Doğduk, bebektik yürüdük, koşmaya başladık… Biraz daha büyüdük okula gitmeye başladık, peş peşe geldi okumaya devam ettik… Oradan çıkıp çalıştık, para… daha fazla para… Evlendik çocuklarımızı büyütmey...
Abone Ol
VARIŞ NOKTASI AYNI
Her gün birbirimizin sonralarını dinleyip sanki bunlar çok önemsiz şeylermiş gibi davranıyoruz. Bunlar zaten çok normal şeyler ancak kaçırdığımız çok önemli bir şey olduğunu düşünüyorum. Elimizdeki hayat belirli yönde akan ve geri dönüp beğenmediğiniz yerleri tekrar tekrar değiştirebileceğiniz bir yapıda dönmüyor. Tek yöne doğru gidiyor. En nihayetinde varış noktamız herkes için aynı. Ölümlü olduğumuz gerçeğiyle yaşamak ayrı bir yerde dursun ancak böyle değerli bir bilginin varlığı zihnimizde dururken ısrarla yapmakta olduğumuz ertelemeler, sonralar neden?
Büyüme sürecinde bir çocuğu düşünelim şimdi. Her şeye dokunmasını, her şeyin tadına bakmak istemesini, olur olmadık yerlere girmeye çalışmasını, koşmasını, düşmesini, canlı varlıklarla nasıl temas ettiğini, nasıl sevgi içerdiğini ve nasıl öğrendiğini düşünelim. Sizce büyürken ve gelişirken bir çocuğun sonraları olabilir mi? O zaman bu erteleme hastalığı bize bu süreçte yavaş yavaş aktarılan, belki de öğrendiğimiz, sadece öyle gördüğümüz için devam ettirdiğimiz ve altını sorgulayamadığımız bir durum olabilir.
ŞİMDİYE DAVET
Köyün delisi şimdiye davet ediyor! Erteleme alışkanlığımızdan sıyrılabilmemiz için bunu ne kadar kullandığımızı fark etmemiz gerek. Biraz zaman ayırın ve düşünün, en son neyi sonraladınız? Bu birini aramak, biraz dinlenmek, kendinize vakit ayırabilmek ya da biriyle görüşmek olabilir. Basit şeyler gibi görünse de tek yönde akan bir yaşam için bu basit olayların ve diğer yaşadıklarımızın toplamına hayat diyoruz!
Haydi, bugün hayatı bir tarafından yakalayın ve sonraladığınız bir şeyi daha fazla ötelemeyin, hayata bağlayın!
Sonrasız, huzurlu günlere…