ONKOD Yönetim Kurulu Başkanı Nilgün Bilal, Beşiktaş'taki bir otelde "İzin Ver, Yaşasın" temasıyla düzenlenen toplantıda, organ nakli hizmetlerinin daha iyiye gitmesi, daha verimli ve daha çok hastaya nakil yapıp, onları sağlığına kavuşturmak için çalışmalarına devam ettiklerini söyledi.
Bilal, organ bağışçılarını tıbbi, hukuki, etik ve sosyal normlara uygun olarak ülke çapında teşvik etmeye çalıştıklarını belirterek, "Organ nakli konusunda ülkemizde altyapı ve sağlık sektörü son derece deneyimli. Biz dünyada organ nakli hizmetlerini mükemmelen yürüten sayılı ülkelerden biriyiz. Ama bildiğimiz tek önemli şey var. Organ bağışı olmadan organ naklinden söz etmek mümkün değil. Organ bağışı olmadan hiçbir hastaya bu tedavi seçeneklerini sunmamız mümkün değil." ifadelerini kullandı. Hastaların sadece "3-9 Kasım Organ ve Doku Bağışı Haftası"nda değil, her gün, her an organ bağışı desteğine ihtiyacı olduğunu, listeye her gün yeni hastaların eklendiğini anlatan Bilal, bu noktada bir iyilik hareketi başlatmak istediklerini söyledi.
Bilal, Türkiye'de dünyadaki en büyük, en çok sayıda ve en iyi organ nakli merkezlerinin bulunduğunu belirterek, Türkiye'nin canlı vericiden organ nakillerinde dünyada son birkaç yıldır birinci sırada yer aldığını aktardı. Pandemi öncesine kadar yüzde 27'ye çıkan ölen kişilerden organ bağışı oranının bugün yüzde 16'larda olduğunu vurgulayan Bilal, bu grafiğin yukarı çıkmasının binlerce insanın sağlığına kavuşması, binlerce ailenin mutluluğu anlamına geldiğini kaydetti.
Organ nakli olanlar duygularını anlattı
Bilal'in konuşmasının ardından gazeteci Didem Seymen, 2000 yılında diyalize girmeye başladığını, 6 yılın sonunda, 21 yaşındayken organ nakli yapıldığını söyledi. Akciğer hastası olup nakille sağlığına kavuşan hemşire ve organ nakli koordinatörü Aygün Mengelli de hastalık sürecinde yaşadığı zorluğu anlattı. Böbrek nakliyle yeni hayatına başlayan 14 yaşındaki İsmail Şahinkaya'nın annesi Emine Şahinkaya da iki evladını kaybettiğini, bu çocuğunu da kaybetme korkusuyla zor günler geçirdiğini ifade etti.
Organ bağışı için telefon geldiğinde sanki dünyanın durduğunu aktaran Şahinkaya, kendisi gibi bu süreci yaşayan annelerin çocuklarının bir an önce sağlığına kavuşmasını istediğini dile getirdi.
"Hastane ailem gibi oldu"
Organ bağışı bekleyen Harun Cihat Akkaya ise 28 yaşındayken böbrek rahatsızlığına yakalandığını, 5 yıldır diyalize girdiğini söyledi. Bir yılda yaklaşık 180 günü diyalizle geçirdiğini belirten Akkaya, "Ailemden daha fazla hastanede süre geçirdiğim için hastane ailem gibi oldu. İnsanların organ bekleme süresi çok uzun. Az organ bağışı oluyor. Biz organ bekliyoruz. Her geçen gün umudumuz biraz daha azalıyor. İnsanların vefat etmeden önce 'Vefatım durumunda organlarımı bağışlamak istiyorum.' demesi çok güzel bir şey olur. Çünkü aile, yakınından birini kaybettiğinde hastanede organ naklini düşünmüyor. Aile zaten bir acı içinde olduğundan organı düşünmüyor." ifadelerini kullandı.
Akkaya, ayrıca herkese "Yaşamamıza izin verin." diyerek çağrıda bulundu.