Memduh GÜNEY/EGE TELGRAF- İzmir’in içme suyu ihtiyacını karşılamada önemli rolü olan Tahtalı Barajı’ndaki su seviyesinin yüzde 16,83’e düşmesi endişe uyandırdı. Sadece Tahtalı Barajı değil Ürkmez ve Gördes barajlarında da düşüş gözlemlendi. Ürkmez Barajı’ndaki doluluk oranı geçtiğimiz yıl yüzde 16,75 iken bu sene 12,06, Gördes’te ise yüzde 3,96’dan 3,61’e düştü. Bir diğer ciddi düşüş ise Alaçatı Kutlu Aktaş Barajı’nda yaşandı. Geçen yıl yüzde 27,48 olan doluluk oranı bu yıl yüzde 11,48 oldu. “2020’den sonra ciddi bir soğuma dönemi yaşadık” diyen Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar “2023 yılında Süper El-Nino olayı gerçekleşti. Sıcaklık rekorlarıyla birlikte yağış rekorları da kırıldı ancak bölgemiz de istediğimiz yağışlar olmadı” dedi.

“FAKİRİN DE FAKİRİ”

Türkiye’de kişi başı yıllık su tüketiminin bin 340 metreküp olduğunu belirten Prof. Dr. Doğan Yaşar, bin metreküpün su fakirliği olduğunu aktardı. İzmir’in yıllık kişi başı su potansiyelinin 600 metreküp olduğunun altını çizen Yaşar, “İzmirliler olarak su konusunda fakirin de fakiriyiz. Her bir damla suyu çok ciddi kullanmak zorundayız. Bunu yaparken de bilime başvurmalıyız” dedi.

“DAHA PAHALI OLACAK”

2020 yılında barajların dolu olduğu süreçte İzmir Büyükşehir Belediyesi önceki başkanı Tunç Soyer’e mektup yazdığını söyleyen Yaşar, “Kurak dönemin geleceğini sorun yaşayacağımızı barajlar yüzde 80 civarında doluyken Tunç Soyer’e ilettim. Ancak belediye bu uyarıyı dikkate almadı. Biz suyu yer altından kullandık bunu barajlarımız doluyken de yaptık. İzmir suyun yüzde 60’ını yer altından kullanıyor. Bu yüzden en pahalı suyu kullanma konusunda Manisa ile yarışıyoruz. Suyu yer altından çekmek için enerji gerekiyor ve İZSU bütçesinin büyük bölümünü enerjiye harcıyor. Gölmarmara’yı kuruttuk. Kuyulardaki suyu bitirdiğimiz 400-500 metre aşağılara inmek zorunda kaldı. Derinde bulunan su içerisinde ağır metal çok olur. Öncelikle bu ağır metalde temizlenmeli. Bunun içinde çok ciddi paralar lazım. İlerleyen süreçte şu an ödediğimiz su faturasının birkaç katını ödemeye başlayabiliriz” dedi. 

“BİLİMİ KULLANALIM”

“Bilimi kullanmazsak dönüşü olmayan bir yola girmiş oluruz” diyen Prof. Dr. Yaşar, “İzmir Büyükşehir Belediyesi bilimi kullanmamakta ısrar ediyor. Durmadan yağmur yağsa da kuyudan su çekiyor. Galiba İZSU’da hidrojeolojiden anlayan yok. 2004 yılında 2024 senesinden sonra yaşanacak kuraklıktan bahsettim. Ancak alınacak tedbirler belli olmasına rağmen adımlar atılmadı. Barajlar doluyken kuyuları rahat bırakmamız gerekiyordu. Vahşi sulamadan acil olarak vazgeçilmeli. Yer altı barajları yapalım. Bir an önce önlemler alalım ki ileri de bunun daha kötüsünü yaşamayalım” diye konuştu. 

“ENDİŞELENDİRİYOR”

“Su sıkıntısı bizleri endişelendiriyor” diyen Kemalpaşa Ziraat Odası Başkanı Bülent Oray, “Su seviyesinin aşağıya düşmesi yer altı suyunun çekilmesi bizi tedirgin ediyor. Diğer bölgelere göre biraz daha şanslıyız ancak görüştüğümüz diğer başkanlar olsun, kooperatif temsilcileri olsun hepsi aynı sıkıntıları yaşıyor. Herkes endişesini aktarıyor. Çiftçi için birçok olumsuzluk mevcutken bir de kuraklık sıkıntısı yaşamak bizleri tedirgin ediyor. Umuyoruz ki ilerleyen süreçte yağışlar başlar. Barajlardaki su seviyeleri artar en azından çiftçi bir konuda nefes alabilir” dedi. 

Gogol'ün efsane eseri "Palto" 10. sezon prömiyeriyle İzmir’de Gogol'ün efsane eseri "Palto" 10. sezon prömiyeriyle İzmir’de

“YAĞIŞ DÜZENSİZLİĞİ”

Kuraklık ve iklim değişikliğinin uzun zamandır gündemde olduğunu aktaran TMMOB Ziraat Odası İzmir Şube Başkanı Hakan Çakıcı da, “Son dönemlerde yağış düzensizliği mevcut. Yer altı suyu ve içme suyu barajları sürekli azalıyor. Bu sorunla ilgili olarak DSİ her zaman uyarılar da bulunuyor. Önümüzdeki yıllarda bazı ürünlerin ekilip toplanması giderek zorlaşacak” dedi.

PLANLAMA VURGUSU

Çiftçiden ziyade devletin tarım politikalarında değişiklik yapması gerektiğini söyleyen Çakıcı, “Modern sulama sistemleri desteklenmeli. Barajlar ile ilgili yatırımlar yapılmalı ve bölgesel ürün desenleri değiştirilmeli. İklim değişikliği de yıllık farklar gösteriyor. Bu noktada dinamik öngörüler lazım. Planlama kelimesi bu noktada sihirli kelime ancak bu kelimenin içini ne kadar dolduruyoruz o önemli” diye konuştu.

Kaynak: EGE TELGRAF