Nihat AK/EGE TELGRAF- Uzun kariyeri boyunca yaptığı katkılar ve gerçekleştirdiği projelerle, Türkiye'nin denizcilik alanındaki gelişimine önemli destekler sağlayan Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi’nin önceki dönem efsane Başkanı Geza Dologh çok özel değerlendirmelerini Ege Telgraf’a yaptı. Bildiği dört dille kentin uluslararası yüzü olan Dologh, İzmir’i çok daha ilerilerde görmek istediğini söyledi. 

‘İSTEMEZÜKÇÜ ÇOK’

Kentin denizcilik potansiyelinin harekete geçirilmesi gerektiğine dikkati çeken duayen denizci Geza Dologh, “İzmir deniz şehri ama istediğimiz, arzu ettiğimiz düzeyde bir denizci kent değil. ‘Denizci kent’ terimi, denizcilik faaliyetlerinin ekonomik, kültürel ve sosyal hayatın merkezinde olduğu şehirleri tanımlamak için kullanılır. Bu tür kentler, coğrafi konumları, tarihi ve ekonomik gelişimleri nedeniyle denizcilikle iç içe geçmişlerdir. 17. ve 18. yüzyıllarda İzmir'e birçok Avrupalı tüccar yerleşti. Fransız, İngiliz, Hollandalı ve İtalyan tüccarlar, kentteki ticaret hacmini artırdı. İzmir'in bu kimliği denizcilik alanına zamanında yapacağı yatırımlarla güncel tutmalıydı. Biz kentimizdeki ve ülkemizdeki denizciliği artırmak için elimizden gelen çalışmayı yaptık. Hani ‘Gecikmiş adalet adalet değildir. Demir tavında dövülür’ diye atasözlerimiz vardır. İzmir'in denizcilik alanındaki gelişimi için zamanında vakit kaybetmeksizin ivedilikle yapılması gereken yatırımlar vardı. İzmir Alsancak Limanı'nın günün gelişen şartlarına uygun hizmeti vermesi için projeler geliştirildi. Nasıl Söke Ovası’nda iyi pamuk yetişiyorsa İzmir’de de istemezükçüler iyi yetişiyor. İstemezükçülerle uzun mahkeme süreçleriyle yıllar geçti. Ciddi yatırım hedefi olan girişimciler teminatını yakarak projesinden çekildi. Köprünün altından çok sular aktı. Limanın alternatifleri oluştu. Alsancak Limanı’nın gelişim projesi için maalesef tren kaçtı” dedi. 
Alsancak Limanı’nın kruvaziyer limanı olarak değerlendirilebilme potansiyelinin olduğunu vurgulayan duayen denizci Dologh, “Barcelona Limanı, ekonomik büyüme, istihdam yaratma, ticaret hacminin artırılması ve turizmin canlandırılması gibi birçok alanda kente ve ülke ekonomisine büyük katkılar sağlıyor. Ayrıca, kentteki altyapı gelişimi, kültürel çeşitlilik ve çevresel sürdürülebilirlik açısından da önemli rol oynuyor. İzmir Alsancak Limanı’nı gelecekte kruvaziyer turizmine hizmet eden başlangıç ya da bitiş noktası olarak planlamak gerekir. İki durumda da gemiye binecek ya da inecek olan turistler kentimizde konaklar, şehrimize ekonomik katkı koyar. Gemide tüketilecek ürünlerin temini, bir sonraki sefere hazırlık, bakım ve onarım ciddi istihdam sağlar. Ama böylesi bir kruvaziyer limanının başarılı bir şekilde işleyebilmesi için çeşitli altyapı, hizmetler ve düzenlemeler gereklidir” ifadelerini kullandı.

‘YILLARDIR BEKLENİYOR’

İzmir’e denizcilik anlamında yatırımlar yapılması gerektiğini belirten Dologh, “Tekne park sahası, vinç rıhtımı, çekek yeri, onarım atölyeleriyle birlikte marina ve yat limanları yapılmalı. Yaklaşık 10 yıldır ‘Şifne Yat Limanı Projesi’ni duyuyoruz ama ilerleme göremiyoruz. İzmir’de bir sivil tersanenin olması gerekir. İzmir Alsancak ile Kuşadası limanları hep kruvaziyer hareketliliği noktasında karşılaştırılıyor. Kruvaziyer turizmiyle seyahat eden turistler Efes’e, Meryem Ana’ya gitmek istiyor. Kuşadası Limanı’ndan oraya gidişleri ve dönüşleri bir saat. İzmir’den 3 küsur saat. Rotaya karar verenlerin mantığı ‘Kuşadası’ diyor. Destinasyon, turizm sektörünün en önemli bileşimlerinden biri. Kruvaziyer turizminde seyahat edenlerin İzmir Alsancak Limanı’nı tercih edebilecekleri bir cazibe, bir çekim merkezinin olması gerekir. Bazılarına göre bu cazibe var ama yeteri kadar tanıtılamıyor, bazılarına göre ise parkurlaştırılamıyor” diye konuştu. 

‘DENİZCİ MİLLET DEĞİLİZ’

Denizin dilini bilmeden denizci bir millet olunamadığını vurgulayan Dologh, “Denizcilikte başarılı olabilmek için denizi anlamak denizin dilini bilmek gerekir. Biz denizci değil karacı bir milletiz. Üç tarafımız deniz ama insanlarımızın büyük çoğunluğunun denizcilikle uzaktan yakından ilgisi yok. Deniz deyince insanlarımızın yarısı alkollü sofra, yüzde 30'u plaj diyor. Sadece 3-5'i deniz deyince ticareti ve taşımacılığı düşünüyor. Bunu kırmamız gerekiyor. Tarih boyunca etkilerini denizcilik gücü sayesinde geniş coğrafi bölgelere yaymış milletler var. Denizciliğin gereklerini yerine getirerek çok ilerilere gitmiş devletler var. Bu ülkeler, coğrafi konumları, güçlü liman altyapıları, ileri teknolojileri ve denizcilik politikaları ile denizcilik alanından büyük ölçüde faydalanmaktadır. Her biri, denizcilik sektöründeki farklı alanlarda ticaret, balıkçılık, turizm ve gemi inşasında uzmanlaşmış olup, küresel denizcilik ekonomisinde önemli bir yere sahip. Binali Yıldırım, Türkiye'nin denizcilik sektörünün gelişiminde önemli katkılarda bulunmuş bir isim. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı olarak görev yaptığı dönemlerde çeşitli projeler ve reformlarla denizcilik sektörüne önemli katkılar sağladı. Yıldırım ile ivmelenen sektörün daha gidecek çok yolu var” şeklinde konuştu.

Kaynak: EGE TELGRAF