Tütün
Tütün çileli bir üründür. Elde edilişi de, yeryüzündeki varlığının devamı da tam bir serüven içerir. Belki de ‘acı tütün’ bu nedenle deniliyor.
Tütün çileli bir üründür. Elde edilişi de, yeryüzündeki varlığının devamı da tam bir serüven içerir. Belki de ‘acı tütün’ bu nedenle deniliyor.
Tütünün ana vatanının ABD olduğu biliniyor.Amerikan yerlilerinin genel olarak törenlerde kullandığı tütün, ülkemize de önemli bir tarım ürünü olmuştur. Yeni uygulamalar getirilmiş olsa da tütün üretiminde bir türlü rahatlık sağlanamamıştır.
Kooperatifler kuruldu olmadı, yürümedi. Çünkü kısıtlamalar çoktu. Bankası oldu, gerekli gelişmeyi gösteremedi, kapandı. Tütün hiç bir zaman sağlıklı bir denetime kavuşamadı. Tütün üreticisi taban fiyatlarından da hiç bir zaman mutlu olmadı, olamadı, oldurulmadı...
Tütün toplama zamanı kurulan kırmandalı adı verilen çardaklarda insanlar ailece barınır, aynı çardakta bir arada yatıp kalkar, birlikte yenilir içilir, çok müşkül bir durumda yaşamlarına devam ederlerdi.
Bunca konu varken niye tütün yazıyoruz? Tütün, çileli serüveni olan bir üründür. Ekimi, dikimi, hastalıkları, toplanması, dizilmesi, kurutulması ile tam bir serüvendir.
Tütünün Anadolu’ya gelişi hakkında da ansiklopedik bilgilere bakılırsa; 1598 Hüseyin Efendi, 1600 Peçuylu İbrâhim,1601 Kâtib Çelebi 1606 Naîmâ olarak kaydedilmekte. Mısırlı İbrâhim el-Lekānî ise tütünün XVII. yüzyılın sonlarında ortaya çıktığını ve Anadolu’ya bir İngiliz tarafından getirildiği bilinmektedir. Bu tarihler tütünün İstanbul’a yoğun biçimde getirilmeye başlandığı yıllar olduğu yolundadır. Tütün tüketiminin hızla yayılışı insanlık tarihinde ve Anadolu’da dinî ve siyasi tartışmalara, tepkilere yol açmıştır. Dinen haram, mekruh veya mubah olup olmadığı çok tartışılmıştır. Osmanlı’da bir şeyhülislam tütünün mübah olduğuna fetva verirken Padişah IV Murat’ın yasak ve takibine maruz kalmıştır. Tütünün hastalıklara neden olduğu öğrenildiğinde yasaklar artmıştır. Ticari olarak başka ülkelerden getirilmesi de yasaklar içinde yer almaya başlamıştır. IV Murat’tan sonra yasaklar azalmış veya kalkmaya başlamış. 1688 yılında tütüne vergi konunca artık varlığı kabullenilmiştir. Üretim açısından, Türk tütünü dünyada isim yapmışken her geçen gün önemini kaybetme yoluna girmiştir. Esasen böyle bir konuma gelmiş olması ekonomik olarak üzücü. Tütün üretiminde farklı ülkelerin ve Amerikan baskısının da çok ciddi payı olduğunu unutmamak gerekiyor. Bu nedenledir ki Virjinya tütünü ekilip dikilerek Türk tütününün yerini alır oldu.
Son çıkarılan uygulama ile anlaşılıyor ki tütüne ve tütün üreticisine hala rahat yok. Yeni uygulama ile üretim yapacak olan çiftçiler üretim izni almak zorunda. Üzücü olan iki yüz yıllık bu ihraç ürününe sağlıklı üretim çözümü yaratamamak!
Bunca yıllık bir beceriksizlik haksızlık komedyası bizden başka hangi ülkede olabilir ki. Bence çile çekmek yerine bırakın şu tütün üretmeyi, içmeyi, sağlığınıza sahip çıkın. Esasen dünya tütün üretimindeki kazanç anca Amerikalılar’a yetiyor. Hani insanın ‘Bu üründen hakikaten vazgeçelim’ diyesi geliyor.
Son söz; dokunmayın tütüne...