Seçimin ayak sesleri!
Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan önceki akşam Kabine toplantısının ardından açıklamalar yaptı. En önemlisi 3600 gösterge meselesi idi. 600 pu...
Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan önceki akşam Kabine toplantısının ardından açıklamalar yaptı. En önemlisi 3600 gösterge meselesi idi. 600 puan artış yapılması AK Partililer tarafından büyük bir gelişme olarak sunuldu. Evet, memur ve emeklilerinin en önemli beklentisiydi 3600.
Cumhurbaşkanı’ndan Emeklilikte Yaşa Takılanlar diye adlandırılan EYT’liler de bir şeyler bekliyordu. Ama o konu anlaşılan sonraya bırakıldı. Bu gibi istekler anlaşılıyor ki peyderpey açıklanacak. Çünkü seçim artık iyiden iyiye konuşulmaya başlandı. Ama ister erken isterse zamanında yapılsın bu verilenler AK Parti’yi kurtarabilecek mi? Bundan şüpheliyim.
Kime sorarsanız sorun, muhalefetin “parçalı bulutlu” durumu ve umut vadetmeyen sözleri, adayını bile daha açıklayamaması yüzünden kafalar karışık. Bu da Cumhur İttifakı’nın ekmeğine yağ sürüyor. Bir de, ana muhalefet lideri Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendine göre belgeli, kamuoyuna göre tatminden uzak iddiaları, halkın iktidar alternatifi 6’lı masaya mesafeli bakmasına neden oluyor.
Evet bu piyasa şartlarında seçime gidilirse, AK Parti’nin tek başına veya MHP ve diğerlerinin desteği ile yüzde 51’i bulması çok zor. Çünkü mutfaktaki, ceplerdeki yangın hala alev alev. Her Allah’ın günü zam gelmeyen bir şey var mı? Yok! Bu durum millette öfke seviyesini giderek artırıyor. Buna bir de AK Parti cephesinden tuhaf tuhaf açıklamaların gelmesi işin tuzu biberi oluyor.
Kimseye akıl verecek yol yordam gösterecek değiliz. Ancak AK Parti’nin tepeden tırnağa kendisine çekidüzen vermesi gerekiyor. Bir zamanların “metal yorgunluğu” artık “metal yığını” haline gelmiş bir görünüm arz ediyor. İktidarın çok az bir zamanı kaldı. Çıkıp millete gerçekleri anlatmalılar. Ve bir an önce tasarrufa ve kemer sıkmaya kendilerinden başlamalılar. Başını kuma gömmenin ve kendini kandırmanın zamanı değil. Yoksa millet bu kadar savurganlık ve vurdumduymazlığı affetmez.
BAŞINI KOKU MU YEDİ?
İzmir maalesef her yıl yaz ayları geldiğinde “koku sorunu” ile karşı karşıya kalıyor. Bu sene de aynısı oldu. Yaklaşık bir aydır, sıcakların artmasıyla birlikte kenti kokular sardı. Ama ne koku. Denizden, derelerden ve kanalizasyondan gelen kesif kokulara her kesimden insanlar adeta isyan etti. Ve bunun sonucu, dün sabah önemli bir gelişme yaşandı. İZSU’nun Aziz Kocaoğlu döneminde atanan Genel Müdürü Aysel Özkan, twetter’den istifa ettiğini açıkladı. Çok geçmeden Büyükşehir Belediyesi’nden de açıklama yapıldı. Açıklamada Özkan’a teşekkür edildi.
Şimdi insan düşünmeden edemiyor. “Aysel Özkan’ın başını bu koku sorunu mu yedi?” diye. Uzun süredir Başkan Tunç Soyer’in kendi kadrosunu kurduğu konuşuluyordu. Genel Sekreter Buğra Gökçe ile yollarının ayrılması, yerine Barış Karcı’nın getirilmesi, önemli bir gelişme idi. Şimdi de Büyükşehir’in önemli bir üst düzey bürokratının gidişi biraz geç de olsa kadro düzenlemelerini işaret ediyor. Bazıları ise, “Soyer koku konusunda günah keçisi arıyordu” görüşünde. Kim ne derse desin, Genel Müdür de değişse, gerçek tedbirler alınmadıkça kokudan kurtulmak mümkün değil.
Elbette kadro değişikliği her belediyede Başkan’ın tasarrufudur. Hayırlısı olsun. Aysel Özkan’a bugüne kadar yaptıkları için teşekkür ederiz. Yerine atanan Sayın Ali Hıdır Köseoğlu’na da hayırlı olsun dileklerimizi önce buradan gönderiyorum. Zor bir dönemde zor bir görevi üstlendi. Allah yar ve yardımcısı olsun. Başkan Tunç Soyer’in Tunceli’den hemşerisi olması da dikkat çekici bir diğer konu. Önemli olan ise bu gibi makamlarda başarılı olmaktır. Dilerim İzmir’i bu kokulardan kurtaran politikaları Soyer ile birlikte hayata geçirir.