MEMDUH GÜNEY-EGE TELGRAF- 155 yıl önce kurulan Türk Kızılay’ı yaşadığı tüzük değişimiyle birlikte yeniden yapılanıyor ve hem gönüllüleriyle hem de profesyonel kadrosuyla birlikte büyümeye devam ediyor. Türk Kızılay’ının en büyük görev ve vazifesinin sadece yurt içinde değil yurt dışında da insan ızdırabını dindirmek olduğunu söyleyen Türk Kızılay İzmir Şube Başkanı Kerem Fahri Baykalmış, “155 yıl önce kuruluş amacımız Osmanlı-Rus savaşının yaralarını sarmaktı. Osmanlı tebaasından dört inanmış büyüğümüzün adımlarıyla yola çıkan Türk Kızılay’ı yurt içinde ve yurt dışında afet dönemlerinde ve savaş dönemlerinde birçok insanın yaşamış olduğu sıkıntıları çözmek adına milletinin desteğiyle birlikte tüm ihtiyaç sahibi insanların yanında olmaya çalışıyor. Bu hilal ve yıldız dalgalandığı müddetçe milletimizin emanetini yeryüzünde ihtiyaç sahibi insanlara ulaştırmaya çalışacağız” dedi.

“DUR DURAK BİLMEDEN ÇALIŞIYORUZ”

Hem Türkiye’de hem de Türkiye’nin bulunduğu coğrafyada yaklaşık on yıldır zor süreçlerin yaşandığına belirten Baykalmış, “Suriye savaşıyla başlayan bu on yıllık süreçte çok ciddi çalışmalara imza attık. Denizli, Acıpayam depremiyle başlayan akabinde Elazığ depremi akabinde 117 vatandaşımızı kaybettiğimiz İzmir depremi ve arkasından Maraş depremi. Yaklaşık iki yıl boyunca da daha önce yaşamadığımız bir pandemi süreci. Türk Kızılay’ı son üç dört yıldır dur durak bilmeden milletimizin emanetlerini ihtiyaç sahibi insanlarımıza ulaştırarak sahadaki faaliyetlerimizi sürdürüyor” diye belirtti.

“15 YILDA 65 MİLYON DOLAR YARDIM”

Maraş depreminde büyük imtihanlar yaşadıklarını ve süreci en iyi şekilde yönetmeye çalıştıklarını belirten Baykalmış, “Toparlandık dediğimiz şu süreçte Gazze’de büyük bir insanlık dramıyla karşı karşıyayız. Dünyaya adalet tesis etmekle görevli olanlar esasında zulmün ve zalimliğin mihmandarlığını yapıyorlar. Bizim müktesebatımız Osmanlı’dan beslenen Hilal-i Ahmer olarak vücut bulan 1935 yılında da Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün büyük destekleriyle ismi Türk Kızılay olarak değiştirilen ama bu coğrafyadaki bakiyemizi taşıyıp bugünlere getirdiğimiz büyük bir çalışma. 1947’den bugüne kadar Filistin halkına karşı sürdürülen bu insanı zulümde bizleri çok üzüyor. Türk Kızılay2ı milletimizin desteğiyle yaklaşık olarak 15 yıl boyunca 65 milyon dolar yardımı bölgeye ulaştırdı. Bu konuda büyük çalışmalara imza attık. Kendimde bizzat orada bulundum. Kurban Bayramı dolayısıyla Batı Şeria’da Gazze’de oradaki ihtiyaç sahibi insanlara milletimizin emanetlerini ulaştırdık” dedi.

“GÖREV ALMAK GÖNÜLLÜLÜK ESASIYLA”

Türk Kızılay’ında görev almanın gönüllülük esasıyla yapılan bir çalışma olduğunun altını çizen Baykalmış, “İzmir’de genelde Kızılay kan faaliyetleriyle ön plandaydı. Bizde tam kadro göreve geldiğimizde kendimize bir hedef belirledik. Esasında Türk Kızılay’ı alan el ile veren el arasında köprü olan aynı zamanda da yardıma muhtaç insanların ihtiyaçlarını gidermek için kurulmuş bir insani yardım kuruluşu. Biz bu hizmetlerin tamamını devletten aldığımız destekle yapmıyoruz. Bize “müdür” diyorlar ya da bizleri maaşlı eleman zannediyorlar. Biz tamamen gönüllülük esasıyla görev alıyoruz. Buradaki temel amacımız Kızılay isminin geçtiği her yerde bende Kızılay’a yardım ediyorum dedirtebilmek. Türkiye’de en ihtiyaç duyduğumuz unsur kurumdan güç alan değil kuruma güç veren insanların sayısını artırabilmek. Bu ilgi alaka ve gayret istiyor. Eğer Kızılay, İzmir’de bir teveccüh görüyorsa bunun sebebi de milletimizdir” diye belirtti.

