da "Batı Şeria’nın her tarafında yerleşim birimi inşa etme" çağrısıyla, Yahudi yerleşim yerleri doğrudan Batı Şeria’nın iç bölgelerinde de inşa edilmeye başlandı.
Toplam 262 Yahudi yerleşim birimi bulunuyor
Batı Şeria’nın güneyindeki Kefar Atsiyon Yahudi yerleşim birimi, İsrail’in 1967’de Batı Şeria ve Doğu Kudüs’ü işgal etmesinin hemen ardından kurduğu ilk Yahudi yerleşim birimi kabul ediliyor.
İsrail tarafından kapatılan Harita Derneğinin eski müdürü ve Yahudi yerleşim birimleri uzmanı Halil Tüfekçi’nin aktardığına göre Batı Şeria’da 252, Doğu Kudüs’te 10 Yahudi yerleşim birimi bulunuyor.
Yahudi yerleşim birimi karşıtlığıyla bilinen İsrailli sivil toplum kuruluşu "Barış Şimdi" hareketine göre, Yahudi yerleşim birimleri Batı Şeria’nın yüz ölçümünün yüzde 13’ünden biraz fazlasına tekabül ediyor.
Batı Şeria'nın her yerine yayılan bu yerleşim birimleri Filistinlilerin seyahat özgürlüğünü de kısıtlıyor.
690 bin Yahudi yerleşimci yaşıyor
İsrail’in Batı Şeria ve Doğu Kudüs’ü işgal ettiği 1967'de bölgede tek bir Yahudi yerleşimci bile bulunmazken, bu konuda uzman Filistinli Halil Tüfekçi’ye göre bugün 230 bini Doğu Kudüs’te olmak üzere bölgede 690 bin Yahudi yerleşimci yaşıyor.
Filistin’in bağımsızlık vesikasının ilan edildiği 1988'de Batı Şeria’daki Yahudi yerleşimci sayısı 66 bin 500 iken, İsrail ile Filistin arasındaki Oslo Barış Antlaşması'nın imzalandığı 1993’te bu sayı, 116 bin 300’e ulaştı.
Tarafların, İsrail-Filistin sorununa çözüm amacıyla ABD’nin Camp David kasabasında bir araya geldiği 2000’de ise Batı Şeria’daki Yahudi yerleşimci sayısı 184 bini bulmuştu.
İsrail-Filistin sorununun çözümü için yürütülen çabaların 2014’te durmasıyla beraber Batı Şeria’daki Yahudi yerleşim birimlerinde yaşayanların sayısı 371 bin olarak kaydedildi.
ABD'de Donald Trump'ın iktidara gelmesinin ardından İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu da Yahudi yerleşim yerleri inşasına hız verdi.
Gazze’deki Yahudi yerleşim birimleri
İsrail devleti Gazze'de 1968’de birçok stratejik noktada Yahudi yerleşim birimi inşa etmeye başladı.
Gazze Şeridi’nde 23 bin metrekarelik alan üzerinde 19 Yahudi yerleşim birimi inşa eden İsrail, bu yerleri "güvenli alan" adı altında ilhak etti.
Gazze’de yükselen silahlı direnişle beraber 2003'te dönemin İsrail Başbakanı Şaron, ilk kez bölgedeki Yahudi yerleşim alanlarının boşaltılmasını öngören "Ayrım Planı"nı gündeme getirdi.
Bölgede büyük bir silahlı direnişle karşı karşıya kalan İsrail, 15 Haziran 2005’te Gazze Şeridi’ndeki yasa dışı Yahudi yerleşim birimlerini boşalttıktan sonra yıkarak Gazze'den çekilmek zorunda kaldı.
Tarafların "yerleşim birimlerine" bakışı
Filistinlilere göre, Batı Şeria ve Doğu Kudüs’teki Yahudi yerleşim birimleri, sıradan yerleşim alanlarından daha çok yolları, üniversiteleri, okulları ve sağlık kuruluşlarının olduğu komple bir "sömürge sistemi" haline geldi.
Uluslararası camiaya göre de İsrail’in Filistin toprakları üzerinde inşa ettiği Yahudi yerleşim yerleri "yasa dışı" olup, taraflar arasında barışı tesis edecek iki devletli çözüme giden yoldaki en büyük engellerden biri.
Yahudi yerleşim birimlerinin inşa edilmemesi çağrılarını duymazdan gelen İsrail, bu yönde atılacak adımları "Yahudilerin Batı Şeria’dan tamamen çıkarılması" olarak değerlendiriyor.
Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Filistin topraklarında inşa edilen Yahudi yerleşim birimlerinin, iki devletli çözüme giden yoldaki "en büyük engel" olduğunu belirterek, söz konusu yerleşim alanlarının bölgede adil ve kalıcı bir barışa ulaşma ihtimalini zayıflattığını vurguluyor.
İşgal altındaki Doğu Kudüs ve Batı Şeria'da inşa edilen Yahudi yerleşim birimlerinde Yahudi olmayanların yaşaması da yasak.
İsrail ile Filistin arasındaki barış görüşmeleri, İsrail'in "1967 sınırlarını, zorunlu göçe maruz bırakılan Filistinlilerin geri dönüş hakkını ve yeni Yahudi yerleşim birimlerinin inşasına son vermeyi kabul etmemesi" nedeniyle Nisan 2014'te durmuştu.
İsrail'in Gazze'ye son saldırılarının ardından Batı Şeria'daki silahlı Yahudilerin Filistinlilere yönelik şiddet eylemlerinin de artması uluslararası toplumun tepkisini çekmeye devam ediyor.