Yağmur Daştan / EGE TELGRAF- İzmir’de 30 Ekim 2020’de gerçekleşen ve 117 canımızı yitirdiğimiz depremin dördüncü yılında İzmir İktisat Kongresi binasında İzmir Valisi Süleyman Elban’ın katılımıyla anma töreni düzenlendi. Anma töreni öncesinde deprem gerçeği, afetle mücadele sürecinde yapılanlar ve yapılması gerekenler üzerine bir panel düzenlendi. Panelin ardından başlayan anma töreninde, depremin meydana geldiği saat olan bir 14.51’de İstiklal Marşı okunarak hayatını kaybeden ve şehitler için saygı duruşunda bulunuldu; ardından depremde yaşamını yitirenler için İl Müftüsü Sinan Kazancı dualar okudu.
¨6 VE ÜZERİ BİR DEPREMİN CİDDİ SONUÇLARI OLACAĞI KESİN¨
Törende konuşan Vali Elban, ¨Türkiye’nin yaşadığı en acı felaketlerden biri olan 6 Şubat depremini yaşamış biri olarak İzmir depremini konuşmak benim için zor hem de belli yaşanmışlıklar olduğu için de bazı şeyleri ifade edebilmem açısından da daha kolay. Özellikle son yıllarda deprem ve diğer afetlerle ilgili hem devletimiz, bakanlıklarımız, kurumlarımız hem de sivil toplumuz tarafından ciddi çalışmalar yapılıyor. Bugün dünyada orman yangını ile mücadele konusunda en ciddi ekipmanı ve mücadele eden ekibi olan ülke biziz. Afetler konusunda başta deprem olmak üzere son dönemlerde bilgi birikimi, teçhizatı ve kurum çalışmaları konusunda AFAD ve Kızılay’ın çalışmaları çok ileri noktada ve göz ardı edilebilir düzeyde değil. Dolayısıyla bu konuda aslında çok ciddi ve etkin çalışmalarımız var ancak hala bazı sıkıntılarımız da var. İlimizde yapı stoku çok kötü. 6 ve üzeri depremin kentimizde ciddi yıkıcı sonuçları olacağı kesin. Bunu korkutmak için ya da felaket tellallığı yapmak için değil bilimsel bir bilgi olduğu için söylüyoruz” dedi.
“ZİHİNLERDE DÖNÜŞÜME İHTİYAÇ VAR”
“Depremle ilgili en temel mesele kentsel dönüşüm” sözleriyle devam eden Vali Elban, “Ancak bence kentsel dönüşümden önce zihinlerde, kafalarda dönüşüme ihtiyaç var. Hala bu işin ne gibi sonuçlar yaratacağını afeti yaşadıktan kısa süre sonra unutuyoruz. Eminim ki burada da insanlar depremden kısa süre sonra kentsel dönüşüm yapılacağını, her alanda çalışmalar yapılacağını konuşmuştur ancak 4 yıldan bu yana AFAD’ın ve gönüllü kuruluşların çalışmaları dışında herhangi bir gelişme olmadığını görüyoruz. Biz zihinlerimizde kentsel dönüşüm yapmadan fiziki olarak şehirlerimizde dönüşüm yapamayacağız. Binayı sağlam yapılıyor ama altını zincir marketlere veriyoruz. Adam geçiş yolu kolay olsun diye kolonları kesip gidiyor. Bu anlayışı değiştirmeden binayı sağlam yapsanız da sonuç ortada. Afete hazırlık konusunda eğitimlere sivil toplum ve yardım kuruluşlarının hazırlıklarına sözümüz yok ama bina stoku değişimi konusunda değişen bir şey yok. Afet olduğunda da panik oluyor, işi yapana bırakmak yerine herkes anlamadığı her işe saldırıyor. Bir kaos iklimi dışında faydalı iş çıkmıyor. Binalara ulaşmada zorlanıyorlar. Arama kurtarma ekipleri saatler sonra ulaşıyor, ilgili yardım ekipleri sistem kurmakta zorlanıyor. Hazırlıkları mı yok, var. Gitme konusunda talimat mı bekliyorlar, hayır. Ancak herkes yolda herkes kaldırımda. Herkes alana gidip bakmak, gidip bakıp resim çekmek ya da merakını gidermek için bir kısmı da yardım refleksi ile orada. Bu yüzden de her şey kilitleniyor¨ ifadelerini kullandı.
