MEMDUH GÜNEY-EGE TELGRAF-Geçmiş yıllarda İzmir Körfez’indeki yaşanan koku ve kirlilik sorunun kader olduğunu ifade eden Soyer, “Yaşayan Körfez diyerek yola çıktı. Bunun üç aşaması vardı. Birinci aşaması kanalda ikinci aşaması kıyıda ve üçüncü aşaması denizde yürütülen çalışmalardı. Birinci aşama olan karada yapılan çalışmalarda yağmur suyu kanala karışmadan doğrudan doğruya körfeze akmalıydı. Böylece kapasite bakısı ortadan kalkmış olacaktı. Yılda 60 milyon metreküp deniz suyu büyük kanala sızıyordu ve Çiğli’deki baskıyı artırıyordu. Bu kanal kentte neşter anlamına geliyordu ve çok insanı huzursuz edecekti. Şehri şantiyeye çevirdik. Yaşam ve varlık sebebi olan Körfez’in ölmesine seyirci kalamazdık. Aşırı yağışlarda su baskınlarının azalmasını sağladık. Kemeraltı’nda olağanüstü çalışmalar yürütüldü. İmalatları yaptığımız yerde yaşanan her yağışta su baskını videoları tamamen sonlandı. Körfez’de de olağanüstü sonuçlar doğurdu” dedi
“KOKUNUN SEBEBİ KİRLİLİK”
“Kokunun sebebi düşük sirkülasyon değil kirlilik” diyen Soyer, “Gediz Nehri’nde kaynağından başlayarak incelemeler yaptık. Çiğli Atık Su Arıtma Tesisinin üç fazında da revizyon çalışmaları yaptık. İzmir nüfusunun artışı sebebiyle kapasitenin artırılması gerekiyordu. 250 milyon liralık yatırımla üç faz yenilendi ve fabrika ayarlarına geri döndürdük. Dördüncü faz tamamlanacak ancak tesiste ilerleyen yıllarda yenilemeye ihtiyaç yok. Söylenen beşinci faza şu anda ihtiyaç yok” ifadelerini kullandı.
“ÇAMUR SEBEP OLUYOR”
Çiğli’deki arıtma suyundan çıkan çamurun işlenerek hammaddeye dönüştürüldüğünü söyleyen Soyer, “Atıktan hammaddeye dönüştürmek önemli bir ekonomik katkı. Çiğli’deki tesis çalışmaya başladığından bugüne 2 buçuk milyon metreküp çamur birikmiş. Bizim tespitimiz bunun kokuya sebep olduğu. Manisa’da lisanslı bir tesise taşıdık ve çamur havzalarının rehabilitasyonuyla ilgili çalışmalar yaptık” ifadelerini kullandı. Sünger Kent projesinin mutlaka sürdürülmesi gerektiğini aktaran Soyer, “Şehri taşkınlardan koruyan uygulamalardan vazgeçilmeli. Atık suyun yeniden kazanılması güçlü bir potansiyel. Geri kazanılmış su kent içine transfer edilebilecek” dedi.
“BAŞLIYORUZ DEMEK YETERLİ”
Suyun deşarj edildiği noktanın Körfez’in en dar noktası olduğunu aktaran Soyer, “Tesisin deşarj ağzı değiştirilmeli. Bu değişiklik İzmir’in birinci önceliği olmalı. Buna üniversite onay verdi bakanlık onay verdi. Kaynağı bulduk uygulama projelerini tamamladık. Bugün öğleden sonra başlamak isterlerse başlarlar. Sadece hadi başlıyoruz demeliler” diye konuştu.
“10 NOKTADA GİRİLEBİLİR”
Başkanlık döneminde birçok sonucu yakından takip ettiğini aktaran Soyer, “Körfez’deki istasyonlardan örnekler aralara düzenli incelemeler yaptık. Su altı görüntüleme çalışmaları kesintisiz devam etti. İzmir İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Laboratuvarları 9 Ekim 2023 tarihinde Körfez’de 10 noktada denize girilebildiğini belgeledi. Bu raporlar Büyükşehir’in değil Sağlık Bakanlığı’nın” ifadelerini kullandı.
“ALTI AYDA NE OLDU?”
“Ne oldu da İzmir’de böyle bir felaket yaşandı” diyen Soyer, “Kurumlar birçok senaryo üzerinde çalışma yapıyor. Sorumluluğun ve temizliğin büyük kısmı Büyükşehir’e ait. Yaşanabilir Körfez mümkündür. Hedeften vazgeçmek affedilmeyecek tarihsel bir sorundur. Altı ayda bu noktaya nasıl gelindiği mutlaka sorgulanmalı. Narlıdere Metrosu’nun açılışında yunus gördüğümüz körfez nasıl bu hale gelebilir?” dedi.
“POPÜLİZM DEĞİL”
“Ben Körfez’de yüzeceğim derken siyasi bir popülizm yapmıyordum” diyen Soyer, “Bu sorumluluk Belediye Başkanı olarak İzmirlilere karşı sorumluluğumuz. Başlattığımız çalışmaların devamının gelmesiyle bu mümkün olacaktır. İzmir’in en yaşamsal konusunda kaybedilecek bir dakika yok. Çalışmalar için gerekli irade ortaya konmalıdır. Kimse hayali düşmanlar siyasi müttefikler aramasın. İzlenecek yol bellidir. Yaşayan Körfez projesi uygulanmalıdır. Körfez, İzmir’in canıdır ve en önemli sorundur. Körfez’de yüzeceğim demek Büyükşehir Belediye Başkanının sorumluluğudur.
