Nihat AK/EGE TELGRAF- Topraklarını savunan Filistin halkı dünyanın gözü önünde yıllardır zulme maruz bırakılıyor. İsrail’in abluka altına aldığı şehirlerde elektrik, su ve gaz akışını kesip gıda ve tıbbi yardım girişini engelleyerek mazlum insanların yaşam hakkını elinden alması tepki topluyor. İsrail ile Hamas arasındaki çatışmalar devam ederken, İsrail güçlerinin Gazze'de bir hastaneyi hedef alması bardağı taşıran son damla oldu.
İsrail’in Filistin’e saldırısını bir vahşet ve katliam olduğunu dile getiren Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Şerafettin Kılıç, “İsrail'in bu yaptığı bir vahşettir, bir katliamdır. Biz bunu sadece kınamakla kalmıyoruz. Daha ciddi tedbirlerin alınmasını istiyoruz, özellikle Türkiye tarafından. İsrail Büyükelçisi geriye gönderilmelidir. Ticari ilişkilerin gözden geçirilmesi gerekir. İslam İşbirliği Teşkilatı’nın mutlaka devreye girmesi ama laf kısmında değil, ciddi manada devreye girmesi gerekir. Gelişmiş ülkeler ivedi şekilde harekete geçmelidir. İnsani yardımlar bir an önce o bölgeye ulaştırılabilmelidir” dedi.
‘MÜBAH GÖRÜYORLAR’
Büyük Orta Doğu projesi için İsrail’in her şeyi kendisine mübah gördüğüne dikkati çeken Antalya Milletvekili Şerafettin Kılıç, “O bölgede 1967 yılı sınırlarına geri dönülmelidir. Birleşmiş Milletler nezdinde daha önceden tescillenmiş Filistin Devleti’nin İsrail tarafından kabul etmesi yönünde baskı oluşturulmalıdır. Yani hiç kimse bana ‘Ben yaptım oldu’ diyemez. Hele İsrail hiç diyemez. İsrail'in hedefi büyük Orta Doğu projesi gerçekleştirmektir. İsrail'in hedefi büyük İsrail projesidir. Bu hedefini yerine getirme hedefiyle İsrail kendisine vurmayı, kırmayı aklınıza ne geliyorsa yapmayı mübah görüyor. Bunlar bunu ilk defa yapmıyor. Tarihte İsrail'in bu zulümlerinin sayısız örnekleri var” ifadelerini kullandı.
İKTİDARIN SAMİMİYETİ
Filistin’deki zulmün durdurulması yönünde iktidarın samimiyetinin test edileceğine vurgu yapan Kılıç, “İsrail lanetlenmiş bir kavimdir. İsrail Allah tarafından lanetlenmiştir. Ayeti kerimede de öyle ifade etmektedir. Dolayısıyla İsrail'in kendisini mazur gösterecek hiçbir hareketi, hiçbir eylemi olamaz. Onlar bütün insanlığı kendilerine hizmet etmek için yaratılmış köleler, hatta hayvan olarak gören bir yapıdır. Peygamberimizin emanet ettiği Kudüs'e sahip çıkmak gerekir. İktidar maalesef oyalama taktiği gütmektedir. İktidar maalesef isteyerek veya istemeyerek bilemem ama en büyük kötülüğü yapıyor. Dik durmasını bir türlü beceremiyorlar. İktidar saydığım tedbirleri alması halinde samimiyetine inanırız. Aksi halde iktidarın samimiyetine inanmamız mümkün değildir” şeklinde konuştu.
“FİTİL ATEŞLENDİ”
Orta Doğu’da çatışmaların fitilinin yeniden ateşlendini vurgulayan uluslararası ilişkiler uzmanı Güler Kalay, “Hastane saldırısıyla ilgili kimin sorumlu olduğuna dair durum netlik kazanmış değil ancak olayların başladığı 7 Ekim tarihinden bu yana İsrailli yetkililerin Filistin halkını açıkça hedef göstermesi zaten başlı başına olayların etnik temizliğe doğru evrilebileceğini işaret ediyor. Bu nedenle kitlesel kıyımların önümüzdeki günlerde de gerçekleşmesi mümkün. 7 Ekim tarihine kadar Orta Doğu’da uzun soluklu bir istikrar dönemi bekleniyordu. Arap Birliği yeniden sağlanmış, İran-Suudi gerginliği son bulmuş, Suriye meselesi neredeyse çözümlenmişti ancak bu tarihten sonra Orta Doğu’da çatışmaların fitili yeniden ateşlendi. Bu sürecin Filistin-İsrail arasında kalacağını beklemek iyimser bir bakış açısı olacaktır. Bölgede tüm dinamikler harekete geçirildi. Çatışma İsrail – Lübnan sınırına çoktan sıçradı. İsrail bölgede yalnızlaşmıştı ve bölgedeki diğer devletlerin Filistin’e destek vermeleriyle daha da yalnızlaşacağını söyleyebiliriz ama bu İsrail’in yine de tek başına olduğunu göstermez. Amerika koşulsuz desteğini esirgemeyecektir” dedi.
“KABUL EDİLEMEZ!”
Gelişmelerin Türkiye açısından kabul edilemez olduğuna dikkati çeken Kalay, “Doğu Akdeniz’in stratejik önemi son yıllarda arttı ve Orta Doğu’dan tümüyle çekilmiş olan Amerika’nın yeniden bölgeye dönme arzusunu uyandıracak kadar jeopoliitk önemi yüksek bir durum. İsrail-Filistin çatışması, Amerikan ve İngiltere’nin Akdeniz’e çıkarma yapması için iyi bir fırsat ortaya çıkardı. Türkiye’nin ulusal çıkarları gereği bu durumun kabul edilemez olduğunu düşünüyorum. Çatışmaların gidişatı belli, ateşin tüm Orta Doğu’ya yayılması yüksek ihtimal ama sonu nereye varır kestirmek güç. Etnik çatışmalar tetiklenecektir diye düşünüyorum ve İsrail-Filistin halkına etnik kıyım yapmaktan çekinmeyecektir kanısındayım” dedi.
KÜRESEL REKABET
Sorunun İsrail-Filistin meselesi olmaktan çıktığını belirten Kalay, “Türkiye, uzlaştırmacı politikasını net olarak ortaya koymakta ve bunun ülke çıkarlarımız için doğru karar olduğunu düşünüyorum. Rusya-Ukrayna çatışmasında olduğu gibi tarafsız kalmamız mümkün ancak buradaki sorun kuzeyimizdeki sorundan çok daha komplike ve çok daha zor. Dış İşleri Bakanı Hakan Fidan’ın garantörlük konusundaki önerisi önemli bir adım. İsrail-Filistin meselesi geçmişi olan bir sorun ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulması çözüm sürecini getirecektir. Ancak şu aşamada böyle bir çözüm önerisine İsrail’in olumlu yaklaşmasını beklemek için çok erken. Bu sadece İsrail-Filistin meselesi olmaktan çıkmış, küresel rekabetin bir parçası haline gelmiştir dolayısıyla küresel aktörlerin tavrı belirleyici olacaktır. Türkiye ateş hatlarının arasında kalmış bir ülke olarak uzlaştırmacı tavrında ısrarcı olmalı diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.