Yağmur DAŞTAN/EGE TELGRAF- Türkiye, kış mevsimine girdi ancak yağışlardan bir türlü yüzümüz gülmedi. İzmir’in barajları beklenilen seviyenin altında kalırken Türkiye Bilim Akademisi (TÜBA) Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu üyesi ve iklim bilimci Prof. Dr. Doğan Yaşar, kentin su haritasını yorumladı, dikkatleri çekecek uyarılarda bulundu. İzmir’in uzun zamandır beklenenden az yağış aldığını söyleyen Prof. Dr. Yaşar, suyun yanlış kullanıldığını ileri sürdü, “Böyle giderse İzmir’de su fiyatları ileride altınla yarışacak” uyarısı yaptı.
"SEVİYE YÜZDE 10'LARDA"
Türkiye genelindeki yağış ortalamasının yüzde 12 ila 13 seviyesinde arttığını ancak Ege Bölgesi’nin beklendiği kadar yağış almadığının altını çizerek açıklamalarına başlayan Prof. Dr. Yaşar, “Batı Anadolu’da bir türlü beklenen atmosferik şartlar oluşmadı. Geçen sene aralık ayının 15’inde yağış oranı yüzde 27.5’tu. Normalde bu rakamın yüzde 20 seviyesinde artması gerekirken en fazla yüzde 5’e kadar çıktı. Bu da yeterli gelmedi. Şu anda baktığımızda yağış seviyeleri sadece yüzde 10’da. Bu sene yağış oranı yüzde 20’lerin üzerine çıkmazsa barajlar boş kalacaktır. Bu da işimiz çok zor demek” ifadelerini kullandı.
"YAĞDI AMA İŞE YARAMADI"
Bunların tamamen meteorolojik şartlarla alakalı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Yaşar, “Geçen yıl her yeri seller aldı, bütün Anadolu’da da güzel yağışlar oldu. Bir tek Batı Anadolu’nun yüzü gülmedi. İzmir, Denizli, Aydın, Çanakkale ve İstanbul beklenenden az yağış aldı. Bugün baktığımızda Bursa’da da barajlarda büyük sıkıntı var. Haziran ayında İstanbul’daki barajların doluluk oranı yüzde 80’di şu anda ise yüzde 28. Geçtiğimiz hafta cuma günü İzmir’de Tahtalı Barajı’nın doluluk oranı yüzde 11.46’ydı. Güya geçtiğimiz hafta yağmur yağdı ama şu anda yüzde 10.96 seviyesinde. Yağmur zaten sadece bir gün yağdı, o da bir işe yaramadı” ifadelerini kullandı.
"MEKTUPLA ANLATTIM DA"
Meteoroloji raporlarında İzmir’in hava durumunun gün aşırı yağışlı göründüğünü ancak bir türlü kente yağmurların düşmediğini söyleyen Prof. Dr. Yaşar, şunları söyledi:
“Her gün yağmur gösteriyor ama bir türlü o meteorolojik şartlar oluşmadığı için yağmıyor. Geçtiğimiz hafta sonbaharın son haftasıydı, şimdi kış mevsimine giriş yaptık. Mevsim geçişlerinde hava tahmini çok zordur. O kadar ‘Yağmur yağacak’ dediler ama olmadı. Böyle giderse ortaya çıkacak tablo pek de iç açıcı görünmüyor. Biz zaten İzmir’de Türkiye’nin en pahalı suyunu kullanıyoruz. 2020 yılında şehrin yöneticilerine yazdığım bir mektup ile aslında bugünleri anlattım. O zaman ‘Kuraklık geliyor. Bu kuraklık hem Körfez’i derinden etkileyecek hem de suyumuzda büyük sorunlar çıkaracaktır. O nedenle kenti yönetenlerin B ve hatta C planları olmalı’ uyarısı yaptım fakat bu duruma kulak asan olmadı. Geldiğimiz durumda gerçekten bu kuraklığı sonuna kadar yaşıyoruz.”