Milletin yardım konusunda yüce gönüllülüğüne de dikkati çeken Elban, ¨İnanılmaz yardım yapıyoruz. Afet döneminde bu milletin bir ferdi olmaktan çok gurur duydum. Bu hükümet, devlet bu imkanı nereden buluyor diye çok şaşırdım, böyle bir devlet görmedim. Seller gibi yardım yağdı ama yardım yapmayı da bilmiyoruz, bir kartonun içinde ne varsa gönderdik. Oradaki insanlar zaten afeti yaşamış, yardım eden de iş yapan da afet yaşamış. Bu malzemeleri kim stoklayacak, o konuda da sıkıntımız var. En sorunlu alan da afet oldu ve bitti, arama kurtarma tamam ama sonra bütün iş devlete bırakılıyor. Herkes sahada yok, o insanlara devlet olarak sorumluluklarınızı yerinize getiriyorsunuz. Tabii ki siz devlet olarak yapıyorsunuz ama bundan kamuoyunun haberi olmuyor. Harcanan paralardan bütçelerden kamuoyunun haberi olmuyor. Çünkü artık deprem oluyor, o insanlar unutuluyor. 2 yıl içinde 400 bin konutun maliyetini, şehrin altyapısını düşünün. Sadece o bölgede biz konut yapmıyoruz hastaneler okullar yapıyor tüm kamu binalarını yeniliyor altyapılarını yapıyoruz. İnanılmaz da bir kaynak ayırılıyor. Bizim bu çalışmalardan haberimiz olmuyor; bazen konut yapıldı mı yapılmadı mı diye soruluyor, diğerleri ilgi alanımızın dışına çıkıyor. Can kaybından bahsedemiyorum, onu ne ölçecek biçecek bir ölçü yok. Böyle bir şey olmadığı için değerlendirme yapamıyorum. Zaten büyük bir felaket, bir kişinin parmağı incinsin benim için bu da felaket. Zaten insan kaybını, onun travmasını kaldıramıyoruz yetmiyor milyarlarca lira öz kaynağımızı oraya aktarıyoruz. Neden, deprem öncesi tedbir almadığımız, bakanlıkların uzmanların talimatlarına uymadığımız için bu kadar acı sonuçlarla karşılaşıyoruz¨ dedi.
‘ACILARI YAŞAMADAN TEDBİR ALALIM¨
¨Temennim odur ki en kısa zamanda bu anlayışı da değiştiririz¨ mesajıyla sözlerini sürdüren Elban, ¨Yaptığımız her işte mutlaka aklımızın bir ucunda deprem felaketi olur ve biz de hem resmi hem de özelde bunu hem zorlayıcı ve zorunlu hale getiririz. Çok hesap edecek halimiz yok. Çünkü afet coğrafyasındayız. Afetinde şakası olmadığını biliyoruz. Vatandaş olarak herkesi köklü adımlar konusunda destek olmak, teşvik olmak, zorlamak zorundayız. Giden can da bizim canımız harcanan para da bizim paramız. Bir afetten sonra inanılmaz bir müdahale kabiliyetimiz var. Dünyanın bulunduğu ekonomik durum ortadayken bu kadar büyük konut hamlesi olması ve 2.5 yılda da tamamının konut sorununun çözülmesi inanılmaz bir hikaye. Fakat bu hikaye son olsun ve bizler bu acıları yaşamadan tedbir alalım. Rabbim bize böyle acı sonuçları olan afetleri inşallah bir daha yaşatmaz biz de her bir vatandaş olarak afetlere hazırlıklı oluruz” temennisinde bulundu.
“DAHA GÜVENLİ BİR ŞEHİR İNŞA EDEBİLİRİZ”
İzmir depreminde yaşananları tek tek hatırlatan ve enkazdan kurtularak kente umut veren çocukları anarak açıklamalarda bulunan AK Parti İzmir Milletvekili Ceyda Bölünmez Çankırı, “Afet anlarında hızlı ve etkin müdahale sağlayacak sistemlerin kurulumu ve güncellenmesi, arama-kurtarma çalışmalarında ileri teknolojilerin kullanımı, vatandaşlarımızın hayatlarını kurtarma noktasında büyük bir rol oynamaktadır. Ayrıca, destek AFAD gönüllüleri yetiştirilerek afet anlarında ülke genelinde daha etkin bir müdahale zinciri oluşturuluyor. Mahalle muhtarlarımız, STK’lerimiz, din görevlilerimiz ve tüm gönüllülerimizin bu sürece olan katkıları da son derece kıymetlidir. İzmir için yürütülen tüm bu hazırlıklar, aslında geleceğe attığımız güvenli adımların teminatıdır. Bugün, 30 Ekim depreminde kaybettiğimiz vatandaşlarımızı anarken, aynı zamanda onların anısını yaşatmak ve daha güvenli bir geleceği inşa etmek için çalışmaya devam edeceğimize bir kez daha söz veriyoruz. İnanıyoruz ki, birlikte yürüdüğümüz bu yolda İzmir’imiz için daha dirençli, daha hazırlıklı ve daha güvenli bir şehir inşa edebiliriz. İzmir’in dayanıklılığı, bizim kararlılığımız ve hepimizin ortak çabası ile büyüyüp güçlenecektir” diye konuştu.
