TV kanallarında savaş filmi izliyoruz gibi!

Abone Ol

       Şehirlerde cadde ve bulvarlarda dört yol ortasına yüksek bir beton üzerine konulan, varile benzeyen bir nesne vardı. İçerisine trafik polisleri girer şehrin trafiğini yönetirlerdi. İşte onun ismi varil değil “Zivana” derlerdi. İşte polislerin sinirlenmesinden esinlenerek ‘zıvanadan çıkmak’ o nedenle polislerin görev yaptıkları o varile “Zivana” demişler. Bilmeyenleriniz vardır diye yazmak istedim…

       İşte tam burada da hani ‘Zıvanadan çıktı’ derler ya, sanki de İsrail yönetimi Netenyahu için  söylenmiş! Aynı şeyi halkı için söyleyemeyiz. Diğer ülke halkları gibi, onlar da yıllar boyu süren çatışmalardan, savaşlardan bıkıp usanmamış değiller. Siyasetçiler, ülkelerini ateşe atıp savaşlara sürüklüyorlar…
       Ortadoğu öteden beri nice silahların denendiği bir arenadır sanki de! Barışa susamış bölge halkına bu hak çok görülüyor. Savaş filmi gibi, her taraf kan gölü içinde. Etrafımız barut fıçısı ve de yangın yeri. Uçaklar durmadan vuruyor, can alıyor. Ne gece ne gündüz diyorlar. ABD’nin destekleriyle, hem Gazze’ye, diğer yandan da Lübnan Hizbullah Milislerine saldırıyor…

       Uzun bir süredir, televizyon haber kanalarında Lübnan’daki insanların yürek yakan çaresizliklerini izledik. Bir milyon kişi yerinden yurdundan oldu. Maddi durumu iyi olanlar Güney Kıbrıs dâhil, başka ülkelere göç ettiler. Bir başka deyişle ‘Kapağı başka ülkelere attılar’ durumu iyi olmayanlar duvar diplerinde çaresizlik içinde başkent Beyrut’ta insanlar ölümü bekler gibiler…

       İsrail operasyonları Gazze ile başlamıştı, Gazze ile devam ediyor da, Gazze’ye yeni halkalar eklendi. Batı Şeria da nasibini aldı. Bu saldırılara misilleme olarak Lübnan Hizbullah’a karşılık verdi. Yemen’deki Husiler aynı şekilde İsrail’e roketlerle misillemede bulundular. Ancak Netanyahu dur durak bilmiyor ki! ABD seçim derdinde iken aldı eline sazı. “Ben yüzde yüz haksız da olsam, ABD ve müttefikleri benden yana tavır koyacak, beni destekleyecekler” düşüncesiyle savaşı genişletme düşüncesinde. Arada bir Suriye’yi de bombalarken, tanklarla Lübnan’a girdi ve savaş yeni boyutlar kazandı. ABD ve İngiltere, Fransa, Almanya, desteğini esirgemedi…

       Netanyahu bir yandan da Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Guterres’e taktı. Onu ‘İstenmeyen Adam’ ilan etti ve ülkeye girişini yasakladı. Genel Sekreter gerçekleri dile getirdiği için, dünya kamuoyuna gerekli mesajları verdiği için, Tel Aviv’in gözünde ‘kötü adam’ oldu. Yani çekinmeseler Genel Sekreteri o koltuktan alıp, yerine başkasını oturtacaklar. Zaten ona da gerek yok ki! Çünkü İsrail’in dayanağı ABD’nin elindeki ‘veto kartı’. İsrail aleyhinde herhangi bir karar alınması halinde veto kartı masaya sürüyor. Diyelim ki, ABD veto kartını masaya koymadı ve İsrail’i kınama kararı oybirliğiyle geçti, İsrail o kararı tanır mı, tanımaz. Kararın yazılı olduğu kâğıdı çöpe atar ve uygulamaz. Hatta inadına daha da hırçınlaşır. Son günlerde sağa sola meydan okumalar, dünyaya kafa tutmalar. Netanyahu neyine güveniyor. Dayısı ABD’ye güveniyor…

       Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM de yaptığı konuşmasında ve her yerde her zaman yaptığı konuşmalarında, “İsrail’i, Netanyahu’yu durdurun. Bir zamanlar Yahudileri katleden Almanya Diktatörü Adolf Hitler, neyse Netanyahu da odur. Hitler nasıl durduruldu ise Netenyahu da durdurulacaktır. Netanyahu’ya yardım edenler de onun kadar suçludur” diyor…

       ABD bile Netanyahu’ya söz geçiremez durumda. Dünya ve Orta Doğu ateş topuna dönmeden “dur” denmelidir…