ENKAZIN TOZU HAVADA KALDI
Depremden etkilenen kentlerde de hava kirliliğinin arttığına dikkat çeken Gümüşel, “Kahramanmaraş’ta hava kalitesi deprem sürecinden çok etkilendi. İldeki dört istasyondan sadece birinden veri alınabiliyor. Elimizdeki verilere göre, ildeki partikül madde yoğunluğu ortalama 100 mikrogram/metreküp, yani ulusal yasal sınırın 2.5 katı, DSÖ kılavuz değerinin ise 7.5 katı. Bu kirlilik maalesef büyük miktarda enkazlardan kalkan toz ve halkın ısınmak için açıkta yaktığı ateşten kaynaklanıyor. Buna bir de asbest riski eklendiğinde bölgede hava kirliliği nedeniyle ciddi bir halk sağlığı sorunu yaşandığını ya da yaşanacağını söylemek mümkün.
Hatay İskenderun’da ise partikül madde kirliliği son 40 gündür metreküpte 200 mikrogram. İlk 10 gün limandaki yangın nedeniyle kirlilik vardı; şu an devam eden kirliliğin nedeni, yetkililerce araştırılmalı ve acil önlem alınmalı. Bölgedeki hekimler şimdiden solunum yolu hastalıklarında artış olduğunu belirtiyor. Adıyaman ve Hatay merkezde de hava kalitesi istasyonlarından düzenli veri alınamıyor. Oysa bu tür afetler sonrası hava kalitesinin izlenmesi, gerekli önlemlerin alınması açısından hayati öneme sahip.” diye konuştu.
Hava kirliğinin bir halk sağlığı sorunu olduğunun altının çizildiği Kara Rapor 2022’ye göre, Türkiye genelinde 2021 yılında hava kirliliği nedeniyle hayatını kaybeden kişi sayısı en az 42 bin 67. Aynı yıl İstanbul’da 4 bin 848, Ankara’da 2 bin 853, Bursa’da 2 bin 223 ve İzmir’de 1731 kişi yaşamını hava kirliliğine bağlı hastalıklar nedeniyle yitirdi. Ölüm nedenleri arasında hava kirliliğinin yüzdelik payının en yüksek olduğu iller ise Iğdır, Karaman ve Batman. 2021’de Batman’da her 100 ölümden 31’i, Iğdır ve Karaman’da ise her 100 ölümden 28’i hava kirliliği nedeniyle medyana geldi.
BEŞİNCİ ÖLÜM NEDENİ
İstanbul ve Ankara’da ise özellikle ısınma için kömür yakılan, yapılaşmanın ve trafiğin yoğun olduğu ilçelerde hava kirliliği ürkütücü boyutlarda. İzmir’de yeterince ve sağlıklı izleme yapılamamasına karşın, var olan veriler üzerinden ulaşılan sonuç, kent genelinde sağlıksız bir havanın solunmakta olduğu ve hava kalitesi izlemesinin hızlı biçimde iyileştirilmesi gerektiği.
Türkiye genelinde tüm yaşlar için ölüme ve sakatlığa yol açan ilk 10 risk arasında hava kirliliği 2009 yılında altıncı sıradayken, 2019 yılında beşinci sıraya yükseldi. Halk sağlığı uzmanı Prof. Dr. Çiğdem Çağlayan, “Dünya Sağlık Örgütü, hava kirliliğinin dünya genelinde her dakika 13 insanın ölümüne yol açtığını vurguluyor. Türkiye’de ölüme yol açan riskler içinde hava kirliliği, tütün, aşırı kilo, yüksek tansiyon ve yüksek kan şekerinin ardından beşinci sırada. Ülkemizde hava kirliliğine bağlı ölümlere sebep olan en önemli beş sorun ise kalp-damar hastalıkları, kronik solunum hastalıkları, kanser türleri, diyabet ve kronik böbrek yetmezliği, solunum yolu enfeksiyonları ve tüberküloz yer alıyor. Hava kirliliği aynı zamanda anne ve yenidoğan ölümlerine de neden olabiliyor. Nitekim yaptığımız çalışmalar, sadece 2021 yılında Türkiye’de hava kirliliği nedeniyle 42 binden fazla kişinin hayatını kaybettiğini gösterdi.” dedi.
RUH SAĞLIĞINI ETKİLİYOR
Hava kirliliği, ruhsal hastalık riskinde artışa, mevcut ruhsal hastalıklarda kötüleşmeye, psikiyatrik nedenlerle hastane başvurularında ve yatışlarında yükselişe neden oluyor. İntihar düşüncesi ve eylemiyle de ilişkisi söz konusu. Ayrıca beyin gelişimine olumsuz etkileri olduğuna ve sinir hücrelerinin hasarına yol açtığına dair de bilimsel kanıtlar var. Bu etkiler yoluyla sebep olduğu psikososyal zorluklarla önemli bir halk sağlığı sorunu. En olumsuz şekilde etkilenen toplumsal gruplar ise hava kirliliğine, çevresel faktörlere ve mesleki tehlikelere maruz kalan yoksul ve yoksun nüfuslar. Bununla birlikte raporda, hava kirliliğinin çabuk öfkelenmeye ve keyif alamamaya yol açtığı, açık hava aktivitelerinde azalmaya sebep olduğuna, hava kirliliğinin yol açtığı stresin kas-iskelet sisteminde ağrı gibi bedensel belirtilere, yorgunluğa ve uyku bozukluklarına yol açabileceğine de vurgu yapılıyor.
