Suriye’deki değişim turizme katkı sunar mı?

Abone Ol

Yeni bir yılı karşılamaya sayılı günler kala coğrafyamızda birbiri ardına değişimler yaşanıyor. 10 yılı aşkın süredir iç savaş ve çatışmalarla boğuşan Suriye’de 65 yıllık Baas rejiminin devrilmesi çok kısa sürede olmasa da Suriye’nin geleceğinin daha olumlu bir seyre girdiğinin habercisi gibi. 

Ana hedefi Beşar Esad’ı devirmek olan ve hemen hemen her biri bambaşka dünya ve gelecek vizyonuna sahip grupların tek bir Suriye çatısı altında geleceğe dair birlikteliği altyapıdan eğitime, sağlıktan tarıma kadar çöküş devri yaşayan ülkenin kalkınması, Suriyelilerin refaha ulaşması için hayati önem taşıyor.

Suriye ilişkilerin olumlu seyrettiği, vizelerin kaldırılması ile Güneydoğu’da hem turizm hem de ticaret gibi alanlarda hızla iyileşen koşulların yeniden eski seyrine dönmesi için zamana ihtiyaç olduğu kesin. İstikrarsızlık yüzünden yerinden, evinden edilen milyonlarca kişinin adım adım bölgeye dönüşü ile birlikte Suriye’nin hızlı toparlanması bölge ülkeleri arasında en çok Türkiye’nin işine yarayacak.

Resmi rakamlara göre 2,3 milyon Suriyeli düzensiz göçmene ev sahipliği yapan Türkiye, Suriye krizinin ilk günlerinden itibaren bu alanda en çok harcama yapan hem iç politikada hem de dış politikada bu sorunla en çok mücadele eden ülkelerin başında geliyor. Hiç kuşkusuz düzensiz sığınmacıların ülkelerine dönüşlerinin başlamasıyla birlikte özellikle Türk vatandaşlarının üzerindeki psikolojik etkilerin olumluya döneceğini-dönmeye başladığını söylemek mümkün.

HALEP-ANTEP

İç turizmde son yıllarda en popüler ve gözde destinasyonların başında gelen Güneydoğu Anadolu Bölgesi, Suriye’deki karışıklıkların azalmasıyla birlikte daha da olumlu bir gelişme seyrine geçecek.

Geçmişte Halep başta olmak üzere Suriye’nin farklı kentlerine yaşanan Türk seyahat sever akınının yakın gelecekte talebe dönüşmesi çok mümkün değil ancak bu ülkedeki yeni yapılanmada kültürel miras, ekoturizm ve deneyim temelli turizm aktivitelerinin bölge geleceği açısından öneminin farkına varılarak bu konu göz ardı edilmeden adımların atılması Türkiye için büyük önem taşıyor.

Dünyada insanlık tarihinin başlangıç noktası olarak kabul edilen Ortadoğu, zengin tarihi geçmişi, kültürel mirası ve tarihi alanları ile yalnızca bu varlıklara ev sahipliği yapan ülkeleri değil tüm dünya ülkelerini ilgilendiriyor.

Dünyada alternatif turizm etkinliklerine olan ilgi artıyor. Belirli bir konuda, ilgi alanında, çoğu zaman bireysel ve küçük gruplarla sürdürülen turizm faaliyetleri geleneksel turizm anlayışına kıyasla ülkelere çok daha fazla gelir yaratma potansiyeline sahip. Daha çok harcayan, yerel kültürü deneyimlemek için çaba gösteren, çevreye saygılı bu turist grubu niş alanlarda planladıkları seyahat organizasyonlarıyla dünyayı keşfediyor.

IŞİD ve birbiriyle çatışan grupların zarar verdiği kültürel alanlar, eşsiz mimari yapılara rağmen Suriye çok büyük bir kültür hazinesine sahip. Bölge yeniden yapılanırken uluslararası alandaki ilgi ve keşfetme arzusunu bölgesel olarak pazarlamak da mümkün. 

Ege kıyılarında turizm merkezlerimizle Yunan adaları arasındaki turizm iş birliği ve karşılıklı geliş-gidişlerin tek destinasyon gibi pazarlanması yakın gelecekte özellikle Suriye’nin Türkiye sınırına yakın bölgeleri ile ülkemizin şehirleri arasında yeni fırsatlar yaratabilir. Halep-Gaziantep gibi geçmişten günümüze bağları devam eden destinasyonlar yeni dönemde turizmle bambaşka bir boyuta evrilebilir, dönüşebilir. 

Gerginliklerin azalması bölge insanına nefes aldırma potansiyelini yaratıyor. Takipçisi olmamız şart.