Savaşın gölgesinde Kosova’da barış arayışları

27 Şubat 2023 tarihinde Brüksel’de “Kosova Sorunu” yeniden tartışmaya açıldı. Sırbista...

Abone Ol
27 Şubat 2023 tarihinde Brüksel’de “Kosova Sorunu” yeniden tartışmaya açıldı. Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vuciç ile Kosova lideri Albin Kurti, AB yetkililerinin arabuluculuğunda bir araya geldiler. Fransa ve Almanya’nın girişimiyle gerçekleşen toplantıdan hedeflenen sonuç, aslında Belgrad’ın Kosova’nın bağımsızlığını kabul etmesi ve elbette Rusya’ya yapılan yaptırımlara katılmasıdır. Geçtiğimiz hafta ABD Başkanı Joe Biden, Sırbistan Devlet Günü vesilesiyle tebrik telgrafında, Vuciç’i Ukrayna’daki çatışmalara yönelik olarak “Rusya’dan birlikte hesap sormaya” çağırmıştı. Amerika’nın son zamanlarda “insani diplomasi” aracılığıyla Rusya’ya karşı cepheyi genişletme çabaları hepimizin malumu. Hatırlanacağı gibi, ülkemizde yaşanan deprem felaketi nedeniyle Blinken’ın ziyareti kapsamındaki konu, taziyeden çok İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği gündem konusuydu. Sırbistan üzerinde giderek artan uluslararası baskı Kosova’nın statüsünden çok Moskova’ya yönelik dış politikasını yeniden gözden geçirmesini sağlamaktır. Belgrad her ne kadar Kosova konusunda tavizkar olmak zorunda kalmışsa da dış politikasında çok kapsamlı değişimler beklemek için henüz çok erken olduğunu düşünüyorum. Kosova ve Belgrad arasında ilişkilerin normalleşmesi için Brüksel’in önerilerini kabul ettiler ve Sırbistan ile Kosova arasında pasaport zorunluluğu kalmadı. Bununla birlikte uygulamadaki detayların konuşulması için 18 Mart tarihinin belirlendiği bildirildi. Diğer yandan Ukrayna Savaşı, Batı için pahalıya mal olmaya başladı. Bu nedenle Ukrayna’ya askeri mühimmat desteğiyle birlikte Rusya’ya karşı olan cepheyi genişletmek ve bu sayede Rusya’yı diplomatik olarak da zayıflatma planı uygulanmaya başlandığı açıktır; yoksa Rusya’nın geleneksel müttefiklerinden olan Sırbistan’ın dış politikasını Moskova aleyhine revize etmesini beklemenin başka açıklaması olamaz. AB, Kosova planını uygulamak ve Belgrad’ı Rusya’ya karşı yaptırım uygulamaya zorlamak için kanımca acele ediyor. Sırbistan kamuoyunda Rusya’ya yönelik yaptırımlara Belgrad’ın destek verip vermeyeceği gündemdeki konulardan biri olmakla birlikte Sırbistan Cumhurbaşkanı Vuciç’in demeçleri bunun asla gerçekleşmeyeceği yönünde. Belgrad, artan dış baskılara dayanabilir mi ya da ne kadar süre direnebilir bilemeyiz; ancak Batı, Rusya karşıtlığı ve Rusya’nın yenilgisini sağlamak için her türlü stratejiye verilen destekle birlikte Sırbistan’ı da bu stratejinin bir parçası yapmaya kararlı görünüyor. Belgrad tarafından Rusya’ya yapılan yaptırımlara destek verilmesi durumunda, en önemli müttefikini kaybetmesi aynı zamanda doğalgazla ilgili büyük sıkıntıya düşeceği açık; ancak asıl sorun tüm bunların Sırbistan kamuoyunda konuşulmaya başlanmış olması. Batılı kaynaklar bir şekilde kamuoyunda bu tarz söylemlerin artmasını sağlarken diğer yandan da kamuoyu yoklaması yaparak toplumu yavaş yavaş kendi senaryolarına hazırlayabilmektedirler. Uzun soluklu bir yol olmakla birlikte örneğine de sıklıkla rastladığımız bir yöntem. Rusya’nın Ukrayna’dan yenilgiyle çekilmesi, Soğuk savaş sonrası oluşan hegemonyanın devamı için elzem, aksi durumda Atlantik ötesi hegemonyanın sonu olacaktır. Bu nedenle Batı ile Rusya arasındaki savaş farklı cephelere doğru derinleşmekte. Doğu Avrupa ile birlikte Balkanlar’da savaşın tarafı olmaya zorlanıyor. Sözün özü nedir; “Kosova Sorunu” nu çözüme kavuşturmak mı, savaşın cephesini genişletmek mi? Brüksel’deki toplantı savaşın gölgesinde, Kosova’nın bağımsızlığını amaçlarken aslında yeni bir müttefikin doğumuyla birlikte Belgrad’ın Moskova’dan uzaklaşmasını sağlamaktı.