“DEVLETİMİZİN YANINDA LOKOMOTİF OLARAK ÇALIŞIYORUZ”

İzmir’de Bayraklı bölgesinde yaşanan depremde bölgede 35 farklı noktada temas noktası koyarak ciddi bağışlar aldıklarını söyleyen Baykalmış, “Deprem afeti uzun soluklu bir afet. Zaman zaman olumsuz algılarla da karşı karşıya kaldık. Çadır konusu Türk Kızılay’ının içerisinde olmayan bir faaliyet. Devletimizin bize çizmiş olduğu bir hareket alanı var. Burada birinci vazifemiz afetzedelerin gıda ihtiyaçlarını karşılamak. Bugüne kadar Maraş depremi süresince 435 milyon öğün yemek dağıttık. Çok şükür hiç kimse “Kızılay bizi aç bıraktı” demedi. Çalışmalarımızı yaparken devletimizle koordineli bir şekilde milletimizin bağışlarını ulaştırma gayretinde olduk. En büyük arzumuz afetlerin olmadığı ve kardeşliğin pekiştiği bir yapıyı kurgulayabilmek. Ama coğrafya kaderdir denir. Etrafımızdaki savaşlar dolayısıyla bunların sıkıntısını yaşıyoruz. Yaşanan durumlar sürekli bir faaliyet alanı olarak Kızılay’ı devletin yanında bir lokomotif olarak çalışmasına sebebiyet veriyor” dedi.

“Her kan bağışıyla kan ihtiyacı olan üç kişiyi kurtarabiliyorsunuz” diyen Baykalmış, “Elimizden geldiğince tüm kan taleplerine cevap vermeye çalışıyoruz. Kan ihtiyacının karşılanabilmesi içinde bağışçılarımızın İzmirli hemşerilerimizin Kızılay’a göstermiş oldukları teveccühü artırmaları gerekiyor. Maraş depreminde binlerce ünite kan bağışı aldık. O kadar güzel geri dönüşler oldu ki kuyruklar oluştu bizde stoklarımızı doldurduk. Bağış yapmaya gelen vatandaşlarımızı da ikinci bir çağrıya kadar bekletmek zorunda kaldık. Sancılı zor günler içerisinde yaşadığımız güzel bir gelişme oldu bu olay. İzmir özelinde çok güzel kampanyalara imza attık. Spor kulüplerimizle çok güzel işler yaptık ve ilerleyen dönemde de yapmaya devam edeceğiz. Sağlık açısından yetişkin erkekler 4 kere hanımefendiler 3 kere kan verebiliyor. Bu işin hem sağlık açısından hem de manevi açıdan almış oldukları hayır duasıyla çok güzel geri dönüşler oluyor. Kurumların güçlü olması milletin güçlü olması demektir. Akışlarda aksaklıklar olabiliyor kişilerden kaynaklı hataları kurumlara mal edersek kurumlar ve millet zarar görür en önemlisi devlet zarar görür. Bir çivi bir nalı, bir nal bir atı, bir at bir süvariyi, bir süvariyi bir orduyu, bir ordu bir devleti ya var eder ya da yok eder. Bizim için kuruma giren 1 lira ya da bir ünite bağış çok çok değerli. Biz mazlumun yanında olmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Evcil hayvanlarınız son zamanlarda çok mu tüy döküyor? Sebebi bunlar olabilir! Evcil hayvanlarınız son zamanlarda çok mu tüy döküyor? Sebebi bunlar olabilir!

“İNSANİ KORİDOR AÇILINCA YARDIMLARI GÖTÜRECEĞİZ”

Suriye’de ve Filistin’de bizzat sahada görev aldığını söyleyen Baykalmış, “İsrail-Filistin savaşı başlayalı yirmi günü geçti. Savaşın ilk günlerinde hastanelerin elektrik ihtiyacını bile karşılayamıyorlardı. Biz Türk Kızılay’ı olarak 600 bin dolar nakit para ile ekiplerimizi göndererek oradaki jeneratörlerin çalıştırılması için yakıt ikmalini sağlamaya çalıştık. Şu anda İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in destekleriyle fuar alanında bize bir hol tahsis edildi. 27 tane sivil toplum kuruluşunun desteğiyle Türk Kızılay’ın çatısı altında yardımlarımızı biriktiriyoruz. En kısa zamanda insani koridor açıldığında burada biriktirmiş olduklarımızı bölgeye ulaştıracağız. Türk Kızılay’ının ve Türk Milleti’nin destekleriyle orada Filistin Kızılay ile ortak yapmış olduğumuz bina bombalandı ve büyük hasar aldı. Bizim desteğimizle çalışan Filistin Kızılay’ından şehitlerimiz var” diye belirtti.

