Semt pazarında ezilen umutlar, ezik domatesin sessiz çığlığı

Abone Ol

Son yıllarda ülkemizde yaşanan ekonomik zorluklar, toplumun her kesimini derinden etkiliyor. Ancak dar gelirli vatandaşlar, bu zorlukların en ağır yükünü taşıyan kesim olmaya devam ediyor. Bir zamanlar dostlar arasında mangal partileriyle kutlanan özel günler, artık mütevazı bulgur köfte partileriyle geçiştiriliyor. Bu durum, sadece alışkanlıkların değişimiyle açıklanamaz; ekonomik koşulların bireylerin yaşam standartlarını nasıl şekillendirdiğini anlamak için de önemli bir gösterge.

Geçtiğimiz günlerde bir semt pazarında alışveriş yaparken, bu gerçekliğin çarpıcı bir tablosuyla karşılaştım. Marul almak için bir tezgâha yaklaştım. Satıcı, "Abi sana toptan fiyatına, tanesi 65 TL’den veririm," dedi. Bu fiyatın yüksek olduğunu düşünerek pazarı dolaşmaya karar verdim. Dolaştıkça gördüm ki, yaprakları soyulmuş ve kalitesi düşmüş marullar biraz daha ucuza satılıyordu. Peki, bu daha uygun fiyatlı ürünleri kimler alıyordu? Tahmin etmek zor değil: Dar gelirli vatandaşlar. Onlar için, marulun en tazesi ve en iyisi değil; sadece bütçelerine uygun olanı önemliydi.

Ezilenler ve Tüketim Tercihleri

Semt pazarındaki gözlemlerim bununla sınırlı kalmadı. Tanıdık bir esnafın tezgâhında, kilogramı 70 TL’den satılan kırmızı ve taze domatesler vardı. Aynı tezgâhın hemen yanında, ezik, olgunlaşmış ve çürümenin eşiğinde olan domatesler kilogramı 20 TL’den satışa sunulmuştu. Bir süre gözlem yaptım: 70 TL’den satılan domatesleri, giyimi kuşamı gayet düzgün ve varlıklı oldukları belli olan kişiler kilo kilo alıyordu. Ancak 20 TL’lik ezik domateslere yönelenler, düşük maaşlı emekliler, asgari ücretliler ve dar gelirli vatandaşlardı.

Bu tablo, toplumdaki gelir adaletsizliğini ve yaşam standartları arasındaki uçurumu net bir şekilde ortaya koyuyor. Pazar alışverişi gibi sıradan bir aktivite bile, bireylerin ekonomik durumunun ne kadar belirleyici olduğunu gözler önüne seriyor. Peki, bu tablo karşısında dar gelirli vatandaşlara reva görülen hayatın sorumluluğunu kim taşıyor?

Maaş Zamları ve Gerçek Enflasyon

Bağ-Kur ve SGK emeklileri, bu sene için kendilerine yapılan yüzde 15,75’lik maaş zammıyla geçinmeye çalışacaklar. Ancak aynı dönemde harçlar ve kamusal alacaklar yüzde 44 oranında artırıldı. Bu durum, dar gelirli kesimin ekonomik yükünü daha da ağırlaştırırken, gelir-gider dengesizliğini derinleştiriyor.
Temel gıda ürünlerine gelen zamlar, gerçek enflasyonu gözler önüne seriyor. Örneğin, beş aylık dönemde yumurta fiyatları yüzde 71,6 oranında artmışken, 12 aylık gıda enflasyonunun % 40’larda olduğu iddia ediliyor. Bu durumda,  yüzde 15,75 oranındaki maaş zammıyla enflasyona ezdirilmediklerini söylemek, vatandaşın yaşadığı gerçeklikle bağdaşmıyor. Üstelik bu durum, dar gelirli kesimin gıda alışverişi sırasında yaşadığı zorlukları daha da belirgin hale getiriyor.

Kış Aylarında Fiyat Artışları

Ekonomi yönetimine yakın isimler, kış aylarında sera ürünlerinin fiyatlarının doğal olarak arttığını savunuyor. Ancak bu savunma, elma, havuç, portakal ve limon gibi sera altında yetişmeyen ürünlerin semt pazarlarındaki yüksek fiyatlarını açıklayamıyor. Bugün, bir limonun kilogramının 50 TL’ye satıldığı bir pazarda, dar gelirli bir vatandaşın sağlıklı beslenmesi mümkün mü? Sağlıklı beslenme bir lüks değil, temel bir insan hakkıdır. Ancak bu hak, ekonomik politikalarla dar gelirli kesimin elinden alınıyor mu?

Dar Gelirliler İçin Çözüm 

Bu tablo karşısında, dar gelirli vatandaşların yaşam koşullarını iyileştirmek için bazı somut adımlar atılmalıdır:

Gıda Destek Programları: Devlet, temel gıda ürünlerini doğrudan destekleyerek dar gelirli vatandaşlara daha kolay ulaşılabilir hale getirebilir.
Vergi İndirimi: Temel gıda ürünlerinden alınan KDV gibi vergiler tamamen kaldırılmalı veya minimum seviyeye indirilmelidir.
Fiyat Denetimi: Piyasadaki fahiş fiyat artışları denetlenmeli, vatandaşların temel ihtiyaçlarına erişimi güvence altına alınmalıdır.
Maaş Artışları: Emekli maaşları ve asgari ücret, gerçek enflasyon oranına göre artırılmalı, vatandaşlar enflasyona ezdirilmemelidir.

Ekonomik Adaletin Önemi

Ekonomik adalet, bir toplumun huzur ve refahı için en temel unsurdur. Semt pazarındaki ezik domateslere mahkûm edilen emekliler, ekonomik sistemin kendilerine reva gördüğü yaşam koşullarıyla başa çıkmaya çalışıyor. Ancak bu tablo, sürdürülebilir bir toplum anlayışıyla bağdaşmıyor.

Dar gelirli kesimin yaşadığı zorlukları görmezden gelmek, yalnızca gelir eşitsizliğini artırmakla kalmaz; aynı zamanda toplumsal huzuru da tehdit eder. Sağlıklı ve insanca bir yaşam, herkesin hakkıdır. Bu hakka erişimi sağlamak, devletin en temel sorumluluklarından biridir.

Özetle: 

Semt pazarında gözlemlediğim bu tablo, ülkemizde yaşanan ekonomik sorunların ve gelir adaletsizliğinin bir yansımasıdır. Dar gelirli vatandaşlar, ekonomik yüklerini hafifletecek bir çözüm bekliyor. Bu çözüm, yalnızca maaş zamlarıyla değil; gerçek enflasyonu dikkate alan, temel ihtiyaçlara ulaşımı kolaylaştıran ve gelir eşitsizliğini azaltan politikalarla sağlanabilir.

Bu sorunların çözümü için ekonomi yönetimine büyük sorumluluk düşüyor. Gıda fiyatlarındaki artışı, vatandaşların yaşam standartlarını ve temel haklarını gözeten bir yaklaşımla ele almak gerekiyor. Halkın en temel ihtiyaçlarına ulaşabilmesi, devlet politikalarının öncelikli hedeflerinden biri olmalıdır.