…Ve o gemiler Körfez’e indi!

Abone Ol

Bir sabah işe giderken vapurdan indiğim Pasaport İskelesi'nin yanı başında denize doğru bakmakta olan kalabalığı gördüğümde bir anlam verememiştim. Turist zannedip yanlarına gittiğimde, Körfez'in kahverengine dönüşmüş sularında oksijensizlikten ağız ve burunlarını su yüzeyine çıkarıp canhıraş nefes almaya çalışan binlerce balığı gördüm ve gözlerime inanamadım. Resmen ağlamak geldi içimden. 

90'lardan bu yana kirlenmemesi için milyarlarca lirayı toprak altına gömdüğümüz Körfezimiz  böyle mi olmalıydı. Demek ki, Körfez'in ve İzmir'in emniyet sübabı “Büyük Kanal Sistemi” için geride kalan 25-30 senede mevcudu korumak dışında bir şey yapılmamış. Daha birkaç ay önce kazma vurulan 4.Faz arıtma yıllar önce yapılmalıydı. Yazık.

Rahmetli Ahmet Piriştina, bürokratına teslim ettiği Büyük Kanal Projesi'nin akıbetini göremeden göçüp gitti bu dünyadan. Allah rahmet eylesin. Yapabildiği kadarıyla hizmetleri amel defterine yazılmıştır bile.

Gelelim halefi Aziz Kocaoğlu'na. "Yüzülebilir Körfez" sloganını diline pelesenk eden Aziz Başkan'ın defalarca sorup sorgulamamıza rağmen, bunu nasıl ve neden başaramadığı bugün daha iyi anlaşılıyor. Başarısızlık bir yana bunu katmerleştiren uygulamaları 14 yıl Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğunda oturan Aziz Kocaoģlu döneminde görüyor ve yaşıyoruz.

Evet Sayın Aziz Kocaoğlu koca bir enkaz bırakmıştır İzmir'e. Bunu gören ve iliklerine kadar hisseden Tunç Soyer de, Büyükşehir'in dev bütçesi sayesinde tüm imkanlarını hayalini kurduğu artık modası geçmiş, globalde değil yerelde geçerli “kooperatifçilik” için harcadı. Yani anlayacaģınız bir yazık da o etti İzmir'e...
…Ve geliyoruz Büyükşehir başkanlık koltuğunda 8,5 aydır oturan Sayın Cemil Tugay'a. Ben, 5 yıl Karşıyaka'nın başkanlığını yapan Tugay'ın Büyükşehir'in dev bütçe imkanlarıyla iyi hizmetler yapacağına inanıyorum. Cemil Başkan, "Bu Körfez'de yüzemeyiz" dediğinde, kendi kendime "Hah tamam. Teşhisi koymuş" demiş ve sevinmiştim. Ardından, sanki kendisinin içine doğmuşcasına gelişmeler yaşandı. Koku ve kirlilik belki de iş bilmez yöneticiler ve bürokratları yüzünden adeta İzmir'in kaderi haline gelmişti. Üstüne üstlük bir de balık ölümleri işin tuzu- biberi oldu.

Bundan sonrasında malumunuz üzere Çevre Bakanı'nın İzmir'e gelişi şoke eden açıklamalar ve suçlamalarla ortalık toz-duman oldu. Daha sonra bir çırpıda Bilim Kurulu oluşturuldu.  Onlar çalışadursun Büyükşehir de çalıştay düzenledi. 

Maalesef, havanda su dövülen hareketler bunlar. Biz bu köşeden çağrımızda ne demiştik, "Bırakın çalıştaylarda laf ebeliği yapmayı da indirin şu tarama gemilerini Körfeze. İktidar da bunu görüp utanır ve sirkülasyon kanalı için harekete geçer."

Şimdi görüyorum ki, İZSU marifeti ile Körfez'de kazıcı ve tarayıcı gemiler çalışmalara başlamış durumda. Elbette, "Ben demiştim" diyecek kadar narsist bir yapıya sahip biri değilim. Yıllardır takip ettiğim bu meselede naçizane görüşlerimi ifade ediyorum. Bunu da bilim adamlarının görüş ve önerileri paralelinde yapıyorum.
Bu noktada "aklın yolu bir" dercesine benim de dikkat çektiğim hususları yerine getirmek için harekete geçen Sayın Cemil Tugay'a teşekkür ediyorum. Şimdi sıra Bilim Kurulu oluşturan iktidarın bu işi masa başından sahaya, yani Körfeze taşımasına. Haydi bakalım bir de sizi görelim Sayın Murat Kurum, Sayın Hamza Dağ, Bilal Saygılı ve de AK Partili vekiller...