ab4e2a2e-7f97-47e6-81a7-80490f926d45

“SÖMÜRGECİ DEĞİL MEDENİYET GÖTÜREN MİLLETİZ”

“Gazi Mustafa Kemal Atatürk bize “yurtta sulh cihanda sulh” sözünü aktarmış o günden bugüne kadar da sömürgeci değil gittiğimiz yere medeniyet götüren bir milletiz” diyen Baykalmış, “Gerek devletimizin gücü gerekse Türk Kızılay’ının gücü gittiği her yerde büyük bir teveccüh görüyor. Orada insanlar Türk bayrağını gördüğünde gelip üzerimizdeki hilali öptüklerine şahit oluyoruz. Bunlarda bu milletin gücüyle oluyor. O yüzden hep söylediğim bir şey var biz kendi cebimizden para harcamıyoruz milletimizin emanetleriyle bu hizmetleriyle sürdürüyoruz. Bu hilal çok değerli. Hiç kimse yapmış olduğu işin olumlu bakiyesini kendi üzerine almasın. Bu teveccühü hilal sayesinde devlet sayesinde ve millet sayesinde görüyoruz. O yüzden haddimizi bileceğiz daha çok gayretli olacağız daha çok yara sarmaya çalışacağız çünkü çok geniş perspektiften çalışıyoruz. Önümüzdeki günlerde de paydaşlarımızla ve devletimizle istişare edip Filistin’e bağış etkinliği düzenlemeyi planlıyoruz. Bu konuda gerek devletimiz gerek yerel yöneticilerimiz siyasilerimiz de ellerinden gelen destekleri bizlerden esirgemiyor. Zaten Türk Kızılay’ının kuruluş amacı dil, din, ırk ve siyasi tercih gözetmeden herkesi kucaklayan bir yapıya bürünmek ve hizmetlerini bu şekilde sürdürebilmek. Ülkemize hizmet etmek isteyen herkesin kapısını çalıyoruz” dedi.

“TÜRK KIZILAY’I BÜYÜYOR”

Türk Kızılay’ında yaşanan değişiklik sonucu 30 ilçenin 16 tanesinde teşkilatlanmayı tamamladıklarını aktaran Baykalmış, “Türk Kızılay’ı büyüyor. Yaklaşık olarak profesyonel tarafta 10 bin kadar personel mevcut. 60 bin civarında gönüllümüz var. Zaten gönüllülerimiz olmasa faaliyetlerimizi sürdürürken zorlanırdık. Maraş depreminde bir ilke imza attık. Şu anda Adana’ya gönderilen Yavuz Selim Köşger valimize teşekkürlerimizi iletmek isteriz. Sayın Soyer bize fuar alanlarını açtı. Yaklaşık 20 bin palet bin tır malzeme İzmir Valiliğinin koordinasyon ve himayesinde deprem bölgesine ulaştırıldı. İzmir Valiliğimizin de bize vermiş olduğu destek çok önemliydi. Yeni valimiz Sayın Süleyman Elban’ı ziyaret ettik onlarda bizden desteklerini esirgemeyeceklerini ifade etti. Devletimizin ve yerel yöneticilerimizin destekleriyle alanda ihtiyaç sahibi insanlara ulaşmaya çalışıyoruz” dedi.

“OLUMLU DÖNÜŞLER SAĞLAYAN İŞLER YAPTIK”

Maraş depremi sonrası devlet demiryolları misafirhanesinde valiliğin talimatıyla yaklaşık olarak dört ayı geçkin bir süre 450 misafirin ağırlandığını söyleyen Baykalmış, “Kızılay’ın kasasından para çıkarmadan bütün misafirlerimize her gün üç öğün yemek yaptık. Onlara eğlenceler düzenlendi eğitim faaliyetlerimiz oldu. Bunların hepsini bağışçılarımızla birlikte yaptık. Bağış yapmak isteyenler vermiş oldukları bağışın nereye gittiğini orada ne gibi faaliyetlerin olduğunu görüyor. Biz oradan çıktığımızda herkes gözü yaşlı boynumuza sarıldı. Bu çalışmalar bu çatı altında karşılık bulduğu için hem bizi manevi olarak motive etti hem de yapılan faaliyetlerin göz önünde olması Kızılay’a olumlu dönüşler sağladı” diye belirtti.

Kaynak: Ege Telgraf