Ankara Devlet Opera ve Balesi (ADOB), 50 yıl aradan sonra William Shakespeare’in ünlü eseri Romeo ve Juliet’i opera sahnesinde yeniden sanatseverlerle buluşturdu. 1975-1976 sezonunda ilk kez sahnelenen bu ölümsüz aşk hikayesi, bu defa Aytaç Manizade rejisiyle seyirciyle buluştu. Opera Sahnesi'nde gerçekleşen prömiyer, yoğun ilgi gördü.
"SANAT EMPATİ VE ANLAYIŞ KÖPRÜLERİ KURAR"
Gösterimin öncesinde bir konuşma yapan Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü ve Genel Sanat Yönetmeni Tan Sağtürk, Romeo ve Juliet’in evrensel bir hikaye olduğuna dikkat çekti. Sağtürk, "Böylesine evrensel hikayeler yalnızca estetik bir deneyim sunmakla kalmaz, toplumlar arasında empati ve anlayış köprüleri kurar, bizleri daha derin bağlarla birbirimize bağlar" diyerek sanatın toplumsal bağları güçlendiren bir rol üstlendiğini vurguladı.
SANATIN GÜCÜNE VURGU
Sağtürk, sanatın birleştirici gücüne de değinerek, "Sanat, sadece bugünümüzü değil geleceğimizi de şekillendiren etkendir. Genç nesillere yaratıcılığı, estetik duyarlılığı ve hayal gücünü aşılayarak toplumun kültürel zenginliğini geleceğe taşır" dedi. Romeo ve Juliet’in ilk perdesinde masum bir aşkın iki düşman aile arasındaki çatışmalarla sınanacağına, ikinci perdede ise trajedinin derinliğine tanık olacaklarına işaret etti.
ANKARALI SANATSEVERLER
Tan Sağtürk, Ankaralı sanatseverlerin sanata olan ilgisinin ve coşkusunun sanatçılar için büyük bir ilham kaynağı oluşturduğunu belirtti. Seyircilerin her zaman daha iyisini sunma sorumluluğu hissettirdiğini dile getiren Sağtürk, prömiyerin ardından izleyicilerden gelen ilginin kendilerini motive ettiğini ifade etti.