“KOORDİNASYON İÇİNDE ÇALIŞMAMIZ LAZIM”
İzmir’de deprem gerçeğine ve olası risklere dikkati çekerek afetin hiç şakası olmadığının altını çizen AFAD Risk Azaltma Genel Müdürü Orhan Tatar, “İzmir umarım bir sonraki depremini biz hazır olmadan yaşamaz. İzmir’de çok sayıda deprem üretebilecek faylar var. Bu faylar hakkında artık çok ciddi çalışmalar yapılıyor. Deprem ve risk azaltmada bütün yaşam biçiminiz olarak ortaya koymadığınız sürece 6 Şubatları ve 30 Eylül’ü tekrar yaşayabiliriz. Kapasitemizi güçlendiriyoruz ancak ne yaparsak yapalım bir deprem anında bir canımız enkaz altında kaldığında yaptığımız çabaların bir anlamı kalmıyor. O yüzden ne yaparsak yapalım risk azaltmamız gerekiyor. Çok sayıda dönüştürülmesi gereken yapılar olduğunu biliyoruz. İzmir’de özellikle hem zemin hem de riskli yapı stokundan başlayarak bu süreci ileriye götürmemiz gerekiyor. İzmir kentsel dönüşüm konusunda çok geri kalmış illerimizden biri. Bir toplumsal seferberliğe ihtiyaç var. Birçok kurum çok önemli işler yapıyor ama bunların her biri çok kopuk kopuk. Bunların hepsinin birbiriyle konuşması ve koordinasyon içinde olması gerekir. Bu anlamda bizler görev üstlenmeye hazırız. Bu tür jeolojik afetler anlık olaylar. Bir daha 6 Şubatları ve 30 Eylülleri yaşamamak için bizim büyük bir motivasyonla bu süreçleri yönetip birlikte çalışıp birlikte başarmak zorundayız” ifadelerini kullandı.
“İZMİR DEPREMİ İKİ YÖNÜYLE İLKLERİ BARINDIRIYOR”
İl Afet ve Acil Yardım Koordinatörü Nazif Ekinci de törende şöyle konuştu: “Yunanistan’ın Sisam Adası açıklarında ve Seferihisar açıklarında meydana gelen ve kendimizi etkileyen depremde ülke olarak çok sarsıldık. 15 saniye süren depremde 117 vatandaşımız hayatını kaybetti, bin 34 kişi yaralandı. 9 bin 977 binamız depremden etkilendi, 633 binamız ağır hasar aldı. AFAD Başkanlığımız ‘Ulusal yardıma ihtiyacımız var’ mesajını ilan etti ve tüm yardımlar ilimize akmaya başladı. Çadır ve konteyner kentler hazırlanarak vatandaşın nakli için seferberlik başladı. İzmir depremi iki yönüyle ilkleri bünyesinde barındırır; bunlardan bir tanesi tsunami, diğeri ise uluslararası yardım almadan bu afetle mücadele etmemiz. Afetlerle etkin bir şekilde baş edebilmek için ülke olarak topyekun çaba göstermemiz gerekir. Bütün dünyada olduğu gibi afet öncesi, afet sırası ve afet sonrası hakkında hiçbir detayı atlamadan çok iyi yerlere gelmemiz gerekiyor. Devletin görevi insanları enkaz altımdan çıkarmak değil insanların enkaz altına düşmesini önlemektir. Bunun için de başta yerel yönetimler olmak üzere pek çok kurum ve kuruluşa çokça görev düşmektedir. Bu duygularla afetsiz günler diliyoruz.”
Protokol konuşmalarının ardından, tatbikat alanlarından canlı bağlantılarla sürdü ve anma programı, kimlik kartı töreni ve kongre merkezi fuaye alanında İzmir depremi anısına açılan fotoğraf sergisinin gezilmesi ve AFAD motorize keşif ekibinin lansmanı ile sona erdi.