TÜİK’e kim inanıyor?

Abone Ol

Her ay enflasyon rakamları açıklanıyor. Resmi enflasyon rakamlarını TÜİK, resmi olmayan enflasyon rakamlarını bağımsız araştırma şirketi ENAG açıklıyor.
Ekonomist Milton Friedman; “Enflasyon her zaman ve her yerde parasal bir olgudur. Çünkü o, ancak mal ve hizmet üretiminden daha fazla artan para miktarı ile ortaya çıkar.” Yani üretim karşılığı olmayan para basımıdır diyor.

Enflasyon; sadece belirli bir grup ürünün fiyatının artması ya da, tüm mal ve hizmetlerin fiyatlarındaki tek seferlik artış yaşanması değil, fiyat artışlarının tüm fiyatlar için geçerli ve sürekli olması olarak tanımlanmaktadır.

Bir başka ifadeyle enflasyon, para biriminin mal ve hizmetler karşısında alım gücünün sürekli olarak düşmesi yani, para biriminin mal ve hizmetlere kıyasla süreklilik arz eden değer kaybıdır. 

Enflasyon, iktisadi tanımla fiyatlardaki artış, halk tanımıyla ise hayat pahalılığıdır. Son zamanlarda ülkemizin en önemli problemlerinin başında enflasyon, yani hayat pahalılığı gelmektedir.

Mevcut iktidar ve iktidara bağlı Merkez Bankası yetkilileri, yüksek enflasyona sebep olarak artan gıda ve enerji fiyatlarını, küresel tedarik zincirinde yaşanan aksaklıkları ve tüm dünyada yüksek seyreden enflasyonist ortamı gösteriyorlar ise de,  öne sürülen bu sebepler, resmi rakamlara göre ülkemizdeki enflasyonun yüksekliğini açıklayamıyor.

Üstelik TÜİK tarafından açıklanan resmi rakamların genel itibarıyla vatandaşlarımız tarafından itibar görmemesi de ayrı sıkıntı. Yüksek enflasyon ortamlarında en büyük sıkıntıyı ise, işçi, memur, emekli, asgari ücretli ve dar gelirli vatandaşlarımız çekiyor ve söz konusu kesimler her geçen gün fakirleşmeye devam ediyor.
Aralık ayında TÜİK tarafından açıklanan resmi enflasyon rakamlarına göre, Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) Aralık'ta aylık olarak yüzde 1,03 oranında arttı, yıllık enflasyon yüzde 44,38 olarak hesaplandı. Bağımsız akademisyenlerden oluşan Enflasyon Araştırma Grubu'na (ENAG) göre ise, Aralık ayında enflasyon yüzde 2,34 arttı. ENAG'a göre 2024 yılı enflasyon oranı ise yüzde 83,40. ENAG’ın enflasyonu TÜİK’in açıkladığı enflasyonun yaklaşık iki katı.

İşçiye, memura emekliye verilen zam ise, vatandaş gözünde inandırıcılığını kaybetmiş olan TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarının bile altında kaldı. 2025 yılı ocak ayından itibaren vergilere, cezalara, harçlara yapılan zam yaklaşık % 44.

TÜİK’in hesaplamalarının sahada gerçeklerle uyuşmamasının bedelini öncelikle aylığından başka geliri olmayan memur, emekli, işçi ile dar gelirli vatandaşlarımız ödemektedir.

Yüksek enflasyon ortamında memur, işçi, emekli, asgari ücretli gibi maaşından başka geliri olmayan kesimlerin maaşları her ay enflasyon farkı ilave edilerek ödenmelidir. Vergi dilimlerinin sınırlarının cüzi oranda artırılmasıyla memurlar vergi dilimlerine daha hızlı girmekte ve maaşlarından kesilen vergi oranları artmaktadır. Bundan dolayı sabit ücretlilerin vergi dilimleri % 10 ile sınırlandırılmalıdır.

Yaşamımız için gerekli olan mal hizmetlerin maliyetinin arttığı, yaşam kalitesinin ve paranın değerinin düştüğü, altına, dövize talebin arttığı, gelir adaletsizliğinin arttığı, zenginin daha zengin fakirin daha fakir olduğu yüksek enflasyonu kim ister ki? Elbette kimse istemez.

Ancak, ülkemizdeki bazı gazete ve televizyon kanallarının yüksek enflasyondan bahsetmemesi, çözüm yolları konusunda vatandaşlarımızı bilgilendirmemesi ve sadece yüksek enflasyondan dolayı memura, emekliye, işçiye yapılacak olan enflasyon farkı zammını müjdeymiş gibi kamuoyuna sunmalarını anlamak mümkün değil.