Yurtlara gerek yok, statlar boş zaten

Karda, kışta, bu ayazda çok büyük felaket yaşadık. Onlarca, yüzlerce canımızı yitirdik, enkaz altında hala daha kalanlarımız var. Sayı daha da fazla. Bir mucize evet evet bir mucize, bekliyoruz....

Abone Ol
Karda, kışta, bu ayazda çok büyük felaket yaşadık. Onlarca, yüzlerce canımızı yitirdik, enkaz altında hala daha kalanlarımız var. Sayı daha da fazla. Bir mucize evet evet bir mucize, bekliyoruz. Ders alacağımız o kadar konu var ki, hep beraber ikmale kaldık. En can alıcısı, aslında can kurtarıcısı da şu. Beğenmedikleri, tekmeledikleri, hor gördükleri dört ayaklı, sessiz mülayim, kedi ve köpek canlarımızı gördünüz. Kutsal Kitabımız da yer verilen 'Hayvanlar benim sessiz kullarımdır, şimdi zulme susuyorlar ama hesap günü konuşacaklar'. Var mı ötesi ? Kendilerine insan adı verilen, insan görünümü ve sıfatı taşıyan bazılarından daha yararlılar, hiç de zararlı olmadıkları ortada. Muhtaç kalmak ne demek onu gördük, en başta.
UZAKTAN EĞİTİMLE OLMAZ
Yurtlar depremzedeler için boşaltılıyor, eğitime yine ara veriliyor. Korona yaptı zaten yapacağını. İnşaatını takip etmeyen, ustaların başında durmayan mühendis, mimar olur mu ? Dikiş atmasını, kan almasını ekrandan gören, uygulama yapmadan öğrenen olur mu ? Yok böyle bir dünya. Hani hatırlarsanız Hababam Sınıfı'nda Mahmut Hoca'nın (Münir Özkul) bire repliği var, muhteşemdir, ders verir. 'Okul sadece dört yanı duvarla çevrili, tepesinde dam olan yer değildir. Okul her yerdir. Sırasında bir orman, sırasında dağ başı. Öğrenmenin, bilginin var olduğu her yer okuldur'. Ayrıca bir başka sahnede de 'Ben tüccar değilim, eğitimciyim' demesi, aynen kulaklarımda, hafızamda. Kötü günler yaşasak da eğitim şart. Uzaktan, ekrandan hukuk, tıp, sağlık, ziraat, veterinerlik, toprak, inşaat, mühendislikler, bina, yapı konuları öğrenilmez, asla. Bire bir eğitim şart. Face to face yani.
KOSKOCA STATLAR BOMBOŞ
İçi yanan, her gece otomatik olarak saat 3 ile 4 buçuk arası ayakta olan, uyuyamayan bir vatandaş olarak öneriyorum. Ara verildi, ikinci bir karara kadar, tamam da. Ya devamı, sonrası ? Özellikle Süper Lig ile 1.Lig oynatılmasın. Bu yıl, bu sezon. Ne çıkar ? Ne kaybederiz ? Para mı ? O kadar can gittikten sonra, paranın alt tarafı bir kâğıt parçası olduğunu gördük. Yemişim parasını canlar gittikten sonra. Ne zaman öğreneceğiz, paranın yenmediğini. Zarar eden etsin, sonra kazanırlar. Avrupa'ya gitmeyelim, Milli maç da oynanmasın, ne çıkar ? Ahaliye hesap vermek zorunda mıyız ? Biz büyük bir ülkeyiz, milletiz. Çözeriz. Ayrıca o kadar stadımız mevcut. Modern, yeni, sapsağlam ayakta. O kadar çok yeri var, depremzedelere açılsın. Açık alan, yani saha. Soyunma odaları, tuvaletler, kafeteryalar, toplantı salonları, irili ufaklı odalar, bolca, ganimet gibi. Haftada en fazla bir maç, iki antrenman o kadar. Geri kalan zaman, derin uykuda. Sıcacık yuva, yazın da serin. Böylece hem eğitim yarıda kalmaz, yer bulunmuş olur. Fena mı olur, iyi de olmaz mı ?
HERKESTEN ALLAH RAZI OLSUN
Felakete maruz kalalı 192 saatten fazla oldu. Futbolcu, teknik adam Taner Savut kardeşim halen göçük altında ve daha onlarcası. Taner'im esprili, şakacı bir insandır, umutla bekliyoruz. Hepsini, herkesi. Ulusal basından zaten takip ediyorsunuz. Tanıdıklarımdan derde derman, çare olmak için gidenlerimiz de var. Dağcı, doğa aşığı, ilk yardım bilgisi, can kurtarma özelliği olan emekli astsubay, Milli hakem Olcay Yersel de hemen felaket bölgesine gitti, hala orada. Güç, kuvvet metanet diliyorum. Tıp sektöründen Dr.Mehmet Serdar Canko, Dr.Gürkan Metinyurt, Dr.Selim Amato ekiple birlikte, bölgeye gidip, destek oldular. Eğitim Araştırma Yardımlaşma Arama Kurtarma ekibi ANDA da hizmete devam etti. ANDA'dan sağlıkçı Derya Özcan hanıma ve ekibine hepsine şükranlarımı iletiyorum. Fedakârlık yapıp, işini gücünü bırakıp gittiler, iyi ki varsınız.
SELÇUK BABAYA ŞÜKRANLA
Yüzyılın felaketi canlarımızı alırken, normal yaşamda da kayıp vermeye devam ediyoruz. İki değerli girişimci, fikir emekçisi, iş insanı ile düşün insanına veda ettik. Selçuk Yaşar ile Talat Kırcan. Selçuk Yaşar beyefendi bir insan. Karşıyaka'nın her şeyi. Hem spor kulübü hem de ilçe olarak yaptıkları ortada. Tanımaktan, denk gelmekten, haberini yazmaktan, yapmaktan onur duyduğum güzel insan. İstihdam yarattı. Onlarca yüzlerce insanımıza iş sahibi yaptı, meslek verdi, öğretti. Ekmek uzattı. Gelecek verdi. Spor alanında da öyle KSK'ye yaptıklarını bire bir biliyorum, sadece ben değil herkes biliyor. Selçuk baba Allah gani gani rahmet eylesin mekânın cennet olsun, sevenlerine, ailesine sabır ve başsağlığı diliyorum.
TALAT HOCAMA MİNNETLE
Talat Kırcan, mübarek adam. Anlatmaya sayfalar yetmez. Gazeteci, yazar, öğretmen, edebiyatçı, şair, Türkçe bilgesi, yazım ustası. Hürriyet'in art arda iki binasında da birlikte çalışmaktan onur duyduğum üstat. Çok güzel ve de tam da yerinde başlıklar atardı. Şahsıma bizlere çok emeği geçti. Sil baştan yazardık. En ince, hassas dilbilgisi konularına çok hakimdi. Bir harfin bile ne kadar etkili ve de önemli olduğunu bize öğretirdi, aktarırdı. Stresli iş yapmazdı, yansıtmamaya çalışırdı. Fırça atmazdı, içine atardı. Üşenmeden, böbürlenmeden bütün sayfaları titizlikle okurdu. Hakkını helal ustam, öğretmenim. Çok sevdiğin belli etmesen de şiirlerinin çoğunu O'nun için yazdığın, ithaf ettiğin Zeynep ablama kavuştun. İthaf kelimesi uydu de mi Talat hocam ? Doğru öğrenmişimdir umarım. Hakkınız ödenmez, ikinizin de. Nurlar, ışıklar için kalın, mekanınız cennet-i ala olsun, bir gün bir yerde görüşmek üzere.