Her yıl dünya genelinde milyonlarca bilimsel makale yayınlanıyor. Bilim, teknoloji, mühendislik, matematik ve tıp alanındaki bu makaleler, sıradan keşiflerden derin analizlere kadar uzanan bir yelpazeyi kapsıyor. 1900'den bu yana yayımlanan bilimsel makalelerin sayısı her 10 ila 15 yılda iki katına çıkarken, 1980'den bu yana yıllık artış oranı yüzde 8 ila 9 arasında değişti. Bu hızlanma, evrenin derinliklerinden Dünya'daki yaşamın karmaşıklıklarına kadar birçok konuda araştırmaların sürekli büyüyen kapsamını gözler önüne seriyor.

BİR DÖNÜM NOKTASI: PRICE'IN ÖNGÖRÜLERİ

Bilimsel yayınlarla ilgili veri enformatik biliminin kurucusu Derek de Solla Price, 1963'te yayınladığı etkili kitabında bilimsel büyümenin sınırlarını öngörmüştü. Price, dünyanın araştırma kaynaklarının tükeneceği ve bunun yeni keşiflerde bir düşüşe yol açacağını öne sürdü. Ancak, bilim insanları bu öngörüyü reddetti ve bugün "küresel mega bilim" deneyimi yaşanıyor.

Yapay zeka bilişsel testi geçemedi, zihinsel sınıfta kaldı! Yapay zeka bilişsel testi geçemedi, zihinsel sınıfta kaldı!

EĞİTİM DEVRİMİ: BİLİMİN GİZLİ MOTORU

Dünyanın bilimsel kapasitesi, yüksek öğrenim gören genç yetişkinlerin eğitim beklentileri üzerine inşa edilmiştir. Son 125 yılda yüksek öğrenime olan talep ve erişim, küresel bir eğitim devrimi yaratmıştır. Bugün 19-23 yaş aralığındaki gençlerin beşte ikisi yüksek öğrenime kayıtlıdır. Bu devrim, bilimsel araştırma kapasitesini artıran önemli bir etken olmuştur.

ÜNİVERSİTELERİN ROLÜ

Dünya genelinde 38.000'den fazla üniversite ve yüksek öğrenim kurumu, bilimsel keşiflerde kritik bir rol oynamaktadır. Üniversitelerdeki öğretim görevlileri, araştırma projeleri ile eğitimlerini dengelemekte, her yıl milyonlarca makalede keşiflerin yüzde 80 ila 90’ına katkı sağlamaktadır.

KÜRESEL İŞ BİRLİĞİ VE ETKİLERİ

Son birkaç on yılda, küresel bilimsel iş birliklerinde önemli bir artış yaşandı. Bu iş birlikleri, uluslararası araştırma ortaklıkları sayesinde milyonlarca ortak yazarlı makaleye yol açtı. 1980 öncesi uluslararası iş birlikleri, küresel çıktının sadece yüzde 2'sine denk gelirken, bu oran 2010 itibarıyla yüzde 22’ye yükseldi. Üniversiteler, bu iş birliklerini kolaylaştıran geniş ağlara ve açıklık kültürüne sahip.

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK SORUNU

Ancak, bilimsel çıktıların etkileyici büyümesine rağmen, bu küresel mega bilim türü bazı zorluklarla karşı karşıyadır. Bir yandan, bilim üreten ülkelerde doğum oranları düşerken, diğer yandan düşük gelirli ülkelerdeki gençlerin yüksek öğrenime erişimi sınırlıdır. Bu iş birliklerini ve yüksek bilimsel çıktı oranını sürdürebilmek için yüksek öğrenime erişimin artırılması gerekmektedir. De Solla Price, üniversitelerin küresel bilimi yönlendirmedeki önemini öngörememişti. Bilimsel üretimin geleceği, bu kurumların gelişimine bağlı olarak şekillenecektir.

Kaynak: Creative Commons