Su hasadı
Çeşme Belediyesi’nde nihayet su hasadı Mart 2021 itibarı ile gündemdeki yerini aldı. İklim krizi ile artan su kıtlığı tehlikesine karşı, yağmur suyunun bina çatılarında...
Çeşme Belediyesi’nde nihayet su hasadı Mart 2021 itibarı ile gündemdeki yerini aldı. İklim krizi ile artan su kıtlığı tehlikesine karşı, yağmur suyunun bina çatılarından depo alanlarına aktarımı prensibi ile oluşturulacak düzenlemeler, imar planlarına ve plan notlarına işlenmesi hakkında meclis kararı alındı.
İzmir henüz İklim krizi ve su kıtlığı konusunu gündemine ve yapılaşma önceliklerine koymamışken, su fukarası olan ilçemizde bu konunun nihayet gündemde yer bulması sevindirici oldu. Ancak bununla beraber, devam eden yazlık konut yapılaşmasında, öncelik verilen yüzme havuzları, bunların şebekeden kullandığı içme suları, yarattığı israf değerlendirilmedi. Çeşmede var oldukları bilinen ancak ruhsatlarda kayıtlı olmayan on binlerce yüzme havuzunun, şebekeye ve mevcut su kapasitesine yarattığı külfet gündemde yerini almadı. Deniz kenarında hatta denize sıfır site ve villalarda bulunan havuzlar için, deniz suyu veya ikincil kullanım suyu gibi alternatif yaratılmadığı müddetçe caydırıcı önlemlerle önüne geçilmesi gerektiği konuşulmadı. Ruhsatsız veya kaçak olarak yapılmış havuzların kapatılması başlı başına bir hasat konusudur. Su kıtlığı söz konusuysa, sıkı denetimlerle lüks tüketimin önüne geçilmelidir. Ayrıca her zaman üzerine basarak tekrar ettiğimiz, kanalizasyona giden atık suların, ikincil kullanıma uygun hale gelene dek ileri biyolojik arıtıma tabi tutulması ve uygun kullanım alanlarında değerlendirilmesi gereği de artık kaçınılmaz olmuştur. Ne yazık ki bu konu da gündemde itibar görmeyen başka bir başlıktır. Yine de mevcut binaların ve yapılacak yeni yapıların, su hasadına uygun donanıma sahip olması prensibi küçük de olsa yerinde ve önemli bir başlıktır.
‘HAYATİ MESELE’
Bunun dışında, iklim krizi konu başlığı derinlemesine inceleme, başkaca başlıklar ve önlemler gerektiren, gündemin haksız yere çok uzağında tutulan hayati bir meseledir. Binalarda düzenleme şeklinde bir konu gündeme gelecekse, iklim değişikliğine karşı alınan mekânsal tedbirlerin tümünün masaya yatırılması şarttır. Binalarda, ısı yalıtımı, ısı pompası, güneş paneli kullanımı gibi çevreci prensiplerin teşviki için, bir takım kolaylıklar, yönlendirmeler gündeme alınmalıdır. 10 milyon dolar maliyetlerden, alım satım değerlerinden bahsedilen Çeşme yazlık villalarının hangisinde yeşil prensiplerin uygulandığı merak edilmemekte, toplum bu konulara bilinçli yaklaşmamaktadır. Ancak çevre yasaları, Birleşmiş Milletler çatısı altıdaki tüm ülkeler ile birlikte ülkemizde de yürürlüktedir. Toplumun yasal düzlemlerden bir haber olması, yöneticilerin de bu konulara kayıtsız yaklaşmasını gerektirmez. Paris İklim Anlaşması dışında kalan ülkemizin bir an evvel anlaşmaya dahil olması gereği tartışılan, bu anlamda Merkezi yönetimin tutumu eleştirilen güncel tartışmalarda, yerel yönetimlerin İklim prensiplerine kayıtsızlığı, şaşırtıcı bir şekilde gündem dışında bırakılmaktadır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın bölgesel çalışmaları, uluslararası teşvik, hibe ve destek fonları, İzmir ve ilçelerinde değerlendirilmemiştir. İlçelerin yerel hizmet alanlarında elektrik masraflarını düşürmek ve çevreci kaynaklara yönelmek üzere hazırlanan programlar henüz itibar görmemiştir. Yerelde hibe fonlar veya teşviklerle inşa edilecek, Güneş santralleri kurulması gibi önemli yatırımlardan hiç bahsedilmemekte. Ve ne yazık ki, yeraltında bizlere bahşedilmiş başka bir su kaynağı, muazzam jeotermal rezerv, ne turizm, ne ısınma kaynağı ne de enerji gündeminde yer bulamamakta. Buna rağmen olumlu bir adım olarak ilk kez gündemde yerini alan “Su hasadı” Çeşmemize hayırlı olsun!