YENİ POLİTİKA ŞART
Hava kirliliği ve iklim değişikliği sorunları birbiri ile yakından ilgili. Her ikisinin de ana nedeni fosil yakıtlar. Bu nedenle, düşük karbon emisyonu hedefleyen politikaların küresel düzeyde ve sistematik uygulanması, aynı zamanda hava kalitesinin iyileştirilmesini de sağlar.
Öte yandan, iklim değişikliği ile şiddetlenen, sayıca ve sürece artış gösteren doğal yangınlar da özellikle yol açtıkları partikül madde kirliliği ile hava kalitesini hem yerel hem küresel düzeyde olumsuz etkiliyor. Türkiye, 2021 yılında Akdeniz havzasındaki doğal yangınlardan ve buna bağlı hava kirliliğinden en çok etkilenen ülke oldu. Örneğin Antalya Manavgat’ta yaşanan yangınlar sonrası PM10 konsantrasyonlarında yüzde 67’lik bir artış gözlemlendi.
Halk sağlığı uzmanı Prof. Dr. Gamze Varol, “21. yüzyıl içerisinde sıcak hava dalgalarının sıklığında, yoğunluğunda, süresinde ve buna bağlı olarak orman yangınlarında beklenen artış, hava kalitesini kötüleştirerek insan sağlığına ve ekosistemlere zarar verme riski taşıyor. Doğal yangın dumanı, gazlardan ve çok küçük partikül maddelerden (özellikle PM2,5) oluşan kompleks, dinamik bir karışımdır ve insandaki solunum sistemini ağır şekilde tahriş edebilir” yorumunu yaptı.
İZMİR TEMİZLENEBİLİR
Sağlık ve Çevre Birliği HEAL’in Temiz Hava Hakkı Platformu ile yürüttüğü son çalışmaya göre, Türkiye’de işletmedeki kömürlü termik santraller aşamalı olarak 2030 yılına kadar kapatılırsa, toplamda atmosfere 843 bin ton partikül madde, 8 milyon 128 bin ton azot dioksit, 9 milyon 671 bin ton kükürt dioksit ve 293 ton cıva salınması engellenmiş olacak. Bu sayede 102 bin ölüm ve 194 milyar euroluk sağlık maliyeti engellenebilir. 2030’a kadar kömürlü termik santrallerin kapatılması, en çok İzmir-Manisa, Adana-Osmaniye-Kahramanmaraş üçgeni, Kütahya ve çevresi, Çanakkale, Muğla ve Zonguldak’taki hava kirliliğini azaltacak.
ÇÖZÜM NEDİR?
THHP, Kara Rapor 2022’de, Türkiye’de hava kirliliğinin ve buna bağlı erken ölüm ve sağlık sorunlarının azaltması için şu önerilerde bulunuyor: Türkiye’nin hava kalitesi mevzuatındaki standartlar, DSÖ’nün kılavuz değerlerinin çok üstünde. Halk sağlığı için kirletici limit değerleri bu kılavuz değerlere indirilmeli. PM 2.5 için de ulusal limit değer, DSÖ kılavuz değerine göre bir an önce belirlenmeli ve yürürlüğe konmalı. Hava kalitesi izleme ağı tüm nüfusu ve ana kirletici kaynakları kapsayacak şekilde genişletilmeli, veri alımı kalitesi artırılmalı, sürekliliği sağlanmalı. Çevre mevzuatı ve sektörel yasal düzenlemeler ile sektörel politika belgeleri sağlık etki değerlendirmesine tabi tutulmalı. Tüm yatırımlar proje ve izin süreçlerinde çevresel etki değerlendirmesi ile eşgüdüm içerisinde sağlık etki değerlendirmesine tabi tutulmalı. Başta kömür olmak üzere, fosil yakıtlara verilen teşvikler kaldırılmalı. Hava kirliliğinin önlenmesi ve halk sağlığının iyileştirmesi, iklim değişikliği politikalarının önemli yan faydaları olarak tanımlanmalı, bu üç alan ortak bir perspektifle eşgüdümlü olarak ele alınmalı. Raporun tamamına internetten ulaşılabilir. Bence dönüşüme ihtiyaç duyulan alanlardan biri de çevreye yaklaşım yani "yeşil politika". Partilerin seçim hazırlığı içinde olduğu bu dönemde, uzmanların yaptığı araştırma ve öneriler de yeni planlamalarda mutlaka yer almalı. Son köşe yazımı okuduğunuz için teşekkürler. Nisan itibariyle yeni içerikle görüşmek üzere.
İYİ HABER
Kahramanmaraş merkezli depremlerin büyük yıkıma neden olduğu Malatya'da yaşayan milli sporcu Esme Köksal, kaldığı konteyner kentteki çocuklara tekvando öğreterek depremi unutturmaya çalışıyor. Köksal, çocukların ilk günlere göre kendilerini bu spor sayesinde daha iyi hissettiğini dile getirdi.
GÜZEL İÇERİK
"Kuryenin sesi" başlığıyla instagramda motosikletle taşımacılık yapanların sorunlarına dikkati çeken "Kuryeler birliği" hesabı, zaman zaman eğlendiren zaman zaman da düşündüren paylaşımlarıyla sorunlarını aktarıyor. Paylaşımlarda motosikletlerin trafikte yok sayılmaması anlatılıyor.
FOTO: DENİZ GÜMÜŞEL