"ÇOK ÖNCEDEN TÜKETTİK"
Şu anda İzmir’de Balçova Barajı’ndaki su seviyesi geçtiğimiz yıl aralık ayında 22,13 iken bu yıl yüzde 12.99, Gördes’te yüzde 4,53 iken 0.99, Tahtalı’da 27,25 iken bu yıl yüzde 10.96, Ürkmez’de 13,37 iken 7.02, Güzelhisar’da 66,44 iken 64.20 ve Alaçatı Kutlu Aktaş Barajı’nda ise geçen yıl 24,5 iken şimdi yüzde 8.63 seviyesinde.
Buna göre; kentin önemli barajlarından Gördes’te de su kalmadığını söyleyen Prof. Dr. Yaşar, “Şu anda tek kaynağımız yeraltı suları. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bugüne kadar yaptığı en büyük yanlış ne yazık ki yeraltı suyunu fazla kullanmak. 2020’de barajlar yüzde 80 seviyesinde doluyken buna rağmen suyun yüzde 55 ila 60’lık kısmını yeraltından çektiler. Barajlar kurur, barajlar kurumayacak diye bir şey yok ama bu durumda yeraltı suyu gibi bir alternatifin olmalı. ‘Sakla samanı gelir zamanı’ demişler, biz bunu çok önceden tükettik. Şu anda suyumuzun yaklaşık yüzde 30’unu Manisa’dan alıyoruz. Manisa’da obruklar başladı, Gölmarmara kurudu. Sürekli yanlışlar yapılıyor. Bilim insanları sürekli 2020 ve sonrası için uyarılarda bulunmuştu ancak kimse dinlemedi. Geliyor… İklimlerde herhangi bir keyfilik yoktur; iklimler tamamen doğa olaylarıdır. İklimler kalleş değildir, kimseyi de arkadan vurmaz. Ancak biz bilimi kullanmadığımız için böyle zorluklarla karşı karşıya kalıyoruz” dedi.
"AĞIR METAL SORUNU"
İzmir’in çok önemli bir kent olduğu vurgusunu da yapan Prof. Dr. Yaşar, “İzmir tarımda Türkiye’nin meyve ve sebzesinin büyük bir bölümünü üreten kenttir. Su kalmayınca bu noktada da büyük sıkıntılar çıkacaktır. Biz 2 ila 3 günde bir banyo yaparız sorun değil fakat onca insan ne yiyecek? Tarımda zamanında su vermezseniz tarlanız da ekininiz de kuruyup gider. Zaten fiyatlar da aldı başını gitti… Böyle giderse İzmir’in suyu da altın fiyatlarıyla yarışacak. Bu kentte neden suya bu kadar çok para veriyoruz? Çünkü sürekli olarak suyu yeraltından çekiyoruz. Yeraltından su çekmek demek enerji demek. Her geçen gün suyu daha derinlerden çektiğimiz için daha pahalıya patlayacak. Derinlerden çektiğimiz için bunun yanında bir de ağır metal sorunu çıkacak. Ağır metalleri de temizlememiz gerekecek. Kısacası kambur kambur üzerine olacak… Suya her geçen gün zam geliyor ama böyle giderse gerçekten ama gerçekten suyu çok pahalıya kullanacağız. Kimse ‘Aman susuz kalırız’ diye üzülmesin, su verilir ama o suyun bedeli dediğim gibi ileride altınla yarışacak” diye konuştu.
EĞER UMUTLAR DUAYA KALIRSA...
İzmir’deki kuraklık akıllara yağmur duasını getirdi. Zaman zaman Türkiye’de yapılan yağmur duası, özellikle kuraklık dönemlerinde toplumların Allah’a yağmur yağması için yakarışta bulunduğu, İslam kültüründe önemli bir ibadet biçimi. Bu dua, bereketin artması, mahsullerin zarar görmemesi ve canlı yaşamının sürdürülebilmesi için bir umut olarak yapılır. Bu uygulama, "Salatü'l-istiska" olarak da bilinir ve genellikle cemaatle birlikte açık alanlarda gerçekleştirilir. Yağmur duası, sadece dini bir ritüel değil, aynı zamanda dayanışma ve umut simgesidir. Bir araya gelen insanlar, doğaya ve Allah’ın rahmetine olan ihtiyaçlarını ifade eder. Türkiye’nin pek çok yerinde, özellikle kırsal kesimlerde bu gelenek hâlâ aktif olarak uygulanmaktadır.