Türkiye Yazarlar Sendikası İzmir Temsilcisi Özer Akdemir, yarım asrı geride bırakan sendikanın durumunu ve faaliyetlerini anlattı. Akdemir, 12 Eylül Darbesi’yle yaşa dışı ilan edilip kapatılan sendikanın büyük badireler atlatıp bugüne geldiğini anlattı. Akdemir, İzmir’de 130 üyeyle sanat ve edebiyat adına çalışmalarını sürdürdüklerini ifade ederek, “Sendikamız yıllardır ‘Dünyanın bütün kalemleri birleşin’ mottosuyla mücadelesine devam ediyor” dedi. Akdemir, İzmir’de sendikaya büyük ilgi olduğunun altını çizerek, “Sendikamıza üye olmak için İzmirli edebiyat ve sanatçılardan çok ciddi sayıda üyelik talepleri var. Bu elbette TSY'nin köklü geçmişi, edebiyat ve sanata ilkeli bakışı, emek mücadelesindeki saygın yerinin bir yansıması olduğu kadar edebiyat ve sanat camiasındaki örgütlenme, örgütlü mücadeleye katılma arzusunun da bir sonucu diye düşünüyorum” diye konuştu.
Türkiye Yazarlar Sendikası'nın gerek toplumsal mücadele tarihi gerek Türk edebiyatındaki önemi ve değeri açısından bize neler söylemek istersiniz?
TYS 1974 yılında kurulmuş, 50 yılı aşan yaşı ile bir emek örgütüdür her şeyden önce. Üyesi edebiyat ve sanatçıların haklarını olduğu kadar esas itibariyle sermayenin karşısında emeğin, baskıların karşısında düşünce ve ifade özgürlüğünün, anti demokratik politikaların karşısında demokrasi ve barışın yanında yer almayı kendisine görev olarak koymuş bir örgütlenmedir. Bu nedenledir ki sendikamız ve başta kurucuları olmak üzere (Yaşar Kemal, Aziz Nesin, Bekir Yıldız, Adalet Ağaoğlu, Orhon Murat Arıburnu, Adnan Özyalçıner, Turgut Uyar, Tomris Uyar, Leyla Erbil, Nihat Behramoğlu, Ali Özgentürk) birçok üyemiz bu duruş ve dünya görüşlerinin karşılığını, gelmiş geçmiş siyasi iktidarların baskı ve cezalandırma politikaları ile ödemiştir. Güzel günler bedel ödenmeden gelmiyor ne yazık ki dün ve bugünkü sermaye iktidarlarında. Sanatçı-aydın sorumluluğu bu bedelleri ödeme pahasına doğru bildiklerini halka anlatmak, yazmak, göstermek, aktarmaktan geçiyor. TYS işte 50 yıldır bu sanatçı ve aydın sorumluluğunu bu dik duruşunu koruyan bir yerde durmaktadır.
EDEBİYATIN VE SANATIN IŞIĞI
-TYS İzmir'de de her zaman temsilcilikle faaliyet yürüttü. Siz göreve başlamanızı ve bugüne kadar neler yaptığınızı anlatır mısınız?
Görevi benden önceki temsilci olan değerli şair M. Mahzun Doğan'dan devraldım. Bir pandemi döneminin ardından insanların yeni yeni toplumsal yaşamı çoğalttıkları bir süreçte, sendika olarak bizler de İzmir'in edebiyat-sanat camiasında işimizi-işlevimizi yerine getirmek için kolektif bir çaba içerisinde olmaya çabaladık. Bu çabaları genel hatları ile çeşitli konularda yaptığımız söyleşiler, kitap imza günleri, okur buluşmaları ve geleceğe birer belge bırakma amaçlı belgeseller olarak özetleyebilirim. Sendika olarak aynı zamanda ülkedeki demokratik hak ve özgürlükler temelli eylem ve etkinliklerde, sınıf mücadelesi perspektifi ile, emekçi sınıfların penceresinden olaylara bakan ve o sınıfın bir parçası olarak onun mücadelesine emek-omuz veren bir yerden yaklaşmaya, sesleri çoğaltmaya, dayanışmayla çalıştık. Bu çabamızı bugün de, bu dönemi edebiyatın ve sanatın ışığı ile aydınlatabilmek için devam ettiriyoruz.
-İzmir'de kaç yazarla birlikte hareket ediyorsunuz? Komisyonlar ve benzeri birimleriniz var mı?
