Kültür-sanat

Sille Müzesi'nde lastik çarıklar: Yoksulluğun izleri

Konya’nın Sille Müzesi, 1930'lu yıllarda üretilen lastik çarıklara ev sahipliği yaparak, dönemin zorlu ekonomik koşullarını ve halkın yoklukla mücadelesini gözler önüne seriyor.

Abone Ol

Konya’nın Sille Müzesi, Konyalı çarıkçı Hidayet Kolcu tarafından 1930'lu yıllarda üretilen lastik çarıklarla dolup taşan bir geçmişi gözler önüne seriyor. Büyük Buhran ve 2. Dünya Savaşı dönemlerinde, deri çarık alacak maddi imkanı olmayan halk için üretilen bu çarıklar, o dönemdeki yoksulluğu simgeliyor.

Sille Müzesi Sorumlusu Sercan Yayla, sergilenen lastik çarıkların, deri çarıklara göre daha dayanıklı olduğunu ve yarı fiyatına mal edildiğini belirtiyor. Kolcu’nun üretime başlamasının ardından, 1940'larda büyük bir talep gören lastik çarıklar, kalın yün çoraplarla bile kullanıldığında sağlıksız bir deneyim sunuyordu. Yayla, "Lastik lekesi ayaklara işlemesine ve kötü kokmasına rağmen, insanlar imkansızlık nedeniyle bu çarıkları kullanmak zorundaydı" diyor.

Çarıkların numarasız üretimi, onları hem çocuklar hem de yetişkinler için uygun hale getiriyordu. Yayla, "Bir evde 6 kişi yaşıyorsa, genellikle sadece 2 çarık alabiliyorlardı" diyerek, o dönemin maddi koşullarını gözler önüne seriyor.

Hidayet Kolcu’nun lastik çarık üretimi, o dönemde Valilik tarafından marka tescili ile desteklendi. Yayla, Kolcu'ya "Devletin durumu düzeldiğinde deri çarık yapmaya devam edeceksin" şartıyla üretime 15 yıllığına izin verildiğini aktarıyor.

Müzeye gelen ziyaretçilerin ilgisini çeken lastik çarıklar, birçok kişiyi duygulandırıyor. Yayla, "Biz cefa çekmiş bir milletin torunlarıyız. Dedelerimizin yaşadığı zorlukları unutmamalıyız. Onlar yoklukta bile güzel şeyler ortaya koyduysa, biz de ülkemizi daha ileriye taşımak için gayret göstermeliyiz" şeklinde konuşuyor.