2024’ün ilk Cuma’sından herkese sevgiler… Bu aralar çevremde çok sık duyduğum, her gün farklı vakalarla karşılaştığım Serebro Vasküler Hastalık (SVO) yani felçten bahsetmek istiyorum. Fark ettim ki felç durumuna çok aşina olsak da ne olduğu tam anlamıyla bilinmiyor. Serebro Vasküler Hastalık, insan beyninde kan akışının daha yavaş olması veya beyinde bir kanama yaşanması neticesinde gerçekleşen bir hastalıktır. Beyni besleyen damarların tıkanması veya kanaması sonucunda beyin bölgesinde meydana gelen hasar SVO olarak tanımlanır. Burası önemli, çünkü pıhtı atması olarak bilinen felç ama beyinde kanama olmasıyla da görülebilmektedir.
Dünyada ölüm nedenleri arasında serebro vasküler hastalıklar 3.sırada yer alırken, bu hastalık sonrasında kalıcı hasar oranı dünyada 1.sıradadır. Daha önce SVO öyküsü olan kişilerde tekrarlama yüzdesi çok daha yüksektir. Bu sebeple hasta ve yakınlarına sürekli uyarılarda bulunmak koruma altına almak durumunda kalıyoruz. Hastalığın nedenleri arasında genetik faktörleri kadar yaşam tarzının etkili olduğu da düşünülmektedir. Durağan bir yaşam tarzı, sigara ve alkol kullanımı değiştirilebilir risk faktörleri arasında yer alırken, yaş, cinsiyet ve genetik faktörler değiştirilemeyen risk faktörleridir. Cinsiyet
açısından değerlendirildiğinde, erkeklerde kadınlara oranla daha fazla görülmektedir. İleri yaşlarda ortaya çıkan serebro vasküler hastalıklarda ise daha ciddi tablolarla karşılaşılmaktadır. Özellikle genetik faktörün altını çizmek istiyorum, çünkü bize gelen hastaların öyküsünü aldığımızda çoğunlukla annesi/babası veya bir yakınının da felç geçirmiş olduğunu öğreniyoruz.
Ayrıca hipertansiyon, serebro vasküler hastalıkların oluşmasında doğrudan etkilidir. Kontrol altına alınamayan yüksek tansiyon (hipertansiyon) beyin damarlarında plak oluşumuna, daralmalara ve tıkanıklıklara neden olmaktadır. Hipertansiyon, ilaçlarla kontrol altına alınabilmektedir. Diabetes mellitus ise, yani şeker hastalığı, kanın pıhtılaşmasına neden olarak beyin damarlarındaki
yapıyı bozmaktadır. Oluşmaması için sağlıklı hayat tarzı, diyabet ilaçları ve yaşam boyu diyet önemlidir.
Teşhis nasıl konulur?
Hastalığın tanısı, hastanın şikayetleri, hikayesi, klinik muayenesi ve görüntüleme teknikleri (beyin MR, beyin tomografisi ve beyin kan dolaşımını sağlayan ana damarların renkli doppler ultrasonografisi) sonuçlarına dayanarak konulur. Hastalarda gözlemlediğim ve yakınlarının anlattıklarına göre, hastanın ani bir baygınlık veya kötüleşme geçirmeden önce dil ve konuşma hareketlerinde yavaşlama, unutkanlığın artması, düşme gibi şikayetlerinin olması ile alarm veren bir hastalık olan SVO, bu tarz şikayetlerin ve bulguların dikkat edilmesi ihmal edilmemesi ile önlenebilmektedir. Eğer böyle şikayetleriniz varsa mutlaka bir nöroloji hekimi ile görüşmelisiniz. Peki teşhis kondu, hastaneden taburcu edildiniz; sırada fizik tedavi var, peki neler yapılabilir hastalara? Bizim hastada ilk baktığımız, beynin hangi bölgesinin etkilendiği; çünkü beynin farklı bölgeleri farklı semptomlara neden olmaktadır. Hastalarda kol ve bacakları kullanamama, denge kaybı, konuşma bozuklukları, hafıza kayıpları, çift görme, koordinasyon kaybı, yüzde felç, ilerleyen dönemlerde kaslarda sertleşme (spastisite) gibi aksaklıklar görülmektedir. Fizik tedavi ile hastayı mümkün olduğunca hayata kazandırmaya ve işlevsel hale getirmeye çalışırız. Siz siz olun, ‘Bana bir şey olmaz’ demeden sağlığınıza dikkat edin, en kıymetli hazinemiz sağlığımız sevgili okur.
Sağlıkla kalın…