Üye sayımız şu an için 130'a ulaştı. Sendikamıza üye olmak için İzmirli edebiyat ve sanatçılardan çok ciddi sayıda üyelik talepleri var. Bu elbette TSY'nin köklü geçmişi, edebiyat ve sanata ilkeli bakışı, emek mücadelesindeki saygın yerinin bir yansıması olduğu kadar edebiyat ve sanat camiasındaki örgütlenme, örgütlü mücadeleye katılma arzusunun da bir sonucu diye düşünüyorum. 1980 Darbesi’nden sonra ve son olarak 23 yılı bulan tek parti iktidarlarının örgütsüzleştirerek, sokaktan, siyasetten ve mücadeleden kopararak yönetebildiği ciddi bir baskılanma sürecinden aydın-edebiyatçılar da fazlasıyla payını olmuş durumda. Oysa ki bizim belki en büyük gücümüz, birliğimiz ve örgütlü davranabilme yeteneğimizdir. Bu bilincin acı deneyimlerle yavaş yavaş yeniden oluştuğunu ve toplumun birçok kesimi gibi edebiyat-sanat camiasının da örgütlü mücadelenin, örgütlü yaşamın önemini kavradığını, TYS'ye olan yönelimin de buradan kaynaklandığını düşünüyorum. Çeşitli komisyonlarla iş yükünü paylaşma ve kolektif üretim deneyimlerimiz var, ancak bunlar henüz yeterli işlevsellikte değil ne yazık ki!
DARBE VE SENDİKA ARŞİVİ
-Genel başkanlığını Türk edebiyatının en önemli isimlerinin yürüttüğü bir sendikadan söz ediyoruz. Sendikanızın genel merkez düzeyinde bir arşivi var mı? Siz İzmir'de buna yönelik neler yapıyorsunuz?
1974 yılında 70 şair ve yazar tarafından kurulan ve ilk Genel Başkanı Yaşar Kemal olan TYS, 12 Eylül 1980 Darbesi’nde yasa dışı ilan edilerek kapatılan sendikalardan birisi oldu. 1987 yılında küçük bir apartman dairesinde yeniden kurulan sendikanın genel başkanlığına bir kez daha Aziz Nesin getirildi. Aziz Nesin 1993 Sivas katliamından şans eseri kurtuldu. Katliamda aralarında sendika üyelerimizin de bulunduğu 33 aydın ve sanatçımız can verdi.
O dönemki genel başkanımız olan Ataol Behramoğlu’nun girişimleri ile 1999 yılında Beşiktaş Yıldız Sarayı Dış Karakol Binası’ndaki yönetim yerine taşınan sendikamız kültürel ve toplumsal geriliğe karşı çalışmalarını hızlandırırken, üye sayısını da artırdı.
Sendikamız bu tarihten 2011 yılına kadarki çalışmalarında bir “Edebiyat Müzesi-Belgeliği” oluşturdu. Bu süreçte pek çok baskıyla karşılaşan sendikamıza karşı açılan kapatma davaları sürecinde Sendika Genel Merkezi ve Müze-Belgeliği bir “gece yarısı kararı”yla kapatıldı. Genel Merkez ve belgeler oradan oraya sürüldü durdu. Müze -Belgelik ve TYS arşivi, vandalizmin elinden güçlükle kurtarıldı. TYS Edebiyat Müzesi, Kadıköy’e taşınarak yeni belgelerle zenginleştirildi.
Bunun yanı sıra 50 yılımıza özel bir TYS tarihi belgeseli ile İzmir temsilciliğimiz üyesi edebiyat-sanatçıların çabalarıyla yapılan TYS üyesi edebiyat ve sanatçıların baskı dönemlerinden anılarını derlediğimiz "Unutma!" belgeselimizi (2023) ve İzmirli şairlerin fotoğraf ve şiirlerinden oluşan "Bir kente fısıldamak"/Şiir Kentin Şairleri" belgesel-fotoğraf sergimizi de (2024) sendikamızın Türk Edebiyatının belleğini tutmak amacıyla yaptığı katkılar arasında sayabiliriz.
SÖMÜRÜSÜZ BİR DÜNYA
- Diğer sendikalar ve basınla ilişkileriniz nasıl?
İzmir'de ve Türkiye genelindeki tüm sendika, demokratik örgütlenmeler ve emek örgütleri ile iyi ilişkiler kurmaya, onlarla dayanışma içinde olmaya çabalıyoruz.
-Gelecekte TYS'yi nerede görmek istersiniz?
Sendikamız yıllardır "Dünyanın bütün kalemleri birleşin" mottosuyla mücadelesine devam ediyor. Dünyanın, emek, demokrasi, barış, özgürlük, kadın hakları, hayvanların yaşama hakkı, çocukların özgürce yaşadığı bir dünya özlemini yazan tüm kalemlerini birleştirmeyi, sınıfsız, sömürüsüz bir dünya mücadelesine edebiyat-sanat cephesinden üzerimize düşenin fazlasını katabildiğimiz bir örgütlülük düzeyine ulaşabilmeyi istiyor, hedefliyoruz.