Yağmur DAŞTAN/EGE TELGRAF- İzBB CHP Meclis üyesi ve Tarım, Orman ve Hayvancılık Komisyonu Başkanı Selçuk Karakülçe, son zamanlarda kamuoyunun gündemine oturan tağşiş gıdalarla ilgili açıklamalarda bulundu. Her geçen gün bakanlığın yeni bir liste yayınladığının altını çizerek başlayan Karakülçe, “Yediğimiz içtiğimiz her şeyde sofranın baş mimarı olan zeytinyağından tutun da etine ve sütüne kadar her yerde sahtecilikle karşılaşıyoruz. Burada işler başından yanlış gidiyor. Son noktada gıda kontrolü yapılmaz, bu şekilde güvenlik sağlanmaz. Yılda bir iki numune ile de bu işler yürümez. Esas olan iyi üretim uygulamalarını geliştirmek ve yaygınlaştırmaktır” dedi.
‘ÖZERK YAPILAR KURULMALI’
Gıda denetimleri için özel ve özerk bir yapı oluşturulması gerektiğini söyleyen Karakülçe, Avrupa ve Amerika’da da sistemin bu şekilde yürüdüğünü vurguladı. Cumartesi ve pazar günü dahil olmak üzere denetimlerin sürekli yapılması gerektiğini belirten Karakülçe, “Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA), Amerika Birleşik Devletleri'nde de gıda güvenliğini kontrol eden üç federal ve iki eyalet hükümet örgütü vardır: Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), Gıda Güvenliği ve Teftiş Servisi (FSIS), Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC), Eyalet Halk Sağlığı Bakanlığı ve Eyalet Tarım Bakanlığı. Bunlar tamamen bağımsız yapıdalar. Bakanlığın bu konuda üst mercii olması ve politikalar üretmesi gerekiyor. Denetimler yapılmalı, neden ceza kesildiği işletme sahibine anlatılabilmeli. Ayrıca denetimler kapsamında uygun görüldüğünde verilen cezalar caydırıcı olmalı. Gerekirse ömür boyu meslekten men edilecek cezalar getirilmeli. Teknik işleri yönetecek kurumlar, laboratuvarlar da bağımsız yapıda olmalı. Her ürünün sigorta numarası gibi kodlanabilecek ve özgeçmişini gösterecek barkodla da bezenmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
‘TOPLUM SAĞLIĞI’
Tağşiş ürünlerin sadece bugün değil, uzun yıllardır gündemde olduğunu da hatırlatan Karakülçe, “Ne yazık ki bugüne kadar yaptıkları işlerde inisiyatif ortaya koyamadıkları için yanlış giden bu düzene ‘Dur’ denilemedi. Ülkede yer yerinden oynuyor ama herkes sanki bunu yeni duymuş gibi davranıyor. Gıda demek sağlık demektir. Toplum sağlığı da çok önemlidir. Yeterli bilgi ve birikimimiz olmazsa sağlıklı ilerleyemeyiz. Unutulmamalıdır ki biyo-terör diye de bir gerçek var. Siz ne kadar olayı elimine etseniz de her geçen gün yeni bir sorun patlak veriyor. Örneğin, otellerin büyük çoğunluğunda hala tahtakurusu gerçeği var. Son zamanlarda ayrıca hazır gıdaya yönelim de çok fazla. Bu şekilde toplum sağlığını tehdit eden bir yapı ile karşı karşıyayız. Pestisit kullanımında dünyada ilk dört ülkeden biriyiz. İhraç ettiğimiz ürünlerde de geri dönme oranımız da oldukça yüksek. İhracatta geri dönen ürünler yok mu ediliyor, hayır. Onları bir şekilde dönüp dolaşıp yine bizler tüketiyoruz. Bunlar tarım sektörünün de önünü açamıyor, bu sefer ‘Tarım neden geriye dönüyor’ diye kara kara düşünüyoruz. Başıboş bir sistemle bir yere varamayız. Bir an önce gıda kontrolünü sağlamalı, gıdayı tümden ele almalıyız. Bu toplumun sağlığı artık tağşiş ve taklide takılmasın” diye konuştu.