Ekonomi

Türk zeytinyağında markalaşma umudu!

Zeytinyağındaki ihracat kısıtlamasına rağmen bazı firmaların kapasite artışı için ÇED’e başvurması sektörü umutlandırdı. Ancak tağşiş engeli bir türlü aşılamıyor

Abone Ol

Didar DEMİRCİ- EGE TELGRAF/ Dökme ve varilli zeytinyağı ihracatının 1 Kasım 2024’e kadar 50 bin ton ile sınırlandırılmasının ardından Torbalı, Ödemiş ve Seferihisar’daki zeytinyağı fabrikalarının üretim ve paketleme tesislerinde kapasite artışı için ÇED (Çevresel Etki Değerlendirme) başvurusunda bulunması olumlu karşılandı. Sektörün önemli oyuncularından Alhatoğlu Zeytinyağı Fabrikası ortağı Mustafa Alhat, “Faizlerin bu kadar yoüksek olduğu bir dönemde insanların yatırım yapması gerçekten takdire şayan” dedi.

AMBALAJ VURGUSU

Zeytinyağına özellikle de ambalajlı üretime yatırım yapılmasını olumlu karşıladığını dile getiren Alhat, “Faizlerin ve yatırım maliyetlerinin yüksek olduğu bir dönemden geçerken bile yatırım kararı alabilmeyi tetikleyen nedir diye düşünürsek, zeytinyağı fiyatlarında 3 yıl boyunca sürekli yukarı doğru giden bir trend oldu. Hem TL olarak hem de döviz bazında yükseldi. Dünyadaki zeytinyağı fiyatları arttı. Türkiye’de dolar da yükseldiği için katmerli artmış oldu. Halkımız girişimci ruha sahip kendi ürettiğini kendi pazarlamaya eskiden beri hevesli zaten bir şekilde son tüketiciye yağ satan bazı büyük çiftçiler bu yatırımlarla daha hijyenik ve yasal üretime geçiş yapmaya yönelmiş olabilirler” yorumunu yaptı.

‘TAĞŞİŞE ENGEL’

Markalı ambalajlı ürünlerin denetlenebilir olduğunu aktaran Alhat, “Zeytinyağını şişeye koymak ve ambalajlamak zor bir şey değil. Bunun bir şekilde üretim yapan kişilerce yasal pazarlanması bizim arzu ettiğimiz bir durum. Üretim izni olanlar sonuçta bir kontrole tabiler. Türkiye’de sanılanın aksine üretim izni olanların çok ciddi denetlendiğini düşünüyorum. Kayıt dışı kontrolsüz satışlarla mücadele edildikçe bu bağlamda sektöre yapılacak yatırımlarda artacaktır” ifadelerini kullandı.

‘ORGANİK OYUNU’

Zeytinyağının kullanılmış meşrubat şişelerinde “organik” adı altında pazarlandığını ve bu durumun insan sağlığını tehdit ettiğini belirten Alhat, pazaryerleri mevzuatına dikkati çekti.  Alhat, “Türkiye’de uygulamada bir yanlışlık var. Bize söylenen şu, zeytinyağı ambalajsız satılamaz deniyor. Ama pazaryerinde de köylü kendi malını pazarlar deniyor. Pazaryerinde satan adamın kendi ürünü olup olmadığına dair bir belge mi var? Tarım Bakanlığı’nın, belediyelerin gördüğünde toplaması lazım” ifadelerini kullandı.

‘TÜKETİCİYE MÜJDE’

Geçtiğimiz yıllarda zeytin ve zeytinyağı üretiminde lider olan İspanya’da yaşanan kuraklık nedeniyle üretimin düştüğünü ve bu durumun da zeytinyağı fiyatlarının tırmanmasına neden olduğunu hatırlatan Alhat, “Kuraklık, o bu derken yağ fiyatlarında ciddi bir yükselme oldu. Bu da tabi tüketimi de azalttı. Ayçiçek yağı ile zeytinyağı arasında 1’e 3 gibi bir makas vardı. Fakat şimdi 1’e 10 gibi oldu. Bu da tüketimi etkiliyor.Genellikle piyasayı orası şekillendiriyor. Eğer dövizde bir artış olmazsa zeytinyağı fiyatları bir miktar geriye gelebilir. Son tüketiciye de yansır mı yansır. Böyle giderse olabilir diye düşünüyorum" dedi.

‘SAHTESİ PİYASADA’

Urla’da zeytin üretimi yapan Muharrem Atalay, bu sezon hasattan önce zeytine zarar verecek bir durum gelişmediği takdirde iyi bir verim beklediklerini söyledi. Öte yandan zeytin üretiminde iyiye gidilmesine karşılık piyasada taklit ve tağşiş ürünlerin artığına da dikkat çeken Atalay, “Çin’den 30 ton kimyasal koku ve renk koyucu zeytin yağı için ithal edilmiş. Bu da yaklaşık 300 bin ton zeytinyağına denk geliyormuş. Buna karşı dikkatli olmak gerekiyor. Hala daha depolarda zeytin yağı var aslında da fiyat yükselsin diye bekliyorlar. Zeytinyağı depolarda beklediği için fiyatlar da artığı için taklit tağşiş artıyor” diye konuştu.