Didar DEMİRCİ/EGE TELGRAF- Gıda enflasyonunun yüksek olması nedeniyle Türkiye’de insanlar yeterli ve dengeli beslenemiyor. Bu durum ise obeziteye davetiye çıkarıyor. Söz konusu durum ise Sağlık Bakanlığı verilerine de yansıdı. Sağlık Bakanlığı verilerine göre, ülkemizde kadınların yüzde 20,9’u erkeklerin ise yüzde 13,7’si obezite hastası. Bu oran Türkiye genelinde ise yüzde 17. Konuya ilişkin sorularımızı yanıtlayan uzmanlar, gıda enflasyonunun yanı sıra fast-food zincirlerinin ve popüler yemek platformlarının ödül sistemi ile insanları daha fazla tüketmeye teşvik etmesinin de bir etken olduğunun altını çizdi.
‘KAPİTALİST BESLENME’
Obezitenin asıl sebeplerinden birinin tek tip beslenme olduğunu belirten Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Ömer Ulaş Kırım, yemek üzerinden ödüllü kampanyaların da sağlıksız beslenmeye neden olduğunu vurguladı. İnsanların, daha ucuz olduğu için karbonhidrat ağırlıklı beslendiğini dile getiren Kırım, yemek kültürünün kapitalist sistem kıskacında şekillendiğini ifade etti. Kırım, “Ticaret Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı ortak çalışarak, hızlı ve sınırsız yemek kampanyalarına yönelik önlem alması gerekiyor. Mesela çok kullanılan yemek platformlarının maillerimize attığı kampanyalar var. Onlar da en çok fast-food zincirleriyle anlaşma yapıyorlar. Bu da aslında obeziteye davet çıkarıyor. Bu markalar daha fazla tüketim için çalışıyorlar” sözlerini kaydetti. Kırım, obeziteye karşı, sağlıklı nesiller için özellikle okul çağındaki çocukların karbonhidrat ve şeker ağırlıklı beslenmesinin önünün kesilmesi gerektiğini dile getirdi.
‘MADDİ-MANEVİ ZOR’
Çok hızlı bir tüketim döneminde olduğumuzun altını çizen Diyetisyen Derya Doğan, insanların zamandan kazanmak ve ucuza yemek için fast-food ve kabonhidrat ağırlıklı beslendiğini aktardı. Doğan, “Özellikle çalışan kesimde bu şekilde bir yeme alışkanlığı görüyoruz. Fast-food bu yüzden de çok yaygın. Çalışan kesime büyük kolaylık sağlıyor. Aynı zamanda fiyat performans konusunda da cazip geliyor. İnsanlar artık temiz gıdaya ulaşma konusunda maddi manevi büyük emek sarf ediyor. Sağlıklı gıdayı alabilmek, onu evde doğru bir şekilde depolamak ve ardından onu yemeğe dönüştürebilmek; bunlar zaman ve maddiyat gerektiriyor” dedi. Dev şirketlerin de kampanyalarının sadece zamandan kazanma ve doyma garantisi üzerine olduğunu belirten Doğan, karbonhidrat bağımlılığının kötü kullanıldığını ifade etti. Gelecekte daha sağlıksız insanlar göreceğimizi söyleyen Doğan, “Kalitesiz bir yaşam görüyoruz. İnsanlar yürüyüş yapamıyor. Vücut ağırlaştıkça insanlar yavaşlıyor. Bu da daha sağlıksız bir toplum oluşmasına neden oluyor. İşlerimizdeki kaliteyi de etkiler” şeklinde konuştu.
HER 3 KİŞİDEN 1’İ OBEZ
Obezitenin hem dünyada hem de Türkiye’de önemli bir sağlık sorunu olduğunu dile getiren Diyetisyen Ceren Batmaz Sarı ise Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması 2017 raporunda yer alan verileri paylaştı. Buna göre ülkemizde 15 yaş üstü her 3 kişiden birinin obezite hastası olduğunu söyleye Sarı, “Ülkemizde obezitenin bu kadar yaygın olmasının nedenleri çok çeşitli olup aşırı ve yanlış beslenme ve fiziksel aktivite yetersizliği en önemli nedenler arasındadır” dedi.
BESLENME DEĞİL, DOYMAK İÇİN
Halkın alım gücünün düşmesinin bir sonucu olarak bugün yanlış beslenme ve beraberinde obezite gibi hastalıklarla karşı karşıya kalındığını söyleyen Gıda Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Uğur Toprak, “Beslenmek için değil karnımızı doyurmak için karbonhidrat ağırlıklı yiyoruz. Bunun sonucunda da özellikle obezitede ciddi anlamda artış olmaya başladı. Bundan en çok etkilenen kesim de maalesef çocuklar. Buradan da çocuklarda obezite, diyabet gibi sorunlar oluyor. Bu da zeka düzeylerinde gerileme olmasına neden oluyor. Bu nedenle bir öğün sağlıklı yeterli yemeğin ücretsiz verilmesi gerektiğini savunuyoruz. Yeterli ve dengeli beslenmek insanlık hakkıdır” dedi.