Dr. Kınacı, ozon tedavisinin en çok bağışıklık sistemini desteklemesiyle tanındığını ifade etti. Özellikle COVID-19 sonrasında bağışıklık sisteminde yaşanan zayıflıkların, ozon tedavisiyle önemli ölçüde düzeltilebileceğini belirtti. Ayrıca ozonun dolaşımı artırarak, geçmeyen yaraların iyileşmesine ve iltihaplanma durumlarında anti-inflamatuar (iltihap giderici) etki gösterdiğine dikkat çekti. Hem mikrobik hem de mikropsuz iltihaplarda ozon tedavisinin faydalı olduğunu vurgulayan Dr. Kınacı, antibiyotiğe dirençli enfeksiyonlar ve romatizmal hastalıkların tedavisinde de bu yöntemden yararlanılabileceğini söyledi.
Akciğer hastalıklarında da önemli faydalar sağlayan ozon tedavisinin, özellikle COVID-19’un akciğerlere verdiği hasarları tedavi etmede etkili olduğunu belirten Dr. Kınacı, ozon gazının vücutta oksijene dönüşerek akciğerler haricinde de oksijen desteği sağladığını ifade etti. Bu sayede KOAH, astım gibi akciğer hastalıkları ve COVID-19 sonrası oluşan nefes darlığı gibi sorunlar yaşayan hastaların faydalandığı bir tedavi yöntemi olduğunu aktardı.
Dr. Kınacı, COVID-19 sonrası toplumda yaygınlaşan kronik yorgunluk sendromunun da ozon tedavisi ile iyileştirilebileceğini söyledi. Ozon tedavisinin vücudu oksijenlendirerek, hücre yenileme ve yorgunluk üzerinde olumlu etkiler yarattığını belirtti.
