İzmir’de gündem o kadar hızlı değişiyor ki, insan hangi birini yazacağını şaşırıyor. Geçtiğimiz haftalarda Körfez’deki kirlilikle yatıp kalkmıştık. O cephede henüz değişen bir şey yok. Çevre Bakanı Murat Kurum gelip gittikten sonra, oluşturulan “bilim kurulu” bir toplantı yaptı. Detaylı rapor hazırlanmasına karar verildi. O toplantıya katılan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, “üzerlerine düşen görevi” yapacaklarına dair söz verdi.
Daha biz, “Aman Başkan, üzerimize düşen görev ne demek? O senin asli görevin” demeden, İzmir’e gelen CHP’nin önemli isimlerinden Grup Başkanvekili ve Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, “Geçmiş dönem bizim belediyelerimizin de ihmali var” deyiverdi. Başarır, sözüm ona “özeleştiri” yaptı ama, her zaman söylediğimiz ve yazdığımız gibi, 25 yıl süren, “ihanet” gibi bir ihmal bu. Neden mi? Geçende de yazdım, her ne hikmetse Burhan Özfatura’dan sonra gelen başkanlar, bu işin önemini kavrayamadı.
Kavrayamadıkları şey, İzmir’in kurtarıcısı olacak Büyük Kanal Projesi idi. Dünya çapındaki bu proje, “ayrık sistem” terkedilerek, tali borular hiç döşenmeyerek, yanlış ve ebatları küçük döşenerek, adeta “kadük” (işlevini yitirmiş) hale getirildi. Ömrü 50 yıllık bir proje, 25 yılda İzmir’in kanalizasyon altyapısını taşıyamaz halde. Sonuç, kirliliği giderek artan Körfez ve ortaya saçılan pis kokular ve her yağmurda göle dönen kent.
Yüksel Çakmur’la başlayıp, Ahmet Piriştina, Aziz Kocaoğlu ile devam edip, Tunç Soyer’le bu noktaya gelen olaylarda, yaşananlara bakıp suçlu aramanın vakti gelmiş de geçiyor. Ama biz değil suçluyu o koltuklarda 5 yıl oturanlar birbirlerinde arıyor maalesef. Hiç de gereği yokken önceki Başkan Soyer de resmen topa girdi. Önce sosyal medyasında içini döken Tunç Başkan, hızını alamadı basın toplantısı düzenledi. Tek başına geçtiği basın mensuplarının karşısında yine bildiğini okudu. “Popülizm” yapmadığını söyledi, şimdiki Başkan Cemil Tugay’ı üstü kapalı “çekingenlik”le itham etti.
İlahi Tunç Bey, ben de size şimdi buradan soruyorum, “Hani İzmir’de koku “ebediyyen” bitmişti. Hani Körfez yüzülebilir hale gelmişti. Hatta yüzmüş, deniz dibinden fotoğraf vermiştiniz? Ama sonradan ortaya çıktı ki, Urla’da yapmışsınız o işi.
Şimdi şöyle bir dönüp bakın Ķörfez'in hali pür melaline. “Masmavi” olması gerekirken “kapkara”. Balıklar oksijensizlikten ölüyor. Neredeyse balçıkla dolu altı, üstüne gelmiş. Balık ölülerinin de etkisi ile “koku” tavan yapmış. Sahilde nefes aldığınızda insana baygınlık geliyor. İşte 25 yılın sonunda ortaya çıkan eseriniz bu. Siz “popülizm” yapmadığınızı söylüyorsunuz ama yaptığınız kusura bakmayın “bal” gibi popülizm.
CHP’nin “aklı selim” isimlerinden Ali Mahir Başarır ne diyor, tekrar hatırlayalım mı?
“İzmir Avrupa’nın en önemli şehirlerinden bir tanesi. Körfezdeki durum İzmir’e yakışmıyor. İzmir’e her geldiğimde bu konuyla ilgili görüşmeler yapıyoruz. Bakanlık ve belediye el ele bu durumu çözmeli. Gerçekten önemli bir sorun. Genel Başkan çok ciddi bir şekilde belediye başkanları ile görüşüyor. Uzun yıllardan beri biriken bir sorun. Maalesef bakanlıklarda da ve geçmiş dönem belediyelerimizde de bir ihmal vardır. Bu sorun çözülüp eskiden olduğu gibi mis gibi kokacak."
Ben Tunç Başkan’dan en az Başarır kadar “cesaretli” olmasını beklerdim. Kendisinden beklenen itiraf, maalesef Başarır’dan geldi. Demek ki, balık misali insan içinde bulunduğu durumu fark edemiyor. Olaylar dışarıdan daha net görünüyor.
Gelelim şimdi ne yapılması gerektiğine. Şu anda Büyükşehir’in başkanlık koltuğunda oturan Cemil Tugay'ın da dediği gibi bu iş artık Büyükşehir’in boyunu aşmıştır. Eğer İzmir kaybedilmek istenmiyorsa devlet bu işe tam manası ile el atmalıdır. Her türlü zorluğuna rağmen Büyük Kanal yenilenmelidir.